28 Eylül 2013 Cumartesi

hafızaya tavan yaptıracak sorular

İDEAL GENÇ

İdeal bir Müslüman genç kendini maddi ve manevi yönden geliştirmelidir. Manevi yön, ahlak, erdem, dengeli kişilik, saygınlık, temizlik, sorumluluk bilinci, saygı gibi unsurları içerir. Maddi yönse, zeka, etkili yazma, konuşma, davranma, iletişim kurma ve benzeri becerileri kapsar. İdeal Müslüman iyi yemek pişirmesini de, araba kullanmasını da, bilgisayar kullanmasını da, yani hayatın önüne koyduğu her türlü yeteneği de kavrayıp geliştirme açlığındaki gençtir. Allah kendini yeteneklerle donatmak isteyen her insana yeteri kadar zaman ve zeka sunmuştur. Fırsatlar da içtenlikle arayanlara tanıştırılır.
- Beyin Egzersizleri Yapın: Beyin egzersizleri belleğinizi ayakta tutan antrenmanlardır.Basit matematik problemleri bulmaca ve mantık soruları çözün. 

- Okuyun: Düzenli olarak okuyun. Günlük tutun ve çağın teknolojilerini takip edin.


- Hatırlamaya Çalışın: Elbette her şeyi hatırlayamazsınız gereksiz bilgilerin beyninizi işgal etmesine müsaade etmeyin. Ancak sizin için değerli olan şeyleri aklınızda tutmaya çalışın. Diğer şeyler telefon ve adresler gibi detaylar için rehberler ne güne duruyor? 

Yeni Şeyler Öğrenin: Yabancı dilde yeni kelimeler acil telefon numaraları şiirler fıkralar ve deyimler öğrenin.Bunları kullanarak aklınızda tutmaya gayret gösterin. 

- Bildiklerinizi Paylaşın: Beyindeki bilgiler tekrarlandıkça hatırlanması çok daha kolayolur. Bildiklerinizi çevrenizdekilerle paylaşın sizden daha genç olanlara öğretin. 

- Kayıt Tutun: Geçmişte yaşadıklarınızı tecrübelerinizi hatırlayın. Hayatınıza ait kayıtlar tutun. Okuduğunuz kitapların ya da ilgilendiğiniz şeylerin özetlerini çıkarıp yazın. 

- Konsantre Olun: Konsantre olamamak bellek yetersizliğinin en önemli sebeplerindendir.Yeni tanıştığınız birinin ismini yeni öğrendiğiniz bir adresi beyninize kaydederken tüm konsantrasyonunuzu oraya yönlendirin. Aynı zamanda başka bir şey düşünmeyin. O bilgi beyninize tam olarak yerleşmezse hatırlayamazsınız. 

- Planlayın: Herhangi bir şeyi zamanında ve unutmadan yapmak istiyorsanız düzenli planlamanın hatırlatıcı gücünden faydalanın. 

- Resimleyin: Hatırlamak istediğiniz kişileri yerleri ve sayıları fotoğrafik imajlarla resmettikten sonra beyninize kaydedin. 

- Bol Su İçin: Her gün 15- 2 litre su için. 

- Antioksidan Besinler Tüketin: Her gün meyve ve sebze yiyin. 
- Sağlıklı yaşam ve beslenme biçimini hayatınıza yerleştirin! 

1.”Topkapı ya giderken yolda yedi karısı olan bir adamla tanıştım. Her kadın yedi çanta taşıyordu. Her çantada da yedi kedi vardı. Her kedinin de yedi yavrusu vardı. Kedi yavruları, kediler, çantalar, kadınlar – Toplam kaç kişi Topkapı ya gidiyordur ?” 2. Adamın biri bir tilki, bir piliç, ve bir çuval mısırı önlerindeki nehrin bir yakasından öteki yakasına geçirecekmiş. Adam kayıkta yanında yanlız bir şey taşıyabiliyormuş. Eğer tilki ile piliç yanlız kalırlarsa, tilki piliçi yer. Eğer piliç ile mısır çuvalı yanlız kalılarsa, piliç mısırı yer. Bu durumda adam bütün bunları karşı kıyıya nasıl taşır?
3. 3 adam bir otele gider, her biri 10 lira vererek toplam 30 lira ödeyerek oda tutarlar ve eşyalarını alıp odalarına çıkarlar. Fakat otel müdürü bugünün çarşamba olduğunu hatırlar ve özel bir fiat uygular. Bellboy u çağırır fazladan kestiği 5 lirayı 3 adama vermelerini ister.Bellboy adamların odasına çıkar ve 5 lirayı geri verir, bunun üzerine adamlar 2 lirayı bahşiş olarak bellboya verir geri kalan 3 lirayı paylaşırlar.
Bu durumda adamların otel için ödedikleri miktar 9 liradır (daha evvel 10 lira vermişlerdi, sonra da 1 lira geri paylaştılar). Sonuçta toplam ödedikleri miktar 3×9 = 27 lira dır, 2 lira da bellboy a bahşiş vermişlerdi ve sonuçta harcadıkları toplam miktar= 27 + 2= 29 lira dır. Fakat otele girerken verdikleri para 30lira idi o halde 1 lira nereye gitti? 4. Önlerindeki bir köprüyü geçmeye karar vermis 4 adam var. Hepsi köprünün aynı tarafındadır. Bütün adamları karsı kıyıya geçirmek için yanlızca 17 dakikanız vardır. Ellerinde bir tek fener var. Gece olduğu için en fazla 2 kişi köprüden geçebilir. Köprüden kim geçerse geçsin feneri biri taşıyacak ve geri getirecektir. Adamların her birinin hızı farklıdır. Köprüyü geçen çiftler den biri daha hızlı dahi olsa yavaş olanın hızında geçebilir.
Adamlarımızın hızları :
1.Adam : köprüyü 1 dak. geçiyor.
2.Adam : köprüyü 2 dak. geçiyor.
3.Adam : köprüyü 5 dak. geçiyor.
4.Adam : köprüyü 10 dak. geçiyor.
5. 3 cocuğum var.Birincisi benim yaşımın ilk rakamı yasındadır.İkincisi benim yaşımın ikinci rakamı yasındadır. Üçüncüsü bu iki rakamın toplamı yaşındadır. Hiçbirinin yaşı aynı olmadığına göre ve hepimizin yaşları toplamı 45 ise benim yaşım kaçtır. 6. Ahmet Veli den yaşlıdır, Veli Hasan dan gençtir, o halde kim Ahmet ten yaşlıdır.
7. Her saatte 20 dakika geri kalan bir saatim var. Saatim şu an 4.00 ü gösteriyor. Saatimi tam gece yarısı ayarlamıştım ve saatimin tam 4 saat önce durduğunu biliyorum. O halde şimdi saat tam kaçtır. 8. 0.1mm kalınlığında bir kağıt alalım. Önce bu kağıdı ortadan ikiye kıvıralım, sonra yine ortadan ikiye kıvıralım ve bunu 50 sefer yapalım.Sonunda kağıdımızın kalınlığı nekadar olmuş olabilir.
9. 2 kapımız var bu kapılardan biri hazine odasına açılıyor. Bu 2 kapının önündede 2 bekçi var. Bunlardan biri hep doğru diğeri ise hep  söylüyor. Hazine odasını bulabilmek için bu bekçilerden birine yanlızca bir soru sorabiliriz. Bu soru ne olmalıdır. 10. Eğer 7 kişi karşılaşır ve birbirleri ile yanlızca bir kere tokalaşırlarsa kaç kere tokalaşma olur
11. 1 adam 1 odayı 4 saatte boyuyor ve 2. Adam 1 odayı 2 saatte boyuyor ise her ikisi 1 odayı kaç saatte boyar.
12. 2 dogru parcasi ile bir simiti kac parcaya bolebilirsiniz 13. BIUDBAY sonra hangi harf gelir.
14. Üst katta sönük halde 3 lamba var ve alt katta 3 elektrik anahtarı var. Her bir anahtar bir lambayı açıp kapıyor. Şimdi siz bu anahtarları istediğiniz kadar açıp kapatabilirsiniz fakat üst kata yanlızca 1 kere çıkıp hangi lambanın yandığını kontrol edebilirsiniz. Bu durumda hangi anahtarın hangi lambayı açıp kapadığını nasıl bulursunuz 15. DEVE,3 oğlu olan bir adam ölür ve çocuklarına 17 deve bırakır. 1.oğlu develerin yarısını, 2.oğlu 1/3nü, 3.oğlu 1/9nu alacaktır. Fakat çocuklar bir türlü develeri bölüşemezler. Onlar düşünürken yanlarına devesiyle gelen bir adam develeri bölüştürüp yoluna devam eder. Acaba bu adam bunu nasıl yapmıştır.
16. Bazı aylar 31 günden olşur, peki hangi aylar 28 günden oluşur 17. 30 u 1/2 ye böl ve 10 ekle kaç çıkar
18. Konya da yaşayan adamın biri niçin İstanbul da gömülemez. 19. Kadının biri dilenciye 50 lira verir, bu kadın dilencinin kızkardeşidir fakat dilenci bu kadının abisi değildir. Bu nasıl olur.
20. 2 adam 5 kere satranç oynamış, herbiri aynı sayıda oyun kazanmış fakat hiç bir oyun berabere bitmemiş. Bu nasıl olur 21. Karanlık bir odaya girdiniz, oda da gaz lambası- mum- tüplü lamba var vede elinizde bir tek kibrit var. Önce hangisini yakarsınız
22. Doktorunuz size 3 ilaç verdi ve dediki “bunları yarım saat ara ile içiniz”. İlaçlarınız kaç saat içinde biter.
23. 1960 larda cumhurbaşkanımızın adı ne idi. 24. Bütün herkesin bildiği Hayat ve Ölüm arasındaki nedir.
25. Yorgun bilgisayarlar acıkınca ne yerler. 26. Ne kadar yağmur yağarsa yağsın daha fazla ıslanmayan nedir.
27. Bir matematik kitabı diğer matematik kitabına ne demiş. 28. Hiç soru sormayan ama devamlı cevap bekleyen nedir.
29. Yağmur düşerken yükselen nedir. 30. Türkçe de en sık yanlış okunan kelime hangisidir
31. Bütün gün boyunca aynı soruyu sorup her seferinde farklı cevap aldığımız soru nedir. 32. Bir kayıkta 3 kişi varmış, kayıkları devrilince 2sinin saçları ıslanmış, 3.sünün saçları niçin ıslanmamış
33. Mustafa 600 liraya eski bir araba almış, bunu Veli ye 800 liraya satmış, Sonra 1000 liraya başka bir araba almış bunuda 1200 liraya satmış. Mustafanın karı ne kadardır. 34. Saat te 2 kere ama Saniyede 1 kere meydana gelen nedir
35. Yumurta satıcısına kaç yumurta sattığını sordum. “1. Kişi yumurtalarımın yarısını ve bir yarım yumurta aldı, sonra 2. Ve 3. Kişide aynı şekilde yumurta aldı. Hiç yumurta kırmadan bütün yumurtalarımı sattım”. Acaba yumurtacı kaç yumurta satmıştır. 36. Askerin biri esir aldığı diğer askere demişki “öyle bir şey söyle, eğer söylediğin yalan ise seni kurşuna dizeceğim, ama eğer doğru ise seni asacağım”. Bunun üzerine esir asker bir cümle söylemiş ve serbest kalmış. Acaba ne demiş
ÜZÜLME CEVAPLARI AŞAGIDA….
C-1- Bir, çünkü yanlızca olayı anlatan Topkapı ya gidiyor.
C-2- Adam önce piliçi karşı kıyıya taşır, geri gelir,tilkiyi alır karşı kıyıya bırakır piliçi yanına alır,piliçi bırakır, sonra yanına mısır çuvalını alır piliçi bırakır, karşı kıyıya mısır çuvalını bırakır, sonra da gidip piliçi alır ve geri döner.
C-3- Yanlışlık hesapta yapılan yönlendirmeden kaynaklanıyor yani belboy a verilen 2 lira aslında 27 liranın içindedir, adamlarımız 3 lira daha alınca toplam 30 lira olmaktadır
C-4- 1. Ve 2. Adam geçer =2 dak
1.Adam geri döner =1 dak
3. ve 4. Adam geçer =10 dak
2.Adam geri döner =2 dak
1. Ve 2. Adam geçer =2 dak Toplam 17 dakika
C-5 27 ve çocuklar 9, 7, 2
C-6 Hasan sonra,Ahmet ve Veli
C-7 10.00 am
C-8 çok kalın olur yaklaşık milyonlarca santimetre olur
C-9 bekçilerden birine “eğer öteki bekçiye hazine odasına hangi kapıdan girilir diye sorsam o ne cevap verir”- yani ikiside öteki kapı veya bu kapı diyecektir
C-10 21 kere tokalaşma olur. Formül, p(p-1)/2 dir yani 7×6/2=21
C-11 1 saat 20 dakika
C-12 (5)
C-13 S(Sekiz)
C-14 1.anahtarı yakarım ve 5 dakika beklerim-sonra söndürürüm-2. Anahtarı yakıp üst kata çıkarım-lambaları kontrol ederim-sıcak olan lamba 1.anahtarla, yanık olan lamba 2. Anahtarla, sönük olan 3 .anahtarla açılıp kapandığını bulurum
C-15 Adam kendi devesinide 17 deveye geçici olarak ekler- 18 deve olur, 1. Oğul 1/2=9, 2. Oğul 1/3=6, 3.oğul 1/9=2 deve alır, toplam 17 deveyi bölüşürler ve adamda devesine atlayıp gider
C-16 Hepsi
C-17 70, 30/ 1/2=60+10=70
C-18 Çünkü Konya da yaşayan biri ölmediği için gömülemez
C-19 Dilencide kadının kız kardeşidir
C-20 Bu 2 adam birbirleri ile oynamıyorlarmış
C-21 Tabiiki kibriti
C-22 1 saat (1.si saatin başında, 2.si ortasında, 3.sü sonunda)
C-23 Demirel, çünkü doğduğundan beri ismi hep aynı idi
C-24 “ve”
C-25 chips
C-26 su
C-27 Çok problemim var
C-28 Telefon
C-29 Şemsiye
C-30 Yanlış
C-31 Saat kaç
C-32 Çünkü adam kelmiş
C-33 400 lira
C-34 A harfi
C-35 7 yumurta (4-2-1)
C-36 “Beni kurşuna dizeceksin”- Eğer onu kursunlarlarsa doğruyu söylemiş olacak asılması gerekirdi- Eğer onu asarlarsa yalan söylemiş olur kursunlanması gerekirdi

