30 Kasım 2015 Pazartesi

hazır cevaplılık

Nasıl Hazırcevap Olunur?
Aslında bu iş çok da zor değildir. Yapmanız gereken kelime bilginizi hergün olmasada, sık sık sözlük karıştırarak arttırmak ve aşağıda önerilen alıştırmaları yapmak:
*Bir kelimenin son hecesiyle başlayan başka bir kelime bulma oyununu sık sık oynayın(Örneğin: masa, salata, taş, aşı, şımarık vs. gibi)
*Herhangi bir kavramı, çeşitli kelimelerle açıklamaya çalışın(Tabu oyununa benzer). Örneğin, Çorap kelimesi için ‘Kalın,sıcak,ayakkabı,yünlü’ gibi.
*Bir önceki maddede önerdiğim çalışmayı şimdi cümleler kurarak yapmaya çalışın.
*Bunları yaparken aynanın karşısına geçip 1-2 dakika yapmanız size çok şey katacaktır bu yolda.
*Bir arkadaşınızla çağrışım oyunu oynayın. Arkadaşınız bir kelime söylesin. Sizde o kelimenin size çağrıştırdığı bir diğer kelimeyi söyleyin.
*Aynı harfle başlayan kelimelerin oluşturduğu birkaç cümle kurun. Bu size fazla sayıda kelime düşündürtecektir. Örneğin: ”Kitapçı kitabı kapatacakken kitaptkia kısa kısa kesikleri keşfetti.”
*Arkadaşınızla oynayabileceğiniz bir diğer sizi çok geliştirecek oyunumuz ise birbiriyle alakasız kelimelerden metin oluşturma. Arkadaşınız size birkaç birbiriyle alakası olmayan kelime söyleyecek, siz de o kelimeleri kullanarak bir metin yazacaksınız. Daha sonrada bu oyunu sözlü şekilde deneyin. Bu alıştırma dediğim gibi size çok şey katacak.
*Şimdi bir gazeteyi veya dergiyi açın ve röportaj arayın. Kendinize uygun soruları bulun ve sanki sizle röportaj yapılıyormuşçasına sorulara uzun uzun cevaplar vermeye çalışın. Hatta ilk önce bunları yazarak yapın, daha sonra aynanın karşısına geçerek sözlü olarak yapın.
*Hazırcevaplığın bir diğer olmazsa olmazı bol bol deyim ve atasözü bilmektir. Yani sadece kelime öğrenerek bu iş olmaz. Elinize deyim ve atasözleri kılavuzunuzu alın ve hergün birkaç tane bilmediğiniz deyim ve atasözünü öğrenmeye çalışın. Günlük hayatınızda ve alıştırmalarınızdada bu kelime,deyim ve atasözlerini kullanın ki lazım olduğunda aklınıza gelip, işe yarasın.

İşin özetiokuyun, öğrenin ve öğrendiğiniz şeyleri sürekli günlük yaşamınızda kullanın.