23 Eylül 2013 Pazartesi

Şiir denemesi

1Önemli ve başarılı insanların hayatından örnek alarak, onların zirveye ulaşmak için kullandığı yöntem ve stratejileri elde edebilirsiniz. Steve Jobs, Irvin Yalom, Oprah Winfrey, Warren Buffett ve Meryl Streep gibi isimlerin başarı hikayelerinden esinlenerek, ancak kendi tarzınızla, ihtiyacınız olan başarıya ulaşabilirsiniz.
Tarihin seyrini değiştirmiş olanların başarı sırrını çözmek için; biyografiler, makaleler, çalışmalar ve düzinelerce anketler yazılmıştır. Kendi alanlarında, kendi tarzları ile hepsi birer parlayan yıldız olmuştur.
Bu yıldızları başarıya ulaştıran en önemli 10 yöntemi sizler için topladık. İşte size başarılı insanların kariyer tavsiyeleri:

1. S.M.A.R.T. hedefler belirleyin.
Hedefleriniz SMART mı? 
1.1. Spesifik (Özel): ‘’ Kilo vermek istiyorum’’ genel bir ifadedir. Basit ifadeye karşılık olarak, ‘’Belirli bir diyet ve egzersiz ile iki haftada, Nisana kadar 3 kilo vermek istiyorum’’ belirli bir hedeftir. Belirli ve net bir hedefin, genellemeler ve isteklere göre gerçekleşme olasılığı daha yüksektir.
1.2. Measurable (Ölçülebilir): Hedefiniz yolunda ilerlerken kat ettiğiniz mesafe ölçülebilir ve değerlendirilebilir mi? Eğer ‘’ne kadar sürer?’’ veya ‘’ ne kadar zaman harcanmalıdır?’’ gibi sorulara cevap verebilirseniz, hedefinize ilerleme seyrinde, başarıya ne kadar uzak ya da yakın olduğunuzu bilirsiniz.
1.3. Attainable (Ulaşılabilir): En büyük sırlardan biri hedefin ulaşılabilir ve gerçekçi olmasıdır. Sadece önümüzdeki ay Bill Gates kadar para kazanmak istiyorsanız, bunun mümkün olmadığı açıktır. Kısacası, yeteneklerinize ve şu anki hayatınıza göre ulaşılabilir hedefleriniz olsun.
1.4. Realistic (Gerçekçi): Pek çok kişi konuları dışındaki hedefleri belirleme tuzağına düşmektedir. Otel müdürü olmak ölçülebilir ve ulaşılabilir bir hedeftir. Otelcilik ile ilgili olmasanız da bunu hedefleyebilirsiniz, fakat mesleki yeterlilik ve potansiyele sahip insanların başarılı olacağını unutmayın.
1.5. Timely (Zamanında): Gerçekten başarılı olmak istiyorsanız, zaman kısıtlamaları koymanız gerekir. Bu süreyi patronunuz, iş arkadaşınız veya bir başkası değil, sadece siz belirleyebilirsiniz. Hedefiniz yolunda zaman zaman sabır ve dayanıklılığınızı kaybederseniz, zaman belirteci sizi tetikleyecektir.

2. Acil karar alın.
Çok sayıda insanın harika, profesyonel ve etkileyici iş fikirleri var, ama hiçbir zaman uygulamadığı gibi asla uygulamayı düşünmez.  Yüksek bir IQ ve nükleer fizik doktoranız olabilir. Kendiniz ve etrafınızdaki insanlar için bir şeyler yapmak istiyorsanız, eylem olmadan asla hedefinize ulaşamazsınız.
Bir şey yapmak ve bunun gerçekten nasıl yapılacağını bilmek arasında kaotik fark vardır. Karar al ve gerçekleştir.

3. Sadece meşgul değil, üretken olmaya çalışın.
Meşgul olmak, aklın tembellik formu olabilir. İnsanlar kapasitesinin üzerinde işlerde çalışırken zorlanır. İşyerinde çoğu insan nefes almak ve sadece kendini önemli hissetmek için uğraşır.Dünyanın en başarılı insanları, günün bir kısmını çalışmak için, diğer bir bölümünü kişisel ihtiyaçları için zamanı iyi organize ederek kullandı ve hayatta alanların ayrılması gerektiğini gösterdi. Özel hayatınız ve iş hayatınızı karıştırmayın. Çalışırken gerçekten çalışın ve dinlenirken de gerçekten dinlenin.
4. Mantıklı kararlar alın.
Sezgi ve duygularınızı takip ederken, mantık faktörünü her zaman hesaba katarak karar alın. Bundaki amaç, sadece duygularınızla aldığınız kararların yol açtığı hasarı önlemektir.
5. Mükemmeliyetçilik tuzağından kaçının.
Neredeyse ulaşılmaz hedefleri olan mükemmeliyetçilerden misiniz? Yüksek başarı hedefleriniz mi var? Aşırı mükemmeliyetçilik, eylemsizlik ve dengesizliğe yol açabilir. Gerçek dünyada başarıya ulaşmak için izlenecek yol; zamanı doğru kullanmak, profesyonel olmak ve her zaman kontrollü olmaktır.
6. Hayatınızın dengesini koruyun.
Denge içinde yaşam: Tüm başarılı insanlar bunu gizli bir kod gibi yerine getirmişlerdir. Kendini ailesine adamış veya zamanının çoğunu iş hayatı için harcayan insanların sadece kısmen başarılı olabileceğini unutmayın. Profesyonel başarı, ancak sistemlilik ve süreklilik ile sağlanır.
Kişisel yaşam, gerçek bir başarı için çeşitli faktörlerin fonksiyonudur. Profesyonel başarının, aslında başarılı bir yaşam anlamına geldiğini unutmayın.
. Her gün sizi heyecanlandıracak bir şeyler yapın.
2. Eğlenceli bir arkadaşınızla macera dolu bir yere gidin. (Lunapark mesela)
3. Hiç denemediğiniz yiyecekler tadın.
4. Hiç tanımadığınız birine merhaba deyin.
5. Tercihinizin tamamen dışında bir kitap okuyun.
6. Sebepsiz yere gülümseyin; beyninizin mutluluk köşesini stimule edecektir.
7. Alışkanlıklarınız ve zevkleriniz dışında bir hobi edinin.
8. Bir sosyal ağa dahil olun ve düzenli olarak paylaşımda bulunun.
9. Karşılaştığınız insanlara nazik bir davranışta bulunun.
10. Probleminizle hemen yüzleşin ve olabildiğince hızlı bir şekilde çözüm yolu arayın.
11. Özür dilemeyi bilin; gerek olmadığını düşündüğünüz zamanlarda bile.
12. Belirli aralıklarla farklı müzik türleri dinleyin.
13. Başkalarının fikirleriyle hareket etmekten vazgeçin, kendi görüşlerinizi sahiplenin.
14. Enerji emici vampirlerden uzak durun.
15. Hiçbir şey için geç olmadığını bilin ve öyle davranın.
16. Minik bir bahçeniz olsun, kendi sebzelerinizi yetiştirin.
17. Evinizde hiç kullanmadığınız 100 şeyi bulun ve ihtiyacı olan birilerine verin.
18. Bir aylığına, sadece yaşamak için ihtiyaç duyduklarınızı satın alarak yaşayın.
19. Karşınıza çıkan bir dilenciye para verin, birkaç tatlı sözü de esirgemeyin.
20. Bir aşk şiiri yazın ve sevdiğinize okuyun.
21. Eşinizle ya da çocuklarınızla içinizden geldiği gibi dans edin ya da göbek atın.
22. Eski okul arkadaşlarınızla aylık buluşmalar organize edin.
23. Anne-babanıza, size sunduklarından dolayı teşekkür eden bir mektup yazın.
24. Sabah çayınızı ya da kahvenizi alıp balkona çıkın ve kuş cıvıltılarını, yeni başlayan günün seslerini dinleyin.
25. Bir günlük tutun ve her gün şükrettiğiniz 5 şeyi not edin.
26. Hiçbir şey ebedi değildir. Kötü bir şeyse, bu da geçer. İyi bir şeyse, bu da geçer.
27. İşinizi sevmiyorsanız onu değiştirmek için elinizden geleni yapın. Hayat, 9 saatini mutsuz olduğun bir iş yerinde harcayamayacak kadar kısa.
28. Diğer insanların düşüncelerine kulak verin, hele hele sizinle zıt fikirdeyse…
29. Kendinizi daha az ciddiye alın; hafifleyin ve daha fazla gülün.
30. Geriye kaç gününüz kaldığını şöyle bir düşünün ve bundan böyle olmak istediğiniz kişi olun, yaşamak istediğiniz hayatı yaşayın.
31. Televizyonu kapatın, lüzumsuz program ve dizilerden bir müddet uzak kalın.
32. Günde 10 dakika sessizce oturun ve nefesinize odaklanın. Zihniniz sakinleşsin.
33. Her ay kendinize bir hedef belirleyin ve her gün onu gerçekleştirmek için bir aksiyon planınız olsun.
34. Yakınlarınıza hedef ve hayalinizden bahsedin, sizi cesaretlendirmelerine izin verin.
35. Sabah bir saat önce uyanın.
36. Ertesi günkü planlarınızı unutun ve şu an ne yapıyorsanız ona odaklanın.
37. Değerlerinizi yazın; hayatınızın ve işinizin bu değerleri yansıtıp yansıtmadığını kontrol edin.
38. Her gün kendinize sorun: “Bugün hayata ne katmalıyım?”
39. Dişinizi biraz sıkın; bir şeyi yapmak zor geldiğinde hemen vazgeçmemeyi öğrenin.
40. Çalışma masanızı, odanızı ya da ofisinizi temizleyin; ıvır zıvırdan arındırın.
41. Sizi sınırlandıran inançlara “stop” deyin; “Yapamam, başaramam, vaktim yok, yaşım geçti, yeterince yetenekli değilim…” gibi.
42. Hayır demeyi öğrenin.
43. İşler sizi boğduğunda yardım ve destek istemekten çekinmeyin.
44. Örnek aldığınız insanların yaşam hikayelerini öğrenin, dersler çıkarın.
45. Çevrenizde size destek olacak ve benzer hedeflere sahip pozitif insanlar bulunsun.
46. Daha fazla sebze ve meyve yiyin.
47. Her gün 2-3 paket abur cubur mu yiyorsunuz, tek pakete indirin.
48. Diğerlerinin hakkınızda ne düşündüğünü boş verin; onları kontrol edemezsiniz, hepsini birden memnun da edemezsiniz.
49. Her gün kenara birkaç bozukluk para koyun, ayın sonunda biriken miktarı görünce şaşıracaksınız.
50. Bazı durumlarda e-mail yerine telefon açmayı tercih edin.
51. Ayda birkaç gün işten eve her zamankinden daha erken gelerek sürpriz yapın.
52. Zaman ve imkanlarınız elverdiği ölçüde sıra dışı şeyler deneyin; hayatı keşfedin.
53. Kendi kendinize yetmeyi öğrenin; alışveriş, gezmek, problemlerle yüzleşmek gibi konularda hep yanınızda birilerinin olmasına ihtiyaç duymayın.
54. Sizden küçük ve tecrübesiz birilerine ablalık ya da ağabeylik yapın; yol gösterin, rehberlik edin.
55. Angarya işlerle fazla vakit kaybetmeyin.
56. Görüş alacak, akıl danışacak güvenilir bir büyüğünüz olsun.
57. Hedefinize ulaşmanızı engelleyen alışkanlıklarınızdan kurtulun.
58. Keyifsiz anlarınızda olumlamalar kullanın. Bunlar zihninizin yapıcı ve pozitif düşüncelere odaklanmasını sağlar.
59. Her gün yeni bir şey öğrenin. Bir makale okuyun, internette araştırma yapın ya da yeni bir özlü söz ezberleyin.
60. Şimdiye dek ertelediğiniz ne varsa hemen şimdi onu tamamlamak için ilk adımı atın.
61. Sıra dışı bir yemek tarifi bulun, yapın ve sevdiklerinize afiyetle yedirin.
62. Ulaşılabilir ve iletişime açık bir insan olur; bu daha çok fırsat demektir.
63. Yavaşlayın. Daha yavaş yürüyün, daha yavaş araba kullanın, daha yavaş yiyin ve daha yavaş konuşun.
64. Gözünüzü ödülden ayırmayın. Engellerle karşılaştığınızda bu ödül sizi motive etsin.
65. Başarısızlığa bir dost gibi yaklaşın; bu, denediğinizin işaretidir. Hiç başarısızlığa uğramamak, hiç denememek demektir.
66. Yaşadığınız olumlu şeylere odaklanın, düşüncelerinizi negatif tecrübelerinizden uzaklaştırın.
67. Güzel bir resim, güzel bir çiçek, güzel bir sanat eseri için zaman ayırın, onu izleyin, ruhunuzu zenginleştirmesine izin verin.
68. Sahip olamadıklarınız hakkında üzülmek yerine onlara ulaşmak için gayret gösterin.
69. Yaşam alanınızı basitleştirin, sadeleştirin, ıvır zıvırdan arındırın.
70. Mutfak dolaplarınızı, buzdolabının içini düzenleyin, sağlıksız yiyecek ve içecekleri kapı dışarı edin.
71. Haftada en az bir sabah gün doğumunu izleyin.
72. Eski pişmanlıklarınızın size geleceği unutturmasına izin vermeyin; ileri bakın.
73. Her gün bir miktar egzersiz yapın, hiç olmazsa yürüyün.
74. Güzel bir yazıyı ya da şiiri eşinize ya da sevdiğiniz birine yüksek sesle okuyun.
75. Ayda bir akşam arkadaşlarınızı bir ev oyunu için davet edin. Monopoly, scrubble gibi…
76. İlişkilerinizde hep tek kazanan olmayı değil, karşılıklı menfaati hedefleyin.
77. İlk affeden siz olun; kin ve nefretin yükünden ilk siz kurtulun böylece.
78. Bir ihtiyacınız, bir derdiniz mi var; eşinizle, anne-babanızla ya da dostunuzla bunu paylaşın.
79. Eşinizin, anne-babanızın ya da dostunuzun ihtiyaçlarını onlar söylemeden anlamaya çalışın.
80. Yaşama hep merakla yaklaşın; sorun, öğrenin, öğrendiklerinizden heyecan duyun.
81. Toplum içinde konuşmaktan, söz almaktan çekinmeyin. İlk adımı atın, bir dahaki sefere daha rahat olacaksınız.
82. Düşünmek değerlidir ama bu düşünceyi hayata geçirmek için harekete geçmek daha değerlidir.
83. Bir işe başlamanız gerekiyorsa ama motivasyonunuz yeterince yüksek değilse kervan yolda düzülür diyerek yola koyulun. Başarı ufak ufak geldikçe motivasyonunuzun arttığını göreceksiniz.
84. Unutmayın; en büyük mutluluk, başkalarının hayatına bir şey katmakla gerçekleşir.
85. Şu ana odaklanın, geçmişin prangalarından, geleceğin görünmez zincirlerinden kurtulun.
86. Size ilham veren ufuk açıcı kitaplar okuyun.
87. Yaptığınız işe, insanlara fayda sağlayan bir hizmet gözüyle bakın ya da işinizi o hale getirin.
88. Başkaları için rol model olun; erdemli ve örnek davranışlar sergileyin.
89. Hayatınızdaki her şeye, herkese değer verin; çay kaşığı bile size hizmet ediyor, kıymetini bilin.
90. Hayalinizin gerçekleştiğini görselleştirin, o zaman hissedeceklerinizi şimdiden hissetmeye çalışın.
91. Ruhani liderlerin hayatlarını inceleyin, sözlerine kulak verin.
92. Çok çabuk incinmemeyi öğrenin, hayat her zaman nazik davranmaz.
93. Kendinize ve çevrenizdekilere karşı ne kadar samimi olduğunuzu görün. Samimiyetinizi maksimum düzeye getirmeye çalışın.
94. Her zaman yeni baştan başlayabilirsiniz; asla bu son diye düşünmeyin.
95. Aşka fırsat verin.
96. Her sabah sevdiğiniz cümlelerin olduğu kitaptan bir cümle okuyarak güne merhaba deyin.
97. Sabah telefonunuzun uyandırma alarmı çaldığında sizi karşılayacak güzel bir cümle kaydedin.
98. Dua edin; bu, bir şeyi yürekten istediğinizi hatırlatır size.
99. İşiniz dışında ekstra bir zihinsel uğraş edinin; yeni bir dil öğrenmek, denemeler kaleme almak, farklı bir bilgisayar programı öğrenmek, tasarım yapmak gibi…