Yazımızı Neyzen Tevfik’in hazırcevaplılık’ını gösteren bir kısa hikayemizle bitirlerim :)
Tanıdıklarından biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik’ e göstererek fikrini sorar.Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:
” İyi ama” der..”Siz hiç roman yazmadınız ki!”
Neyzen Tevfik şu cevabı verir:
” Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım; ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım.”
Bu kitapta kendi potansiyellerinizin anahtarını elinde tutmanın anahtarını bulacaksınız. Ancak bu kitap size sadece siz onun gösterdiği yolda ilerlerseniz yardımcı olacaktır. Eğer kitapta gösterilen alıştırmaları harfi harfine uygularsanız, ayaküstü düşünmeyi kesinlikle öğrenirsiniz.
"Deneyimli insana soru sormak genellikle deneyim kazanmanın ilk adımıdır."
Blarneycilik(yaltaklanma):
Blarneycilik kendi söylediklerine kendinizde inanıyormuş gibi görünme ve konuşma sanatıdır. Bununda ayaküstü düşünmeyle biraz ilişkisi var.
Hazırcevaplık:
Yaşlıca bir adam genç bir bayana mağazaya girerken kapıyı tutmuş. Genç bayan adamcağıza öfke dolu bakışla şöyle demiş."Bu davranışınızın sebebi sadece ve sadece bayan olmam." "Yanılıyorsunuz bayan." Demiş adamda"bu davranışımın sebebi kibar bir insan olmam."
Hazırcevaplılık-karşınızdakine anında haddini bildirme sanatı ayaküstü düşünmeyle alakası var.
Atlatma:
Atlatma laf kalabalığı yapıp aslında hiç birşey söylememe sanatıdır. Bununda ayaküstü düşünmeyle alakası var.
Yanlış Yöne Sevketme:
Yanlış yöne sevketme -bir söz söylerken aslında o sözün anlamının çok dışında bir şeyler anlatma sanatı.
Bu Kitaplar Kimin İçindir Neden:
Bu kitap bir şeyler başarmayı isteyenler içindir.
-İnsanlarla kurulan ilişkilerin, kendisini hızla yukarı çıkaracak bir yol olduğundan gizli gizli şüphelenenler için.
-İnsanları ne yapıp edip ikna etmenin, aslında hırslı olmaktan çok daha önemli olduğu
yolundaki o basit gerçeği anlayan insanlar için.
-İşverenleri, müşterileri kendinden üst düzeydekileri, seyircileri ve benzeri kişileri etkileyen şeyin bilginiz değil de bildiklerinizi aktarma şekliniz olduğunu anlayacak kadar zekası olan insanlar için.
Bu kitaplar şu kişiler içindir.
-Satıcılar
-Yöneticiler
-Eğitimciler
-Danışmanlar ve kabine üyeleri
-Topluluk önünde konuşma yapanlar
-Halkla ilişkiler ve reklamcılık dallarındaki muhasebe müdürleri
-Sözcüler
KENDİNİZİ TANIYIN
Durgun akan suların yatağının derin olduğu söylenir. Boş aletlerin daha çok ses çıkardığını söyleyerek, bu kanıyı farklı bir bakış açısından dile getirmiş oluruz.
Kumarda birkaç milyar kazansaydın sorusuna huzursuzca, yutkunur, omuzlarınızı silker ve "Eee bilemiyorum" denilip sohbet kesilirse
1-Bay KARARSIZ özgüven sahibi değildir.
2-Uydurabilecek geniş bir düş gücüne sahip değildir.
3-Ötekilerin kendisiyle alay edeceğini düşünmektedir.
4-Can sıkacak kadar tedbirli insandır.
Bay karasıza sıkıcı insan etiketi yapıştırılır ve bir daha hiçbir yere davet edilmez. Son derece iyi insandır. Başkalarının kendisiyle ilgili düşüncelerine fazla önem veriyor olabilir. Ne yazık ki , bedenindeki üretici sıvıların akışına izin vermemektedir ; duygularını öyle sıkı dizginliyordur ki zihni asla dört nala gidememekte, sadece yürüyebilmektedir.
Kumarda birkaç milyar kazansaydım ne yapmak isterdin gibi aptalca bir soruya cevap vermem gerekiyor beyniniz size nasıl cevap vermeniz gerektiğini şıp diye söyleyiverir. Biz de neşeyle "harcarım" deriz.
Hızlı bir şekilde düşünürken kendimize sarsılmaz bir şekilde güvenmemizi sağlayan bu yüksek idrak düzeyine ulaşabilmemiz için içimizdeki heyecanı harekete geçirmeliyiz. Çünkü düşüncelerimiz ve konuşmalarımızla doğaçlama yapabilmemizi aslında içgüdüsel bir şekilde bilinçaltında biliriz.
Sokrat aşağı yukarı şunları söylemiştir ; "kendisini tanımayan insan hiçbirşey bilmiyordur"Söylemeye çalıştığım şu, yaşamamıza heyecan katacak kişi sadece kendimiz bir başkası değil. Belki de kişiliğimiz konusunda gerçekçi bir portreye sahip olmamız gereklidir.
SORULAR, SORULAR, SORULAR
Topluluk karsısında konuşmaya yeni başlayan biri, kamera yada mikrofon karşısında aşağıdaki hatalardan birkaçını yapacaktır; hatta bazen hepsini yapacaktır. Eee, Iııı... sendromu, mesleği topluluk önünde konuşmak olmayan kişilerde çok görülür. Eee, Iııı silmenin tek yolu alıştırma yapmaktır. Bu tehlikeleri ortadan kaldırmanın sırrı, normal konuşma hızından daha yavaş bir şekilde konuşmaktır. Böylece bir sonraki sözcüğün ne olacağını düşünmek için kendinize zaman tanımış olursunuz.
1.Yavaş Yavaş; Normal Konuşma Hızından, Daha Yavaş Bir Şekilde Konuşun.
Bir kez akılıcılığı sağladıktan sonra, hızınızı artırabilirsiniz.
Peki ya abartılı el hareketleri ve çevredeki nesnelerle oynama alışkanlığımızı ne yapacağız? Beden dilimizin iyi niyetli dinleyiciler üzerinde iyi izlenimler bıraktığını kendimize sorma fırsatı bulmuş olduk ve öğrenmek için de kendimizi inceledik.
2. Konuşurken Etrafı Kurcalamayın; Kollarınız iki yanınızda ellerinizi çevredeki eşyalardan uzak tutmayı bilin.
Her sorunun ana fikrini cevabınızın bir parçası olarak tekrarladınız mı? Bu şekilde başlamak hem akıcılığı hem de hissettiğiniz gerginliği yada utangaçlığı bir kenara atmanızı sağlayacaktır. Daha da önemlisi soruları direk olarak cevaplamaya kalkışırsanız biran ne söyleyeceğinizi şaşırabilirsiniz. Bu da gebe bir sessizliğe, sizin de utanmanıza yol açacaktır. Ayaküstü düşünmek konusunda uzman olmak sorulara anında ve akıcı bir şekilde cevap vermeyi gerektirir.