100. Gece yatmadan önce günün ve şimdiye kadarki hayatınızın kısa bir değerlendirmesini yapın ve başınızı yastığa huzurla koyacağınızdan emin olun.
Kor ateşle senelerce yandım alev alev, uyandı artık başarıya aç bir dev,
Çırpındı durdu çaresizce o canım beden,
Artık özledim o hissi geldin artık.inançla bekliyorum o günü çalışmalarımın sonucu


Stephen Covey’in artık klasikleşmiş kitabı "Etkili İnsanların 7 alışkanlığı"ndan yapılmış bir özet. Önce özeti okuyun, sonra gidip kitabı alın. Bu özet kitabın gücünü keşfetmeniz için yayınlanmıştır....
Birinci Bölüm
PARADİGMALAR VE İLKELER
İçten Dışa
Kişilik ve Karakter Etiği: Başarının temeli olarak gösterilen “karakter etiği” kavramı –dürüstlük, alçakgönüllülük, bağlılık, ölçülülük, cesaret, sabır, çalışkanlık, yalınlık vs.- zamanla yerini -1. dünya savaşından sonra- “kişilik etiği” kavramına bıraktı. Böylece başarı daha çok, kişiliğin toplumdaki imajın, tavır ve davranışların, insanlar arası etkileşim sürecini kolaylaştıran beceri ve tekniklerin sonucunda elde edilir oldu. Bu ise insanları güçlü görünmeye ve başkalarını sindirmeye teşvik ediyordu.
Paradigmanın Gücü: Paradigma kişinin dünya görüşünü belirler, bir kuram, bir açıklama ya da başka bir şeyin modelidir. Paradigmalarımız hayatımızı yönetir, ilişkilerimizde belirleyici ve yönlendirici güç oluşturur. “kişilik etiği” ile oluşturulmuş paradigmalar ise baştan sakat yapıdadırlar. Sorunun temeline inmez, yüzeysel kazanımlar elde etmek isterler.
Paradigma Değişiminin Gücü: Paradigma değişimi terimini ilk kez Thomas Kuhn kullanmıştır. Ona göre bilimsel alandaki her önemli atılım öncelikle gelenekler ve eski paradigmalardan kurtularak başarılmıştır. Kişilik etiğiyle haftalarca, aylaca ve yıllarca uğraşıp tutum ve davranışlarımızı değiştirmeye çalışsak bile, her şeyi farklı bir biçimde gördüğümüz zaman kendiliğinden olan o değişiklik olgusuna yaklaşamayabiliriz. Hayatımızda önemli değişiklikler yapmak istiyorsak, o zaman temel paradigmalarımız üzerinde çalışmalıyız.
İlke Merkezli Paradigma: karakter etiğinin temelinde şu düşünce yatar. Etkili olmayı yöneten ilkeler vardır. Bunlar tıpkı fiziksel boyuttaki yerçekimi yasası kadar gerçek, değişmez ve tartışılmaz biçimde var olan doğal yasalardır.
Gelişim ve Değişim İlkeleri: Kişilik etiğinin parlaklığı ve çekiciliğinin nedeni şudur: Kişisel açıdan etkili olmayı ve başkalarıyla derin ilişkiler kurmayı sağlayan çalışma ve gelişme gibi doğal süreçlerden geçmeden, nitelikli bir yaşam kurmaya yarayan bir yöntem olduğu sanılır. Kişilik etiği aldatıcı ve düşseldir.
Ancak karşılaştığımız önemli sorunlar, onları yarattığımız zamanki düşünce düzeyiyle çözülemez. Kişilik etiğinin yol açtığı sorunları çözmek için temelinde etkili insanın ve etkileşim alanını doğru biçimde tanımlayan ilkeler bulunan bir paradigmaya ihtiyaç vardır. “Etkili insanların 7 alışkanlığı” da bu yeni düşünce düzeyi üzerinedir.
Yedi Alışkanlık-
Genel Bakış
Karakterimiz temelde alışkanlıklarımızdan oluşur. Burada alışkanlığı bilgi, beceri ve arzunun kesişmesi olarak tanımlayacağız. Bilgi kuramsal paradigmadır - ne yapmalı,neden. Beceri – nasıl yapmalı. Arzu ise dürtüdür – yapma isteği. Bir şeyi alışkanlık haline getirmek istiyorsak, bu üçüne de sahip olmalıyız.
Sürekli Olgunlaşma Modeli: Olgunluk denilen süredurum içinde bağımlılık, sen paradigmasıdır. Bağımsızlık ben paradigmasıdır. Karşılıklı bağımlılık biz paradigmasıdır. Bağımlı insanların istediklerini elde edebilmeleri için başkalarına gereksinimleri vardır. Bağımsız insanlar istediklerini kendi çabalarıyla elde ederler. Karşılıklı bağımlı insanlar kendi çabalarını diğerlerininkilerle birleştirerek en büyük başarılara erişirler. Bu sebepten dolayı kişi öncelikle özel zafer kazanmaya, daha sonra genel zaferlere ulaşmaya çalışmalıdır.
Etkili Olmanın Tanımı: Bu yedi alışkanlık “etkili olma” alışkanlıklarıdır. Bunlar ayrıca insanı etkili kılan alışkanlıklardır, çünkü doğal bir yasayla uyum içinde olan bir etkililik paradigmasına dayanırlar. Bu kısaca Ü/ÜY dengesi diye tanımlanabilir. Yani gerçek etki, iki şeyin işlevidir: Üretilen şey ve Üretim Yeteneği. Etkili olmak dengeli olmaya bağlıdır.
İkinci Bölüm
ÖZEL ZAFER
1.Alışkanlık
PROAKTİF OL
Kişisel Vizyon İlkeleri
İnsanlarda “özbilinç” bulunur. Bu, kendi zihinsel sürecini düşünebilme yeteneğidir. İnsanların dünyadaki her şeye egemen olmalarının, kuşaktan kuşağa önemli gelişmeler göstermelerinin nedeni budur. Özbilincimiz, dışarıdan bakıp kendimizi nasıl gördüğümüzü, yani, etkili olmanın en temel paradigması olan kendi paradigmamızı incelememizi sağlar. Aslında kendimizi nasıl gördüğümüzü hesaba katmadıkça, diğerlerinin kendilerini ve dünyalarını nasıl gördüklerini, bu konuda neler hissettiklerini anlayamayız.
Sosyal Ayna: Geçerli olan toplumsal paradigmanın yansıması bizim daha çok koşullandırılma ve koşullar tarafından şekillendirildiğimizi söylüyor. Aslında insan doğasını açıklayan üç determinizm (belirleyicilik) kuramı vardır: genetik determinizm, psişik determinizm, çevresel determinizm. Temel düşünce ise şudur. Bizler belirli bir dürtüye, belirli bir tepki verecek biçimde koşullandırılıyoruz.
Dürtüyle Tepki Arası: Dürtüyle tepki arasında insanın seçme özgürlüğü bulunur. Bu seçme özgürlüğü; hayal gücünü, özbilinci, vicdanı ve özgür iradeyi kapsar.
Proaktivite’nin Tanımı: İnsan olarak, kendi yaşamlarımızdan sorumlu olduğumuzu ifade eder. Yaşamlarımız bir koşullandırma ve koşullar işleviyse, bunun nedeni, bilinçli bir kararla ya da ihmal sonucu kendi denetimimizi bu etkenlere teslim etmeyi seçmiş olmamızdır. Bu tür bir seçim yaptığımızda reaktif (tepkisel) oluruz. Reaktif insanlar toplumsal çevrelerinden etkilenirler.
İnisiyatifi Ele Almak: Olayların gelişimindeki sorumluluğumuzu kabullenmek anlamına gelir.
İlgi Alanı / Etki Alanı: Kendi proaktivite derecemizi daha iyi kavramak için mükemmel bir yol da, zaman ve enerjimizin odak noktasına bakmaktır. Hepimiz bir dizi şeyle ilgileniriz, bunları zihinsel ya da duygusal açıdan bizim için önem taşımayan şeylerden, bir “ilgi alanı” yaratarak ayırabiliriz. İlgi alanımızın içinde yer alanlara bakarken bazı şeylerin gerçekten denetimimiz dışında olduğunu görürüz. Diğerleri için ise bir şeyler yapabiliriz. Bu ikincileri daha küçük bir “etki alanı” içine alarak tanımlayabiliriz.
Proaktif insanlar çabalarının odak noktası olarak etki alanlarını seçerler. Enerjilerinin doğası pozitiftir. Büyüyen ve mükemmelleşen enerjileri, etki alanını da genişletir. İlgi alanımızın içinde çalıştığımız sürece, oradaki şeylerin bizi denetlemesine izin veririz. Pozitif bir değişiklik yapmak için gerekli olan proaktif inisiyatifi ele almamış oluruz.
Dolaysız ve Dolaylı Denetim ile Denetimsizlik: Karşılaştığımız sorunlar şu üç gruptan birine girer: Dolaysız denetim (kendi davranışlarımızla ilgili sorunlar), dolaylı denetim (başkalarının davranışlarıyla ilgili sorunlar) ya da denetimsizlik (hiçbir şey yapamayacağımız sorunlar). Proaktif yaklaşım üç tür sorunun da güncel etki alanımızın içinde çözümlenmesi konusunda ilk adımı sağlar.
Bir sorun ister dolaysız, ister dolaylı ya da denetimsiz olsun çözüme giden ilk adım, alışkanlıklarımızı, etki yöntemlerimizi, denetim dışı sorunlara bakış açımızı değiştirmektir. Bunların tümü etki alanımızın içindedir.