3. Soruyu Kendi Lehinize Kullanın; Özgün soruyu tekrarlamak şu yararı sağlar
-Zaman kazandırır-Gerginliği dağıtır-Garip duraksamaları önler.(Eğer soruyu tekrarlamanız, istediğiniz sonucu vermezse konu ile alakalı bir soru seçip, yeniden cevaplamanız iyi olacaktır. Cevabınıza bir parça mizah katabilirseniz çok daha iyi olur. Hazırlıklı olmadığınız soruları cevaplarken, cevapları kısa tutmalısınız. Basit gündelik sözcükler kullanın.
4. Sözün kısasını söylemek için sözü kısa tutmak gerekir. Doğaçlama konuşma işlemini mükemmelleştirdikten sonra sözcük dağarcığınızı geliştirebilirsiniz.
"Bir etimologla, entomologu mu tanıyalım? Peki hala soru aslında zor görünüyor ama cevabı inanılmaz derecede kolay. Etimolog, entomologu ne olduğunu tam olarak bilendir."
VE DAHA FAZLA SORULAR
Benim altı sadık hizmetkarım var.
Her şeyi bana öğreten işte onlar.
Adlarıysa Ne ve Neden ve Ne Zaman
Ve Nasıl ve Nerede ve Kim
Soruluş Amacı Gizli Sorular:Trafik polisi "Sizi yolun kenarına çektim, çünkü bu araç size sorun çıkarıyora benziyor. Bir sorun mu var?" aslında polis bizim bir sorunumuzun olup olmamasıyla ilgilenmemektedir. Onun öğrenmek istediği şudur; sizin vites değiştirmede zorlanmanız, direksiyona hakim olmamanız, sinyalleri yakmak yerine ön cama su fışkırtmanızın nedeni arabaya yabancı oluşunuz mu (araba çalınmış olabilir) yoksa zihinsel ya da bedensel bozukluğunuz mu (sarhoş olabilirsiniz) onu öğrenmektir.
Çok Unsurlu Sorular: Bu tür sorular aslında sizi hedeflenen cevaba götüren ve bir çok soru gibi görünüp aslında tek soru olan sorulardır.
Varsayıma Dayalı Sorular:Sorunun soruluş nedeni, aslında olayla hiç bir ilgisi bulunmayan bir cevap almak ve bunu, söylediği zaman ve bağlamın dışında kullanabilmektir. Renkli basının kullandığı manşetler bunlardır.
Değişkeni Olmayan Sorular:Değişkeni olmayan sorulardan kasıt sorunun istenilen cevaba yönelik olmasıdır. Bu soru türü sadece "evet" ya da "hayır" diye cevaplanır. Yeterli olan kapalı soru türüne benzer, tek farkı vardır, cevap vermesi beklenen kişinin belli seçenekler arasında seçme özgürlüğü vardır.
Sonuca Bağlanmamış Sorular:Bu soru türü genellikle personel müdürleri, gazeteciler ve satıcılar kullanır. Bu sorular genellikle altı sözcüğü içerir. Kim, Ne, Ne zaman, Nerede, Neden ve Nasıl. Bir konuyla ilgili en ayrıntılı bilgiyi öğrenmek için sorulur.
Tuzak Sorular:Bu tür, televizyon ve radyo röportajcılarının en gözde soru türlerindendir. Sorunun amacı, sorunun yöneltildiği kişinin bir duvara toslamasını sağlamaktır.
Olumsuz Sorular:Bu soruya saldırgan sorular adını vermek daha doğru olur. Soruluş amacı size haddinizi bildirmektir. Olumsuz sorular sizi, kendinizi savunmaya ve böylece daha sert saldırılara kurban kılmaya itmek amacıyla sorulan sorulardır. Yankı Sorular:Bu soru türü polislerin gözdesidir. Bu tür sorular sorarak zanlının anlattığı öykünün daha derinlerine inebilir. Uygulaması şöyledir: Sorguyu yapan kişi, zanlının cümlelerini soru cümlelerine dönüştürür; bu da zanlının söylediği şeyi yeniden gözden geçirip konuyu derinleştirmesini sağlar. Bu değişik türdeki soruları en iyi şekilde nasıl cevaplayabileceğimizi öğrenmeden önce, bence sorgulanırken davranışlarınızda dikkat etmeniz gereken noktalara bir göz atalım.
YALAN BELİRTİLER
Birden hazırlıksız olarak aniden bir soru-cevap durumunun içine sokulduğunuzda heyecanlı olmanız çok doğaldır. Bu gibi zamanlarda ağızdan çıkan sözler başkadır, beden dilimizin anlattığı şey başkadır - ve böylece her şey berbat olur. Bu gibi durumlarda, beyninizle bedeninizin birbiriyle uyum içinde olup olmadığına dikkat etmelisiniz.
ALTI HAYATİ DAVRANIŞ KURALI
1. Her zaman direkt olarak soruyu soran kişiye bakın. Sık sık göz temasında bulunun ama onun gözlerini kaçırmasına neden olacak kadar ısrarla değil. Bir an için başka bir yere bakmanız gerekirse, başınızı çevirerek bakın, sadece gözlerinizi oynatmayın. Gözlerinizi fazla oynatmak size hilekar bir hava verir.
2. Konuşulan konuyu zekice bir ilgi ve merak ifadesiyle dinleyin. Arada sırada başınızı sallarsanız durumun sizin kontrolünüz altında olduğu izlenimini verirsiniz. Aynı şekilde, bu hareketiniz, genellikle soruyu soran kişinin düşünce zincirinin ucunu kaybetmesine ve daha az tartışmalı bir soru sormasına neden olur.
3. Soruyu dikkatle dinleyin; sorunun ardındaki gizli anlamı çıkarmaya çalışın.
4. Soruyu dinlerken, sorunun ardındaki anlamı yargılamakta aceleci davranmayın ve soru bitmeden cevabı hazırlamayın
5. Soruyu anladınız ama bir cevap oluşturmak için zamana ihtiyacınız var; o zaman soruyu ya tekrarlayın ya da daha da iyisi başka sözcüklerle yineleyin.
6. Size en masum gelen soru genelde arkasında gizli bir anlam içerir. Sorunun arkasındaki gizli anlamı ortaya çıkarmak için çok kısa bir yanıt verin ve ardından "neden sormuştunuz?" gibi soruyla karşı saldırıya geçin Bu yöntem amacın ortaya çıkmasını sağlamakta çok etkilidir ve sizin daha ayrıntılı cevap vermenizi ya da soruna daha iyi bir çözüm bulmanızı sağlar.
BAŞARAMAMA KORKUSU