“Olsaydı”lar ve “Olabilirim”ler: İlgimizin hangi dairenin içinde olduğuna karar vermenin bir yolu da olsaydı’larla olabilirim’leri birbirinden ayırt etmektir. İlgi alanı olsaydı’larla doludur, buna karşı etki alanında olabilirim’ler bulunur. Sorunun dışarıda olduğunu düşünüyorsak, asıl sorun bu düşüncedir. Böylece dış etkenlere bizi denetleme yetkisini vermiş oluruz. Değişim paradigması “dışarıdan içeriye”dir. Bizim değişmemiz için önce dışarının değişmesi gerekir. Ancak proaktif yaklaşım “içten dışa” değişimi savunur. Farklı olmak ve farklı olarak dışarıdaki etkeni olumlu yönde değiştirmeyi güder.
Değneğin Diğer Ucu: Davranışlarımızı ilkeler yönetir. Bunlarla uyum içinde yaşamak olumlu neticeler doğurur, bu ilkeleri çiğnemek ise olumsuz sonuçlara neden olur. Herhangi bir duruma vereceğimiz tepkiyi vermekte özgürüz. Ancak bunu yaparken tepkimizi izleyecek sonucu da kabul etmiş oluruz. “Bir değneği ucundan tutup kaldırdığımızda, diğer ucunu da kaldırmış oluruz.”
Bir hataya proaktif yaklaşım, hatayı hemen kabul etmek, düzeltmek ve ondan ders almaktır. Bu, başarısızlığı gerçekten başarıya dönüştürür. Hatalarımızı hemen kabullenip, onları düzeltmek çok önemlidir. Bunu yaparsak, o bir sonraki an üzerinde hiçbir etkileri olamaz. Biz de tekrar güçleniriz.
Söz Vermek ve Sözüne Bağlı Kalmak: etki alanımızın tam ortasında söz verip vaat etme ve verdiğimizi sözler bağlı kalma yeteneğimizi yer alır. Sözler verip bağlı kaldıkça, bunlar önemsiz bile olsa, bir iç dürüstlük sergilemeye başlarız. Bu bize özdenetim bilinciyle birlikte, kendi yaşamımız konusunda daha fazla sorumluluk yüklenme cesareti ve gücünü verir.
2. Alışkanlık
SONUNU DÜŞÜNEREK İŞE BAŞLA
Kişisel liderlik ilkeleri
“Sonunu düşünerek işe başlama”nın en temel uygulaması; bugüne, yaşamın sonunun bir hayali sahnesi ya da paradigmasıyla başlamaktır. Bunu, başka her şeyin tartıldığı bir ölçüt ya da değer yargıları haline sokmaktır. Böylece yaşamın her günü, bir bütün olarak yaşantıyla ilgili uzak görüşe (vizyona) anlamlı bir katkıda bulunur. Önemli şeyler hakkında yapacaklarımızın gerçekten etkili olması için, sonunu düşünüp işe öyle başlamalıyız.
“Sonunu düşünerek işe başla”, her şey iki defa yaratılmıştır ilkesine dayanır. İlk ya da zihinsel yaratım ve ikinci ya da fiziksel yaratım. Bu her şey için geçerlidir. Örneğin bir ev yapımı hakkında, önce evin taslağı, planı çıkartılır, sonra imar aşamasına geçilir. Sonunu düşünerek işe başlama derecesi, başarılı bir iş yaratıp yaratılmayacağını belirler. İki yaratım ilkesini anlar ve her ikisinin sorumluluğunu da üstlenirsek, etki alanı içinde hareket eder ve bu alanın sınırlarını genişletiriz.
Kişisel yaşantımızda özbilincimizi geliştiremez ve ilk yaratımların sorumluluğunu üstlenemezsek, bu ihmalimiz yüzünden Etki Alanımızın dışındaki diğer insanlara ve koşullara, yaşantımızın önemli bir bölümünü biçimlendirme yetkisini vermiş oluruz. Bizler ya kendi proaktif modelimizin ikinci yaratımı ya da başkalarının programların, koşullarının ya da eski alışkanlıkların ikinci yaratımı oluruz.
Liderlik ve Yönetim; İki Yaratım: 2. Alışkanlığın temelinde kişisel liderlik ilkeleri vardır. Bu, liderliğin ilk yaratım olduğu anlamına gelir. Liderlik, yöneticilik değildir. Yöneticilik ikinci yaratımdır. Yöneticilik işleri doğru dürüst yapmaktır. Liderlik ise doğru olanı yapmaktır.
Yeni Senaryo: Kendinizin Birinci Yaratıcısı Olmak: Daha önce de açıklandığı gibi, proaktivite, insanlar özgü bir yeti olan özbilince dayanır. Buna ek olarak, proaktivitemizi genişletmemizi ve yaşamımızda liderlik yapmamızı sağlayan, yine insanlara özgü iki eşsiz yeti ise hayal gücü ve vicdandır. Hayal gücümüzden yararlanarak en derin değerlerimize ve bu değerlere anlam kazandıran doğru ilkelere uyan daha etkili yeni senaryolar üretmek bizim sorumluluğumuzdur. Ayrıca vicdan sahibi olduğumuz için uyguladığımız senaryoların uyumsuzluğunu fark edip değişim yaratabiliriz.
Kişisel Misyon Bildirimi: Sonunu düşünerek işe başlamayla ilgili en etkili yol, bir kişisel misyon bildirimi, felsefesi ya da inancı geliştirmektir. Burada odak noktası, ne olmak istediğiniz (karakter) ve ne yapmak istediğiniz (katkı ve başarılar) ile olmanın ve yapmanın temelindeki değerler ya da ilkelerdir.
Kişisel bir misyon bildirimi yazmak için, en temel paradigmalarımızı kapsayan Etki Alanımızın merkez noktasından, dünyaya bakış açımızı oluşturan o mercekten bakmamız gerekir. Yaşantımızın merkezindeki herhangi bir şey, güvenlik, rehberlik, bilgelik ve gücümüzün kaynağını oluşturur. Bu dört etken; yani güvenlik, rehberlik, bilgelik ve güç birbirlerine bağımlıdır. Bu dört etken bir arada bulunduğu, birbirini canlandırdığı ve uyum sağladığı zaman soylu bir kişiliğin, dengeli bir karakterin, mükemmel bir şekilde bütünleşmiş bir insanın müthiş gücünü yaratır.
Alternatif Merkezler: Hereksin bir merkezi vardır, ama genelde bunun tam olarak farkında olmayız. İnsanların sahip oldukları tipik merkezler ise şunlardır: Eş-merkezlilik, Aile-merkezlilik, Para-merkezlilik, Mülkiyet-merkezlilik, Zevk-merkezlilik, Dost/Düşman-merkezlilik, Din-merkezlilik, Ben-merkezlilik
Bir İlke Merkezi: Yaşamımızın merkezini doğru ilkeler üstüne oturtursak, yaşamı destekleyen dört etkenin gelişmesi için sağlam bir temel de yaratmış oluruz. Yaşamın merkezine, zaman aşımına uğramayan, değişmeyen ilkeleri yerleştirirsek, etkili
Yaşamın temel paradigmasını yaratmış oluruz. Bu merkez diğer merkezlerin tümünü bir perspektife yerleştirir.
Beynin Tamamını Kullanmak: Temelde sol yarım küre daha çok mantık ve konuşmayla ilgilenir. Sağ yarım kürenin ise sezgileri güçlüdür ve yaratıcı olan da odur. Sol analizciyken sağ sentezcidir. Beynin egemenliği kuramını bir model olarak kullanırsak, yaratım gücü olan sağ beynimizin, ilk yaratımızın niteliğini de etkileyeceği açıklık kazanır. Sağ beynimizin kapasitesinden ne kadar yararlanırsak, hayal etme, sentez yapma ve zamanı ve mevcut koşulları aşabilme, ne olmak ve ne yapmak istediğimizle ilgili üç boyutlu bir resim yaratabilme gücümüz de o kadar artacaktır. Bunun yöntemleri ise “görüş açısını genişletmek” ve “gözünüzde canlandırma ve onaylama”dır.
Rolleri ve Hedefleri Tanımlamak: Herkes yaşamında bir sürü rol üstlenir; değişik alanların ve yeteneklerin sorumluluğunu alır üstüne. Misyon bildiriminin kişinin yaşamındaki önemli roller göz önünde tutularak yazılması kişiye denge ve uyum sağlar. Roller teker teker belirginleşir. Bunlar sık sık gözden geçirilir. Böylece kişi kendini bir role kaptırıp yaşamındaki aynı derecede hatta daha önemli rolleri unutmaz. Roller ve hedefler kişisel misyonu yapılandırıp düzenli bir biçimde yönlendirir. Kişisel misyon bildirimleri, aileler ve kurumlar için de hazırlanabilir.
3. Alışkanlık
ÖNEMLİ İŞLERE ÖNCELİK VER
Kişisel yönetim ilkeleri
3. Alışkanlık, 1. ve 2. Alışkanlıkların kişisel meyvesi, pratikte gerçekleşmesidir. 1.Alışkanlık, “yaratıcı sensin,yönetim sende” der. Bunun temelinde insanlara özgü doğuştan gelen dört özel yeti bulunur: Hayal gücü, vicdan, özgür irade ve özbilinç. 2.Alışkanlık, ilk ya da zihinsel yaratımdır. Temelinde ise hayal gücü, yani gözümüzün önüne getirebilme, birikimi sezebilme, şu anda gözlerimizle göremediğimiz şeyi beynimizde yaratabilme yetisi; ve vicdan, yani kendi benzersizliğimizi fark edebilme ve bunu büyük bir mutlulukla gerçekleştirebileceğimiz kişisel, ahlaksal ve dürüstlükle ilgili rehberlikleri ayırt edebilme yetisi bulunur. O halde 3. Alışkanlık, ikinci yani fiziksel yaratımdır. 1. ve 2. Alışkanlıkların gerçekleşmesi, harekete geçmesi ve doğal olarak ortaya çıkmasıdır. Özgür iradenin, merkeze ilkelerin yerleştirilmesi için kullanılmasıdır. Bunu gece gündüz, her an yapmaktır.Özgür irade, etkili özyönetimi tam anlamıyla olası kılar. Bu; karar verme, seçim yapma ve bunlara uygun davranabilmektir.
Etkili yönetim, önemli işler öncelik vermektir. Önemli işlerin neler olduğuna liderler karar verir. Ama bunların günbegün öncelikli olarak gerçekleşmesini sağlayan yöneticilerdir. Yönetim disiplindir, kararları uygulamaktır. Kendinizi etkili bir biçimde yönetebiliyorsanız, disiplin de içinizden gelir.
II. Kare: Bir etkinliği tanımlayan iki etken aciliyet ve önemdir. Aciliyet bir şeyle hemen ilgilenilmesi gerektiğini açıklar. Diğer taraftan önemliliğin sonuçlarla ilgisi vardır. Bir şey önemliyse, görevinize, değerlerinize, öncelikli hedeflerinize katkıda bulunur. Önemli konulara tepki gösteririz. Acil olmayan önemli işler daha fazla inisiyatif, daha fazla proaktivite gerektirir.
Bir zaman tablosu oluşturarak işleri, önemli-önemsiz, acil-acil olmayan şeklinde bölebiliriz. Buna göre acil-önemli işler 1.kareye, acil olmayan-önemi işler 2.kareye, acil-önemsiz işler 3.kareye, acil olmayan-önemsiz işler ise 4. kareye dahil edilebilir. 2. kare kişisel yönetimin kalbidir. İlişkileri geliştirmek, kişisel misyon bildirimi yazmak, uzun vadeli planlar yapmak, alıştırmalar, önleyici bakım, hazırlık yapılması gerektiğini bildiğimiz ama acil olmadıkları için nedense ender olarak ilgilendiğimiz konuları içerir.
2. kare için gereken zaman başlangıçta 3. ve 4. kareden alınmalıdır. Bunun için de bazı etkinliklere ve acil olan sorunlara hayır demeyi öğrenmek gerekir.
2.kare yönetiminin amacı, yaşamlarımızı etkili bir biçime yönlendirmektir. Bunu , bir ilke merkezinden ve kişisel misyonumuzu bilerek yapmamızı sağlar. 2. karede işleri örgütleyen birinin, altı ölçütle tanışması gerekir. Bunlar: tutarlılık, denge, 2.kare odağı, insan boyutu, esneklik ve taşınırlıktır.
2. kare etkinliklerinin düzenlenmesi dört temel etkinliği içerir. Bunlar: Rolleri tanımlama, hedef seçme, programlama, gündelik uyumdur.
Yetki Vermek: Ü ve ÜY’yi Arttırmak: bütün yaptıklarımızı, zamana ya da insanlara yetki vererek başarırız. Zamana yetki veriyorsak verimliliği, başka kişilere yetki veriyorsak da etkili olmayı düşünüyoruz demektir. Temelde iki yetki verme yöntemi vardır. “Emireri yetkisi vermek” ve “kaptanlık yetkisi vermek”. Emireri yetkisi “şuraya git, şunu yap, bunu getir vs.” tipinde yetkilendirmektir.
Kaptanlık yetkisi vermek ise beş alandaki beklentiler bakımından peşinen karşılıklı anlayış ve bağlılığı gerektirir: İstenilen sonuçlar, kılavuzlar, kaynaklar, hesap verme sorumluluğu, sonuçlar.
Yetkilerin etkili bir biçimde devri, belki de etkili yöneticiliğin en iyi belirtisidir. Çünkü bu hem kişisel hem de kurumsal gelişimin temelini oluşturur.
Üçüncü Bölüm
GENEL ZAFER
Karşılıklı Bağımlılık Paradigmaları
Duygusal Banka Hesabı: Bir ilişki içindeki güven oranını belirleyen bir benzetmedir. Bu, başka bir insanın yanında kendinizi emniyette hissetmenizdir. Güven hesabı kabarık olduğu zaman, iletişim rahat, çabuk ve etkili olur.
Duygusal banka hesabını oluşturan altı önemli yatırım önerilmektedir. Bunlar: Kişiyi anlamak, küçük şeylerle ilgilenmek, verilen sözleri tutmak, beklentileri belirginleştirmek, kişisel bütünlük (dürüstlük), hesaptan çektiğiniz zaman özür dilemek.
4. Alışkanlık
“KAZAN/KAZAN” DİYE DÜŞÜN
Kişiler Arası Liderlik İlkeleri
İnsan Etkileşimiyle İlgili Altı Paradigma: Kazan/kazan bir teknik değildir. Bu, insanlar arasındaki etkileşimle ilgili bütüncül bir felsefedir. Aslında insanların birbirleriyle olan ilişkilerinin altı paradigmasından biridir. Diğer paradigmalar şunlardır: Kazan/Kaybet, Kaybet/Kazan, Kaybet/Kaybet, Kazan, Kazan/Kazan ya da Anlaşma Yok.
Kazan/Kazan, anlaşma ya da çözümlerin karşılıklı yarar ve hoşnutluk sağlaması anlamına gelir. Liderlik tarzı bakımından Kazan/Kaybet, otoriter bir yaklaşımdır, bu paradigmaya sahip insanla, istediklerini elde etmek için konum,güç, kimlik, varlık ya da kişiliklerden yararlanırlar. Pazarlıklarda Kaybet/Kazan, teslim olma, boyun eğme ya da vazgeçme gibi görünür. Liderlik tarzında ise bu fazla hoşgörü, gevşeklik demektir. İki Kazan/Kaybet tipi bir araya geldiğinde sonuç Kaybet/Kaybet olur. Kazan zihniyetli bir insan her şeye kendi çıkarları açısından bakar. Başkalarını da kendi başlarının çaresine bakmaya bırakır. Anlaşma Yok ise temelde şu anlama gelir: İkimizin de işine yarayacak bir çözüm bulamıyorsak, anlaşma yapmamak konusunda dostça anlaşırız.
Bu paradigmalar arasında en etkili yöntemler Kazan/Kazan ve Anlaşma Yok’tur. Bu yöntemler kişilere duygusal özgürlük sağlar.
Kazan/Kazan’ın Beş Boyutu: Karakter: karakter Kazan/Kazanın temelidir ve geride kalan her şey bu temelin üstüne kurulur. Kazan/Kazan paradigması için gerekli üç karakter özelliği vardır: dürüstlük, olgunluk, bolluk zihniyeti (yani her şeyden herkes için yeterince olduğu paradigması)
İlişkiler: Karakter temelinin üzerine Kazan/Kazan ilişkilerini kurar ve onları sürdürürüz.
Anlaşmalar: İlişkilerden, Kazan/Kazan’ı tanımlayan ve yönlendiren anlaşmalar doğar. Kazan/kazan anlaşmasında beş unsur açıkça belirtilir: amaçlar, kurallar, kaynaklar, sorumluluk, sonuçlar.
Kazan/Kazan performans anlaşmalarını yaratmak için yaşamsal paradigma değişimleri gerekir. Odak noktası sonuçlardır, yöntemler değil. Bu anlaşmalarda neticeler, baştaki kimsenin keyfi bir biçimde verdiği ödül ya da ceza olmaktan çıkar. Performansın doğal bir sonucu halini alır. Temelde yöneticiler ya da anne ve babalar tarafından denetlenebilecek dört tür netice (ödüller ve cezalar) vardır. Bunlar: Maddi neticeler, manevi neticeler, fırsat ve sorumluluk.
Sistemler: Kazan/Kazan ancak sistemlerin kendisini desteklediği bir kurum içinde yaşayabilir. Kazan/Kazan görüşmesi yapıp, Kazan/Kaybet’i ödüllendirirseniz, başarısızlığa uğrayan bir program kalır elinizde. Kazan/Kazan’ın etkili olması için sistemlerin onu desteklemesi gerekir. Eğitim sistemi, planlama sistemi, iletişim sistemi, bütçe sistemi, bilgilendirme sistemi, ücret sistemi; bunların tümünün Kazan/Kazan ilkesi temeline dayandırılması gerekir.
Süreçler: Sonuçlara ulaşmak için dört aşamalı bir süreçten geçilmesi önerilir.
5. Alışkanlık
ÖNCE ANLAMAYA ÇALIŞ SONRA ANLAŞILMAYA
Empatik iletişim ilkeleri
İnsanlar arası iletişim alışkanlığında gerçekten etkili olmak istiyorsanız, bunu sadece teknikle başaramazsınız. Açık yüreklilik ve güven sağlayan bir karakter temeli üzerine, empatiyle dinleme becerisini yerleştirmelisiniz. Yürekler arası alışverişi sağlamak için de duygusal banka hesapları yaratmalısınız.
Empatiyle Dinlemek: “Önce anlamaya çalış” ilkesi çok esaslı bir paradigma değişimi gerektirir. Genellikle, önce anlaşılmak isteriz. Çoğu insan karşısındakini anlamak değil, yanıtlamak amacıyla dinler. Çoğumuz, kendi özyaşam öykümüzle ve haklı olduğumuz düşüncesiyle dolu oluruz. Empatiyle dinlemekten kastedilen, anlama niyetiyle dinlemektir. Empatiyle dinlemenin özü, karşınızdakiyle aynı fikirde olmanız değildir. Onu tam anlamıyla, derinlemesine, hem duygusal, hem de zihinsel açıdan anlamanızdır. Doğru yargıya varmanın anahtarı anlayıştır. Önyargılı bir insan hiçbir zaman tam olarak anlayamaz.. önce anlamaya çalışmak, yaşamın bütün alanlarında belirgin olan doğru, geniş kapsamlı, ortak paydalı bir ilkedir. Ama en güçlü olduğu alan, insanlar arası ilişkilerdir.