Bazen en zeki ve en hızlı düşünene insanlar bile istedikleri kadar başarılı olamazlar. Bu kaçınılmazdır. Çenenizi ne kadar çok ortaya çıkarırsanız, insanlara buna bir yumruk atmaları için o kadar çok olanak tanımış olursunuz. Başarısızlık sendeleyip düşmek değil, sendeleyip düşmek ve düştüğün yerde kalmaktır.
İNANDIRICI KONUŞUN
"Sorular zihninizin nerelere kadar ulaştığını gösterir, cevaplarsa ustalığın"
Geçen bölümde sekiz soru kategorisini belirledik ve bunların birbirinden farklı olan yönlerini kabaca tanımladık. Şimdi ise bu soru türlerine tam olarak nasıl cevap vermemiz gerektiğini inceleyeceğiz. Şunu bilmelisiniz ki insanlar size bir soru sorduklarında, bunu aşağıdaki üç amaçtan biri ile yaparlar.
1-Şu anda bilmedikleri bir şeyi öğrenmek istiyorlardır.
2-Zaten bildikleri bir şeyi doğrulamak istiyorlardır.
3-Sizinle ilgili daha fazla şey öğrenmek istiyorlardır.
Söz gelimi dışa dönük insanlar, sadece sorulan sorunun cevabını vermekle kalmaz, aynı zamanda bu soruyu çevreleyen konuları da açıklamaya girişir. Öte yandan içine kapanık insanlar verebileceği en az bilgiyi ileterek cevap verirler. Verdikleri cevap kelimesi kelimesine doğru olabilir ama en ufak bir canlılık ya da parıltı içermez.
Mükemmel Cevap Nelerden Oluşur:
1-Sorulan soruyu cevaplayan az ve öz bir giriş açıklaması
2-İlk yorumunuzu güçlendiren destekleyici bir açıklama. Söz gelimi çok tanınan bir otoritenin bir sözü ya da düşüncesi.
Amacı Gizli Sorular:
İşveren: Bu göreve atandığınız taktirde, firmamızın en büyük bölümünden sorumlu olacağınızın ve en yüksek dördüncü maaşı alacağınızın farkında mısınız? Sorunun amacı, hevesinizi ölçmek değil. Sizi yönlendiren şey güç mü, para mı yoksa her ikisi mi, bunu anlamaktır. Şirketler türlü türlüdür; elbette işe aldıkları personelde aradıkları farklı farklıdır. Bu yüzden sorulan soruya cevap bütün ilgili konulara değinmekle beraber, karşınızdakinin kusurlarını yatıştıracak şekilde olmalıdır. Belki de cevabınız aşağıdaki gibi olmalıdır.
Cevap: Bu cevapla soru sorulan kişi, ilk olarak iş hayatındaki gelişmeleri kendisini doğal olarak büyük bölüm yöneticiliğine getirdiğini, ikinci olarak da hak ettiği maaşı aldığını belirtmiş oluyor.
Çok Unsurlu Sorular:Bu tür sorulara cevap vermenin zorluğu sorunun bütün unsurlarını hatırlamak zorunda oluşunuzdur. Hatırlayamazsanız, size yöneltilen suçlamaları kabul etmiş olursunuz.
Varsayıma Dayanan Sorular:Bu soru türü televizyon ve radyo haber programcılarının en sevdiği soru türüdür. Sorunun amacı, soru sorulan kişinin o anki görüş açısının dışına çıkartmaktır: Soru sorulan kişinin bazı varsayımlarda bulunması sağlanır, böylece ileri bir tarihte bu sözler onun yüzüne çarpılabilir. Varsayıma dayalı sorulara cevap verirken dikkat edilecek nokta, daha önce söylediklerimizi tekrarlamak ya da başka sözcüklerle yinelemektir.
Sonuca Bağlanmamış Sorular:Daha önceki bölümde anlattığımız üzere, sonu açık soruların içinde her zaman şu sözcükler bulunur. Kim, Ne, Ne Zaman, Nerede, Neden ve Nasıl. Bu sözcüklerin herhangi birisinin daha önceki senaryomuzda kullanacak olursak, çok daha bilgilendirici, daha az duygusal cevapların verildiğini görebiliriz.
Olumsuz Sorular:Duygusal davranan halkın gözünde bu davranış hemen hemen affedilmezdir. Olumsuz bir soruya aşırı tepki vermek sizi asla başarıya götürmez. Seyrettiğiniz onca TV haber programını ve bu programlarda kendilerini kaybedip aşırı tepki gösteren insanları düşünün. Sanki delirmiş gibidirler ve asla sakinleşmeyeceğe benzerler. O zaman onlara anlayış göstermiş miydiniz? Sanmam. Terslik ve abartılı kırgınlık gösterileri, insanoğlunun en kötü huylarıdır.
SORU TEK YÖNLÜ BİR ANLAŞMADIR
Bir soruyu cevaplamaya gönüllü olduğunuz zaman bir anlaşma imzalamış olursunuz. Üstelik bu anlaşmadan geri dönmenin yolu yoktur. Bir şeyler söylemeden önce zihninizden geçirmeniz gereken dört ilkeyi bu bölüme eklemek istiyorum:
1. Sorulan soruyu dikkatlice dinleyin. Silahınızı asla erken çekmeyin ve sorulduğunu sandığınız soruya cevap vermek için araya girmeyin.
2. Rahatlayın.
3. Düşüncelerinizi düzenleyin ve soru ilerlerken cevabı düşünmeye başlayın.
4. Ağzınızı açmadan önce beyninizi çalıştırın.
DAHA İYİ BİR KONUŞMACI OLUN
"Ses ikinci yüzdür."
Mutlu olduğunuz zaman mutluluğunuz sesinize yansır. Coşkulu olduğunuzu anlamak için insanların yüzünü görmelerine gerek yoktur. Bu, telefon aracılığıyla satış yapan satıcılar tarafından açıklanmıştır. "Konuşurken gülümseyerek sesinize bir gülümseme katın." derler. Bu yöntem çok işe yarar.
Akıcı Konuşmak:
Belirli bir konuyu şöyle böyle bilmek, sizi bu konuda itiraz kabul etmez bir şekilde uzun uzun konuşmaktan alıkoymamalı. Yani, bu konuda bilgisiz olmak, sizi bu konuda düşüncenizi açıklamaktan alıkoymamalı. Bu, sadece ve sadece akıcı konuşabiliyorsanız geçerlidir.
Alışılagelmiş cevap kalıplarının dışına çıkarak kazançlı çıktınız. Basit bir "evet" ya da "hayır" la cevap verme dürtüsü, üretici düşünceyi ve üretici konuşmayı öldüren etkin bir silahtır.
Bir Dakikalık Konuşma Oyunu