Dört Otobiyografik Karşılık: Otobiyografik tarzda dinlediğimiz için, şu dört karşılıktan birini seçme eğilimimiz vardır. “Değerlendiririz”, ya kabul ederiz ya da etmeyiz. “Sondaj” (yoklama) yaparız,kendi değer ölçülerimize göre sorular sorarız. “Öneririz”, kendi deneyimlerimize dayanarak fikir veririz. Ya da “yorumlarız”, insanları kavramaya, onların amaç ve davranışlarını, kendi amaç ve davranışlarımıza göre açıklamaya çalışırız. Verdiğimiz bu karşılıklar doğaldır. Yaşamımız bunların modelleri etrafında döner.
Saf bir istek, kişiye özgü bir karakter ve pozitif duygusal banka hesabı ile empatiyle dinleme becerisini geliştirmedikçe bir başkasının içine giremez, dünyaya onun gözleriyle bakamazsınız. Bu beceri; yani, empatiyle dinleme dört gelişme evresini içerir. Bunlardan birincisi ve en az etkili olanı içeriği taklit etmektir. İkinci evre ise, içeriği başka bir şekilde ifade etmektir. Üçüncü evre sağ beyninizi devreye sokar, duyguyu yansıtırsınız. Dördüncü evreyle empatiyle dinlemeye geçilir.
Sonra Anlaşılmaya Çalışın: Olgunluğu cesaret ve saygı arasındaki denge olarak tanımlamıştık. Anlamaya çalışmak saygı, anlaşılma isteği ise cesaret ister. Kazan/Kazan , her ikisinin de yüksek dereceye ulaşmasını gerektirir. Bu nedenle, karşılıklı bağımlılık durumlarında anlaşılmak bizim için önemlidir. Fikirlerinizi açık seçik, belirgin bir biçimde ve en önemlisi karşınızdakilerin paradigmalarıyla kaygılarını derinlemesine anladığınızı göstererek sunduğunuz zaman, düşüncelerinizin inanılırlık derecesini de önemli ölçüde arttırmış olursunuz. 5. Alışkanlık, açıklamalarınızda size daha büyük bir isabet, daha büyük bir dürüstlük sağlar.
5. Alışkanlık güçlüdür, çünkü etki alanınızın tam ortasındadır. Karşılıklı bağımlı durumlarla ilgili pek çok etken ilgi alanınızın içindedir. Enerjinizi onun üstünde yoğunlaştırırsanız hem gücünüzü tüketir ve hem de pek az olumlu sonuç alırsınız. Ama her şeyden önce anlamaya çalışabilirsiniz. Bu sizin denetiminizi altında olan bir şeydir. Bunu yaparken odak noktası olarak etki alanınızı seçerken başkalarını gerçekten iyi anlarsınız.
6. Alışkanlık
SİNERJİ YARAT
Yaratıcı İşbirliği İlkeleri
Sinerji, ilke merkezli liderliğin özüdür. Bir katalizör görevi yapar birleştirir ve insanların içindeki en büyük güçleri açığa çıkarır. Sinerji en basit tanımıyla, bir bütünün parçalarının toplamından daha büyük olması demektir. Parçaların birbiriyle olan ilişkisinin, kendiliğinden ve kendi başına bütünün bir parçası olması demektir. Sinerjinin özü farklılıklara değer vermektir. Onlara saygı göstermek, güçlü yanları üzerine inşa etmek ve zayıf yanlarını telafi etmektir.
Sinerjik İletişim: Sinerjiyle iletişim kurduğunuz zaman zihninizi ve yüreğinizi yeni olanaklara ve yeni seçeneklere açmış olursunuz. Sinerjik iletişimi başlattığınız zaman bunun nasıl gelişeceğini, sonunun nasıl olacağını bilemezsiniz. Ama için için hem heyecan duyar, hem güven besler, hem de kendinizi serüvene atılıyormuş gibi hissedersiniz.Her şeye şuna inanarak başlarsınız: İki taraf da daha fazla anlayışlı olacaktır. Karşılıklı öğrenme ve sezgi bir ivme yaratacak ve bu da sizi gittikçe daha fazla anlayışa, öğrenmeye ve gelişmeye götürecektir. Sinerjik iletişim yüksek güven ve yüksek işbirliği oluşan ortamlarda meydana gelir. Bu tip iletişimde 1+1, 2 den daha fazlaya eşit olur. Sinerji için uygun ortam bunlarla beraber tabi ki , dolgun banka hesabı, Kazan/Kazan düşüncesi ve önce anlamaya çalışma unsurlarının bir araya gelmesi ile oluşur.
Güvenleri olmayan insanlar bütün gerçeklerin kendi paradigmalarına uyması gerektiğini düşünürler. Başkalarını kendilerine benzetmeye çalışırlar. Aynı olmak, bir olmak değildir. Tekdüze, tek biçim olmak, birlik olmak anlamına gelmez. Birlik olmak birbirini tamamlamak demektir.
Karşılıklı bağımlı bir durumda sinerji, gelişim ve değişime karşı çalışan negatif kuvvetlerle savaşırken özellikle güçlüdür. Sosyolog Kurt Levin bir “kuvvet alanı analizi” modeli geliştirmiştir. Buna göre mevcut bir performans vewya varoluş düzeyi, yukarıya doğru hareketi teşvik edici itici kuvvetlerle, bunu önlemeye çalışan engelleyici kuvvetlerin arasındaki bir denge durumudur. İtici kuvvetler genelde pozitif, akılcı, mantıklı, ekonomiktir. Karşısındaki engeller ise çoğu zaman negatif, duygusal, mantıksızdır. Ancak işin içine sinerjiyi katığımızda engelleyici kuvvetler geri çevrilerek itici kuvvetlere eklenir. Sonunda insanlar, bunun kendi sorunları olduğunu düşünüp genellikle çözümünün önemli bir parçası halini alırlar.
Dördüncü Bölüm
KENDİNİ YENİLEME
7. Alışkanlık
BALTAYI BİLE
Dengeli Bir Biçimde Kendini Yenileme İlkeleri
Yenilemenin Dört Boyutu: 7. Alışkanlık, kişisel ÜY’dir. Bu en değerli varlığınızı yani kendinizi korumak ve geliştirmektir. Doğanızın dört boyutunu –fiziksel,ruhsal,zihinsel,sosyal/duygusal- yenilemektir.
Fiziksel boyut: Fiziksel boyut, fiziksel bedenimizin etkili bir biçimde bakımıyla ilgilidir; dogru besin almak, yeteri kadar dinlenip gevşemek ve düzenli olarak egzersiz yapmak.İyi bir çalışma programı vücuda üç bakımdan yararlı olacaktır: dayanıklılık, esneklik, kuvvet
Ruhsal boyut: Ruhsal boyut sizin özünüz, merkeziniz, kendi değer sisteminize olan bağlılığınızdır. Bu yaşamın özel, son derece önemli bir yanıdır. Size ilham veren, yücelten, sizi tüm insanlığın kalıcı gerçeklerine bağlayan kaynaklardan yararlanır. İnsanlar bunu farklı biçimlerde yapar. Okumak, yazmak, meditasyon vs.
Zihinsel boyut: Zihinsel gelişimimizle çalışma disiplinimizin büyük bir bölümünü resmi eğitim sağlar. Bazen bu, okulun ya da sistemli çalışma programlarının sağladığı dış disiplini içerir,ama çoğu zaman buna gerek yoktur. Proaktif insanlar kendilerini eğitmek için pek çok yol bulabilirler.
Sosyal/Duygusal boyut: kişisel güvenliğimizin kaynağı içimizdeyse genel zafer alışkanlıklarını uygulayacak gücü de buluruz. İç güvenliğimizin kaynağı bizim içimizdedir, içimizden doğar. Yüreğimizle zihnimizin derinliklerindeki isabetli paradigmalar ve doğru ilkelerden, içimizle dışımızın uyum halinde olmasından çıkar.
Başkasının Senaryosunu Yazmak: Birçok kişi sosyal aynanın bir işlevidir. Senaryoları çevrelerindeki kişilerin fikirleri, algılamaları ve paradigmaları tarafından hazırlanmıştır. Başkalarının duygusal banka hesaplarına yapabileceğimiz yatırım o kadar çoktur ki. İnsanların görülmeyen potansiyellerini görebilmek için ne kadar çok bakarsak, belleğimiz yerine hayal gücümüzü de o kadar çok kullanırız. Böylece kişilere kendi senaryolarını yazmalarında yardım ederiz.
Yenilemede Denge: Yenilenmek bütün boyutlarda önemli olsa da, ancak dört boyutun hepsiyle akıllıca ve dengeli bir biçimde ilgilendiğimiz zaman çok etkili olur. Bu alanlardan birini ihmal etmek geri kalanlara da olumsuz etki yapar. İhmal edilen bir boyut negatif kuvvet alanı direnci yaratır. Bu da etkili olmaya ve gelişmeye karşı koyar.
AYNAK: Adem ÖZBAY''ın yazdığı NLP SÖZLÜĞÜ (Akis Kitap) adlı kitaptan alınmıştır.