Bir dakikalık konuşma oyunu yalnız kaldığınız zamanlarda yapılabilecek bir alıştırmadır. Tek yapmanız gereken şey, belirli bir konu üzerinde planlı bir şekilde konuşmaktır. her gün doğaçlama yapmalısınız, ta ki bir gün düşüncelerinizde ve konuşmalarınızda akıcılık ikinci doğanız olana kadar. Alışkın olduğunuz konularda konuşmanızı istemek anlamsız olur. fazla çaba göstermeden, bilinçli düşünmeyi gerektirmeden üzerinde konuşabileceğiniz konuları konuşmanın gereği yoktur. Bu yüzden alışkın olmadığımız konularda alıştırma yapmalıyız.
KENDİ KEDİNİZE KONUŞMAK AKICI KONUŞMAYI SAĞLAMANIZA YARDIMCI OLACAKTIR
Bu sadece bir başlangıçtır. Bir dakikalık konuşma alıştırmalarına bir kez ustalaştınız mı, üç dakikalık ve beş dakikalık konuşmalara başlayabileceğinizi öğrenmek eminim önemlidir. Önce konuyu seçin. Konunuz, bir dakika konuşma konularından biraz daha zengin olmalıdır. Konunuzu biraz daha etraflıca düşünün. Sonra bir zarfın arkasına "beş" i hatırlatıcı not olarak yazın. Alıştırmalara devam ettikçe sözcük bilginiz ve cümle kurma yeteneğiniz büyük gelişme kaydedecektir, özellikle mesleği topluluk önünde konuşmak olan insanları dinler, sözlük ve kavramlar dizini kullanırsanız. Bence bütün mesele, kendinize olan güveninizi geliştirmektir. Kendinize güven duyma, artık asla kendinizi savunmanızı gerektirecek bir konuma düşmeyeceğinizi bilmekten kaynaklanır.
YARATICI DÜŞÜNCELER, İLHAMLI BİR ŞEKİLDE KONUŞMANIZI SAĞLAR
Ayaküstü düşünen biri olmak istiyorsanız, sözcüklere, onları şöyle bir tanımaktan daha yakın olmanızı öneririm. Düşüncelerimizi sadece ve sadece sözcüklerle ifade edebiliriz; bu sözcükleri ne kadar iyi ifade edebilirsek, o kadar üretici oluruz. Ne de olsa, insanları hayvanlardan ayıran şey üreticiliktir. İnsanlar sırf mevki için resim yapar, yazı yazar, rol yapar ve heykel yaparlar, çünkü çok az insan yaşamlarını bu yolla kazanır. Aslına bakarsanız, insanlar sadece zevk almak ve zaman geçirmekten çok daha önemli nedenlerle bu gibi üretici işlerle uğraşırlar; bunu kişisel doyum, egonun o sıcak parıltısı ve dostlarından aldıkları onay için yaparlar.
Kendinize şu soruları sormalısınız. Eğer insanlar benim ayaküstü düşünen bir insan olmamı bekliyorlarsa onlara istediklerini verebiliyor muyum? Benden böyle bir şey beklemiyorlarsa neden beklemiyorlar.
Konuşurken üretici olmak, upuzun sözcükler, zor anlaşılır biçime sokulmuş gülünç cümleler kullanmak değildir. Konuşurken üretici olmak, sıradan, gündelik sözcükleri öyle bir şekilde kullanmaktır ki, dinleyici bu sözlerin ilk kez kullanıldığını düşünür.
HEYECANLANDIRICI SÖZCÜKLER KULLANIN
Basit sözcüklerin gücünü elde edin. Dinleyiciye bir yarar sağlayacağı imajını taşıyan sözcükler kullanarak dinleyicinin duygularına seslenin.-Eğer bu sözcük o kişinin egosunu okşuyorsa, çok daha iyi olur- "Seni seviyorum" Hiç kuşkusuz dilimizdeki en güçlü sözcüktür. "Her yönden haklısın" cümlesi de bunu çok yakından izlemektedir. Eğer söylemeye değecek bir şeyiniz varsa bunu ağzınızda gevelemeden söyleyin. Ancak ağzınızdan çıkan sözler iyi sözcükler, heyecanlandırıcı sözler, güçlü sözler olmalıdır. Normal bir sohbet sırasında, pek çoğumuz konuşmamızı hiç bir amaca hizmet etmeyen bir çok sözcük ve terimlerle doldururuz. Bu boş sözcükler anlatımımızı süsleyen ve şişiren sözcüklerden başka bir şey değildir. Eğer bu sözcükleri sık sık kullanmaya başlarsanız, dinleyicilerinizi rahatsız edebilirsiniz.
Basmakalıp sözcükler genelde anlatımımızı güçlendirmek için kullanılır, ama konuşmayı sadece süslemek amacıyla kullanılan bu sözcükler sözlerimizin etkisini azaltır, dinleyenlerin aklını karıştırır ve onları sinirlendirir. Uygun sözcüklerin kullanılması, bir konuşmada önemli bir rol oynar. Ancak duraklamalar da aynı şekilde önemlidir.
Üçlü Kural:
Tek başına kullanıldığında bir anlam ifade eden ancak üç kez tekrarlandığında birlikte kullanıldığı sözcüklerin değerini kat kat artıran ve güçlendiren sözcüklerin kullanılması, üçlü kural oluşturur. Üçlü kuralı şu şekilde işler.
Bu, ülke için iyi olacak
Halk için iyi olacak
Ve bireyler için iyi olacak
Etken cümleler kurma alışkanlığını edinmek için, kime ya da hangi kuruluşa hitap ediyorsanız, söze onun adını kullanarak başlayın.
Açılış ve Kapanış Manevraları:
Araştırmalar gösteriyor ki, sıradan bir televizyon seyircisinin dikkat süresi üç dakikadır. İnsanların programların başını ve sonunu hatırladıkları bilinen bir gerçektir. (Aradaki süre içinde geçenler çabuk unutulur) Bunu bildiğimize göre bir dinleyici kitlesi karşısında sözlerimizin, dinleyicinin bilmesi gereken her şeyi içermesi gerektiğini de anlayabilirsiniz.
Müvekkillerinin yaşamı sözlerindeki dengeye bağlı olan savunma avukatları, önemli mesajları konuşmalarının başına ve sonuna yerleştirmeyi bilecek şekilde eğitilmişlerdir.
Konuşurken Eğlenmelisiniz
Geniş bilgiye sahip olabilirsiniz, önemli olan bu bilginizi iletme biçiminizdir. Alanınızdaki en iyi kişilerden biri olabilirsiniz. Çok güzel. Ancak eğer yaptığınız işi bir inandırma misyonu olarak görmüyorsanız, eğer yeterince tutkulu değilseniz, eğer ne kadar hevesli olduğunuzu açığa vuramıyorsanız, o zaman fikirleriniz hakettiği başarıyı elde edemez.
İÇİNDE HEVES BARINDIRMAYAN SÖZCÜKLER, ÇAN DİLİ OLMAYAN BİR ZİL KADAR DİLSİZDİRLER
Hepimiz gibi seyircilerin de sevilmekten hoşlandığı bilinen bir gerçektir. Öyle konuşmacılar vardır ki, seyircilerini hoşgörüyle demeyelim de, kibirli bir şekilde davranırlar. Sonradan neden öteki konuşmacılar kadar başarılı olmadıklarını kara kara düşünürler. Bu tür konuşmacılar insanlara haddini bildirir gibi konuşurlar; bunları daha önce de defalarca yaptıklarını belli ederler ve kendi düşüncelerine karşı çıkacak hiç bir söze hak tanımazlar.
Seyircinize, konuşmanızdaki her cümleyi ilk defa söylüyormuş izlenimini verin.
Seyircinizi Tanımak: Dinleyicinizi tanıdığınız durumlarda kimin sizi desteklediğini kimin desteklemediğini bilirsiniz. Koşullar ne olursa olsun, konuşmanız sırasında düşüncelerinizi destekleyen kişilerle sık sık göz temasında bulunun. İsteksizleri ikna etmeyi, konuşmanız sonrasında bu kişilere bakın. Sizi sevmeyen bir insanı asla konuşmanızda hedeflemeyin, bu şekilde onları yanınıza çekmeyi ummayın; onların sözlerinize gösterdiği tepki şaşırmanıza yol açabilir, üstelik iyi seyircileri de ihmal etmiş gibi görünürsünüz.
Konuşmanız sırasında, fikirlerinizi destekleyen kişileri fark etmeniz zor olmayacaktır. Bu kişiler, siz düşüncelerinizi açıklarken başlarını sallayacak, kavuşturulmuş kollarını kucaklarına indireceklerdir ve arada sırada yüzlerinden bir gülümseme geçecektir. Bu kişileri saptadınız mı onların üzerinde durun. Onlarla sık sık göz göze gelin. Arada Sırada direkt olarak onlara yönelik sözler söylemeyi ihmal etmeyin, bunu yaparken de gülümseyin.
Soruları Cevaplamak: Zor bir soruyla karşılaştığınızda yapılacak şey soruyu çevirip seyirciye sormak. "Bu çok hileli bir soru. Bakalım bu salonda cevabı bilen biri daha var mı?" deyin. Biri daha var mı diyerek hem cevabı bildiğinizi belli edecek hem de dinleyiciniz üzerinde kötü bir izlenim oluşturmamış olacaktır. Doğru dürüst cevap oluşturmak için yeterli zamanı kazanmış olacaksınız.
Hiç bir koşulda - tekrarlıyorum - hiç bir koşulda seyirciler arasında birini seçip ona direkt bir soru sormayın.
Soru Sorulmasını Sağlama: Genellikle insanlar soru sormaya korkarlar. Daha ender olarak her türlü soruyu konuşmanız sırasında cevaplamış olabilirsiniz. İşte söylemeniz gereken şey şu: "Bana sıkı sık sorulan bir soru da..." Sonra bir iki dakika gevezelik edip, insanların soru soracak kadar rahatlamış olmalarını umabilirsiniz.
Peki topluluğa bir konuşma yaparken, çıkıp münasebetsiz sorular soranları nasıl halledeceksiniz? Genelde, böyle münasebetsiz kişiler konuyu sizden daha iyi bildiklerine inanırlar. Durumun bu olduğundan kuşkulanıyorsanız, kibarca bu küçük şeytanı sahneye davet edip konuşmasını istemektir. Normal koşullarda, bu, o kişiyi susturacaktır.
Ne Söyleyeceğinizi İyi Bilin: İnsanların koltuklarında doğrulup dikkatlerini size yöneltmelerini sağlamayın uman biri konusunu öyle iyi bilmelidir ki, konuşmasını uykusunda bile tekrarlayabilmelidir. Satıcı, ürününü en küçük vidasına ve civatasına kadar tanımalıdır. Pazarlama müdürü, hedeflediği dinleyicinin gereksinimlerini ve karakterini öyle iyi tanımalıdır ki, hepsini teker teker isimleriyle çağırabilmelidir.
Konuşma metni çok iyi çalışılmış olmalıdır. Öyle ki aralarda açıklamalardan sonra kaldığı yeri unutmamalıdır. Konuşmasını da çok iyi sona erdirmesi gerekir. bunu da şöyle sağlayabilirsiniz. Onları sizden daha fazlasını isterken bırakın. Çünkü kapanış açılış kadar hatta daha da önemlidir. Büyük bir olasılıkla kapanış hatırlanacaktır.
KAPANIŞ
1. Alışılagelmiş Yöntem: Özet: Ana fikirlerinizi özetleyin. Araya (Şimdiye kadar kasten sakladığınız) bir iki tane ağız sulandıran kanıt sıkıştırın ve dinleyicinizi kutlayan bir cümle söyleyin.
2. Cevabı Bilinen Bir Soru Sormak: Konuşmanızı bitirirken konuşmanızın ana hatlarından birini tekrarlayın, sonra öyle bir soru sorun ki, sadece tek bir cevabı olsun.
3. Zekice Bir Vecize Eklemek: Belli bir alanda şirketinizin işleyiş şeklini tümüyle değiştirecek bir öneriyi patronunuza götürdünüz. Patronunuz biraz kararsız. öyleyse duruma uygun bir vecize uydurun. "Kıyıyı uzun süre görmemeyi göze almazsanız yeni kıtalar keşfedemezsiniz."
4. Dinleyicinin Egosunu Okşamak: Çetin bir müşteriye malınızı satmaya çabalıyorsunuz. "Ben bu ürünün niteliklerine güveniyorum, Bay... Eğer öyle olmasaydı, şu an burada olmazdım. Siz de benim saygı duyduğum bir kişi olduğunuz için sizin bu üründen yararlanmayacağınızı düşünmeseydim, zamanınızı almazdım".
Sahne Korkusu:Guinnes Rekorlar Kitabı bize topluluk önünde konuşmak ile ilgili şaşırtıcı bir gerçeği gösteriyor. Kitaba göre insanların bir numaralı korkusunun temelinde, bir grup insanın önünde konuşma yapmaktan korkmak yatıyor. Bu korku, su korkusundan, ateş korkusundan bile çok daha büyük.
Olumlu Düşünün:Asla başarısız olacağınızı düşünmeyin. Böyle yaparsanız başarısız olacağınız pek açıktır.
Nefes Alın:Belki bu sizi şaşırtacak, ama nefes alıp vermek varlığımızın dayanak noktasıdır. İçinize ne kadar çok hava çekerseniz kanınızda dolaşan oksijen miktarı o kadar artar ve beyniniz o kadar beslenir. Oksijen vücudun rahatlamasını sağlayan etmenlerden bir tanesidir.
Doğal Gerilim:Ayakta dik durun. Ayak parmaklarınızı olabildiğince sıkın ve beşe kadar sayın ve gevşeyin. Şimdi ayak parmaklarınızı, baldır kaslarınızı sıkın ve yine beşe kadar sayın ve gevşeyin. Bunu yapmak biraz zaman alır ama bittiğinde sanki kafanızı bir duvara çarpmış gibi olursunuz. Bittiğinde kendinizi harika hissedeceksiniz.