PROAKTİF VE REAKTİF İNSANLAR ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Bu yazıyı okurken Stephen Covey’in önerdiği gibi “kendinizin dışına çıkmaya çalışın ve bilincinizi içinde bulunduğunuz odanın tavanındaki bir köşeye yansıtın.” Zihninizin ekranında kendinize tavandaki bu köşeden bakarak okuyun. (NLP seminerlerinde kullanılan üçüncü noktadan bakışı da uygulayabilirsiniz!)
Şu anda nasıl bir hali içindesiniz, halinize bir isim koyabiliyor musunuz? (NLP terminolojisiyle kalibrasyon yeteneğinizi uygulayın!)
Neler düşünüyorsunuz? Ne tür duygular yaşıyorsunuz? Şu andaki zihinsel halinizi nasıl tanımlayabilirsiniz? Şu anda zihniniz nasıl çalışıyor? Düşünceleriniz daldan dala atlıyor mu? Aynı şekilde duygularımızı da gözlemleyebiliriz. Davranışlarımızı da gözlemleyebiliriz
Şu anda yapmakta olduğunuz bu beceri sadece insana aittir ve hayvanlarda yoktur. Bu beceriye “kendinin farkındalığı” denir. İnsanın boş bir ayna gibi bakarak, saf bir algıyla gözlemleyebilme becerisidir..
Bir olumlama ya da afirmasyon yaparak şunu kendimize hatırlatalım: Ben duygularım değilim; ben düşüncelerim değilim; ben davranışlarım değilim; ben içinde bulunduğum hal değilim. Kendimi bunlardan ayırmayı başardığımda onları açık bir şekilde gözlemlemeyi de başarırım. Onları oldukları gibi görebilmeye “açıklık” denir. Bu açıklık sayesinde çevremden (buna bedenim, duyularım, duygularım ve düşüncelerim de dahildir) gelen uyaranlara karşı vereceğim bilinçli yanıtı seçebilirim.
İngilizce’deki sorumluluk anlamına gelen “responsability” sözcüğü ikiye bölündüğünde (respons – ability), “bilinçli olarak yanıtını seçme becerisi” anlamına gelir. Yani sorumluluk almak ile bilinçli olarak yanıt vermek birbiriyle bağlantılıdır.
Kendimizin farkındalığı bize kendimize bakış biçimimizi ya da kendimizle ilgili paradigmamızı da gösterir. Bunlar bizim tutumlarımızı ve davranışlarımızı etkilediği gibi diğer insanlara bakma biçimimizi de etkiler. Bu işlemler bizim zihinsel haritamızı oluşturur. Yaşamımızda bu noktalara dikkat ettikçe, başka insanların bize bakış biçimlerini de anlarız. Böylece onların kendi kişisel dünyalarını ve algı filtrelerini ya da paradigmalarını da anlarız.
Mo Shapiro NLP ile ilgili yazılarında Reaktif ve Proaktif insanların şu özelliklerine dikkat çeker : “Reaktif kişiler dil olarak ‘tepkisel’ ve ‘geçmişe dayalı’ bir dil kullanırlar. Beklerler ve çözümleme işlerini iyi becerirler. Aksiyona geçmeden önce yeteri kadar bilgi edinmeye çalışırlar. Ancak kendilerinden yardım istendiğinde harekete geçerler.
Çok fazla çözümleme yaptıkları ve sorumluluğu başkalarının yüklenmesini bekledikleri için işleri yavaşlatırlar. Proaktif kişiler ise inisiyatif alırlar, aksiyon adamıdırlar, gelecekle ilgili planlar yaparlar. Dil olarak, bunları içeren bir dil kullanırlar. Önce harekete geçer, sonra sorular sorarlar. Çözümleme ve planlama safhalarına fazla önem vermedikleri için hata yapabilirler. Karar verme ve inisiyatif alma özellikleri gelişmiştir.”
Kendimizin farkındalığı, Stephen Covey’in sisteminde Proaktif Modeli oluşturan unsurlardan biridir. Diğerleri ise ‘Vicdan’ ‘Özgür İrade’ ve ‘Yaratıcı Hayal Gücü’dür.
Kisisel Ataleti Yenmek : 
Reaksiyonlarıyla ya da tepkileriyle yaşayan insanların, karar anlarında seçme özgürlükleri yoktur. Koşullara, koşullanmalara ve duygularına göre duygusal tepkileriyle davranırlar. Proaktif insanlar ise bu seçme özgürlüklerini başarıyla kullanan insanlardır.
Covey, Proaktif Modeli oluşturan bu içsel yeteneklerimizin, kişisel gelişim çalışmalarında şu alanlarda kullanıldıklarını açıklar:
Kendimizin Farkındalığı’na ya da Özbilinç’e (self-awareness) İyileşme Hareketinde, Psikanaliz ve Psikoterapi’de odaklanılır. Kendimizin dışına çıkarak kendimize bakabilme, alışkanlıklarımızı, eğilimlerimizi, tutumlarımızı, davranışlarımızı, düşüncelerimizi, duygularımızı, tepkilerimizi gözlemleyebilme yeteneğimizdir.
Vicdan’a Dinde, ahlak ve töre dünyasında odaklanılır. Anlam ve doğru ile yanlış arasındaki fark değerlendirilir. Vicdanımız geliştikçe, çağlar boyu süren bilgelikle, kalbimizdeki bilgelikle bağlantı içine gireriz.
Vicdanımız bizim içsel rehberlik sistemimizdir. İlkelerimiz ve misyonumuzla bağlantılıdır. Yaratıcı hayal gücümüzle ilgili çalışmalarımız vicdan ile dengelenmelidir. Vicdandan yoksun hayaller, Covey’in deyişiyle Hitler gibi insanlar yaratırlar. İsmail Emre de bu durum için şöyle demiştir: “Vicdanı olmayan bir insanın öğreneceği bütün bilgiler, beşeriyet için zehir olur!”
Özgür İrade bizim gündelik yaşamda odaklandığımız irade gücümüzle ve aksiyon yapabilme kapasitemizle bağlantılıdır.
Kendi algı filtrelerimizin, paradigmalarımızın ya da zihinsel haritalarımızın üzerine çıkabilmemizi sağlar. Yani geçmişimizin, deneyimlerimizin, dilimizin, inançlarımızın ve değerlerimizin üzerine çıkabilmemizi sağlar. Akıntıya karşı yüzebilme becerisi gibidir. Duygulara ve koşullara bağımlı davranışlar yerine ilkelere dayalı etkinlikler yapabilmemizi sağlar. Çevre koşullarını ve genetik etkileri bile aşabilmemize yardımcı olur. Şunu her zaman ve her koşul altında anımsamalıyız: biz bir kurban değiliz. Biz geçmişimizin pasif bir ürünü değiliz. Biz, şu andaki seçimlerimizin ürünüyüz. Hangi hal içinde olursak olalım, sorumluluk alma gücümüzü yitirmemeliyiz. İrade gücümüzün kendimizin farkındalığı, vicdan ve vizyonumuzla ya da görüşümüz üzerinde oluşturduğu etkiler vardır.
Yaratıcı Hayal Gücü’ne ise Olumlu Düşünme, Psikosibernetik, İnancın Büyüsü ve NLP’de odaklanılır. Görselleştirme ve zihin gücü vurgulanır. Zihnimizde gelecekle ilgili bir hal ya da durum oluşturabilmemizi, sinerjik olarak sorun çözebilmemizi sağlar. Bu yeteneğimizi kullanarak kendimize ve başkalarına şimdikinden daha farklı bir şekilde bakabiliriz. Kendimize bakış biçimimizi değiştirdiğimizde, yaşamımız da değişir. Bunun için dilimizi de değiştirmeliyiz, kullandığımız tekrar ettiğimiz olumsuz sözcükleri ve cümleleri değiştirmeliyiz.
Bu yeteneğimizi iyi bir biçimde kullanarak, Covey’in çok önem verdiği Kişisel Misyon Bildirimimizi de yazabiliriz. Amacımızı belirleyebiliriz. Bir toplantının planını çok başarılı bir şekilde yapabiliriz. Yazdığımız kişisel misyon bildirimimizi görselleştirebiliriz. Aile yaşamımızda ve profesyonel ilişkilerimizde karşılaştığımız sorunları, aşınca güçleneceğimiz fırsatlar olarak görebiliriz.
Uyaran ile yanıt arasındaki boşluğu yakaladığımızda, bu boşluk ya da aralık sayesinde seçme gücümüzü kullanarak yanıtımızı belirleriz. Bu çaba bizi geliştirir ve özgürleştirir. Tüm yaşam paradigmamızı etkiler. Kendimize ait bu alanı, boşluğu yada aralığı keşfetme becerisini gösterdiğimizde, olaylar karşısındaki yanıtlarımızı bilinçli olarak seçebiliriz. Meditasyon uygulamaları da bu alanın geliştirilmesi için kullanılmaktadır. Duygusal tepki yerine değerlerimizle yanıt verebiliriz.
Kendimize yarattığımız bu alanda “kendimizin farkındalığı”, “vicdan”, “özgür irade” ve “yaratıcı hayal gücü” vardır. Bunları geliştirerek en son insani özgürlüğümüze kavuşabiliriz. Etkinliği yüksek bir kişi oluruz. Kişisel görüşümüz gelişir. Ekonomik ve sosyal gereksinimlerimize aşırı odaklanmak yerine, bunları zihinsel ve ruhsal gereksinimlerimizi doyurarak dengeleyip güçlü bir kişisel vizyon oluşturabiliriz. Bu bizim öz saygımızı da geliştirecektir.
Gandhi’nin dediği gibi: “Eğer siz ellerinizle teslim etmezseniz, öz saygınızı sizden kimse alamaz!”