Konuşma Yapacağınız Yeri Kontrol Edin:Eğer yapabiliyorsanız, sahneyi önceden bir görün, bir gün önceden pencerelere perde, fazladan ışık ya da mikrofon kurulmasını isteyin.
Hazırlıklı Olun:Metninizi biliyorsunuz. Gündemle ilgili her şeyi biliyorsunuz.
MEDYAYA HAZIRLIKLI OLUN
Medyanın ilgisini çektiğinizde, medya sizinle görüşmek istediğinde, onlara hazırlıklı olsanız iyi olur.
Dergiler ve Gazeteler:Eğer bir muhabir sizi arayıp sizden bir randevu isterse, söz konusu derginin ya da gazetenin mutlaka bir sayısını ele geçirin. Okur profilini belirleyin ve makale biçimini aklınızın bir köşesine not edin. Gazetelerin başka insanların işine burnunu sokmak için eğitildiğini bilmelisiniz. Eğer bir muhabire karşı dürüst davranırsanız, büyük olasılıkla onu kendi yanınıza çekebilirsiniz. Her şeye karşın, basılmasını istemediğiniz hiçbir şeyi söylemeyin.
Radyo: Canlı yayında olacaksınız; bu yüzden ağzınızdan çıkan her sözcük, her nefes, her kelime, binlerce kayıtsız insanın arabalarında ve evlerinde anında duyulacak. Ne olursa olsun konuyu zaten bilmektesiniz ve böylece yayına hazırlanma şansınız bulunmaktadır. Bu yüzden daha stüdyodan çıkmadan söyleşinin başlangıcında önemli noktaları belirtin; sonra da bunları tekrarlayın.
Televizyon:Tıpkı radyo söyleşisinde olduğu gibi kamera karşısında oturduğunuz on dakika sadece bir kaç saniyeye indirilebilir. Bu yüzden aynı öğüt geçerlidir. Asla direkt olarak kameraya bakmayın. Gözleriniz hep sunucunun üzerinde olsun. Durmadan kıpırdamayın ve kaşınmayın. Ağırbaşlı giysiler giyin.
BEDEN DİLİNİZE DİKKAT EDİN
"Bir adamın davranışı onun kişiliğinin göstergesidir. Konuşmasıysa zekasının göstergesidir." İlk olarak beden dilinde en önemli olan üç unsuru inceleyeceğiz:
1. Göz Teması: Seyircilerle yakın göz teması hem onları selamladı-ğınızı hem de orada bulunmaktan mutlu olduğunuzu belirtir.
2. Duruş: Bedenin hımbılca durması herkese aslında konuştuğunuz konudan rahatsızlık duyduğunuzu belirtir. Kendinize güvenmediğinizi belirtir. Bu yüzden dimdik durun.
3. Ses: Seyirciyle iletişim kurmak için standart televizyon spikeri aksanına sahip olmanız gerekmez. Ancak konuşmanız anlaşılır olmalıdır. Sözcükler iyi telaffuz edilmelidir. Sesinizin tonunu iyi ayarlamalısınız.
Bütün seyirciler görgülü davranılmasına saygı duyar
İşte bunun için yapmanız gereken egzersizler:
1) Hayal kurun ve aynı şeyleri yapmayı bir kenara bırakın: Ege Üniversitesi Temel Tıp Bilimleri Fizyolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurselen Toygar, beynimizi daha fazla çalıştırmak için neler yapılabileceğimiz konusunda şu bilgileri veriyor: “Her gün gittiğiniz yolu, sabah uyandığınız müziği, oda ve büronuzun düzenini, birtakım rutin olarak yaptığınız şeyleri değiştirerek, beyninizi şaşırtın. Çalışmayan beyin hücrelerini çalışır hale getirirsek, 60 yaşında bile bir gencin beyni kadar aktiviteye sahip olabiliriz. Sürekli aynı yönde yapılan şeyler, beyni tembelleştiriyor. Hayal gücüyle, beyni çalıştırmaya sevk edebiliriz. “En büyük mucitler en çok hayal kuranlardır” sözü bu anlamda söylenmiştir. Bilgi ve belleğin oluşumu, gelişmesi ve olgunlaşması için hayal kurulmalıdır. Bu, beynimizi kalıplardan kurtarır. Beyin paraşüt gibidir, açılmadıkça çalışmaz.”
2) Her gün kendinize rastgele 15 kelime yazın. (Su aygırı, nar, fıskiye, kalem…)  Her birinden tek tek en az 6 kelimelik cümle kurun. (Suaygırı iri, şişman ve çamurla oynamayı seven bir hayvandır. Narın faydalarının son yılarda keşfedilmesiyle, nar suyu, nar pekmezi gibi birçok ürün piyasalarda yok satmaya başladı…)
3) Ardından bu 15 kelimenin her biri hakkında en az 1 dakika aralıksız ve akıcı konuşma yapmaya çalışın. (Suaygırı iri ve çamurla oynamayı seven bir hayvandır. Ağızlarını açtıklarında çenelerinin iki yanındaki dişler aslında ona ürkütücü olmaktan çok, komik bir görünüm vermektedir. Saldırgan hayvanlar olduğunu sanmıyorum, sadece bağırdıklarında öyleymiş gibi geliyor insana ama…)
4) Ardından bu 15 kelimeyi sırasıyla kullanarak saçma, ilginç, sıra dışı bir hikaye kurgulayın. (Suaygırı nar dolu havuzunda güzellik banyosu yaparken, havuzun ortasındaki fıskiyeden fırlayan milyonlarca kalem…) Birkaç günde bir kelime sayınızı arttırın.
 Amerikalı iş adamı, bir Çinliye alay ederek sormuş:Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek? 
Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş:  Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
5) Bir hikayeye başlayın ve sonunu düşünmeden devam edin. Örneğin aklınıza ilk gelen cümleyi kurun. “Bir varmış bir yokmuş, uzak bir ülkede bir sincap yaşarmış…” gibi. Devamını bilmiyorsunuz. Sadece o anda aklınızdan bu cümle geçti. Devam edin. Cümleler birbirini kovalasın. Önce düşünüp, anlatmak yok! Anlattıkça gerisini getirmeye çalışın.
6) “Patron olsaydın çalışanlarına nasıl davranırdın? Yaralı bir köpeğe yardım etmek sana ne kazandırır? Sol elin olmasaydı, hayatta neleri başarırdın? İnsan eğer üç bacaklı olsaydı, bugün üretilen araba, bisiklet gibi hangi ürünler nasıl değiştirilmeliydi? Gözlerimiz göbebeğimizde olsaydı bugün görebildiğimiz neleri göremezdik ve bugün göremediğimiz neleri görürdük?” gibi git gide karmaşıklaşan sorular üretin ve bu soruların her birine en az bir dakika duraksamadan cevap vermeye çalışın.

ÖZET

1. Tek bir kelimeden yola çıkarak uzun konuşmalar yapabilmelisiniz.2. Fikir boşluğu doğduğunda arayı içerik yönünden boş da olsa ilgili sözlerle doldurabilmelisiniz.3. Şaşırtıcı sorulara, altında kalmayacağınız kısa olmayan cevaplar verebilmelisiniz.

ALIŞTIRMA: HAZIR CEVAPLILIK

[dropcap type=”1″]1.[/dropcap] Aşağıdaki her bir kelimeyi okuyun ve hemen ardından okuduğunuz kelimeyi içerisinde barındıran bir cümle oluşturunuz. Cümlelerinizin 6 kelimeden küçük olmamasına dikkat ediniz.

Örnek: “Kalem” – Kalem olmasaydı binlerce kitabın yazılması mümkün olamayacaktı.

Kuş

Fasulye

Cam

Elma

Tabak

Kelebek

Patlıcan Salatalık

Defter

Telefon

Radyo

Çocuk

Pamuk

Bahar Kırmızı

Hırsızlık

İdam

Burun

Tırnak

Sağlık

Sevgi Bağırmak

Zıplamak

Melek

Cami

Sadakat

Bayrak

Şerefli Dağılmak

Rehber

Makine

Mutluluk

Bağlantı

İçerik

Soyut

[dropcap type=”1″]2.[/dropcap] Simdi söz söyleme süremizi bir dakikaya çıkaracağız. Aşağıda göreceğiniz kelimeler üzerinde birer dakika konuşacaksınız. Duraklama yapmamaya dikkat ediniz. Düşünce akışınız yavaş işliyorsa başlangıçta zaman kazanmak için yavaş bir hızla konuşacaksınız.

Örnek: “Sevgi”- Sevgi üstüne çok şey yazılmıştır. O, insanın kalbinde olan en saygıdeğer duygu. Sevmek ve sevilmek ne güzel. Bir çocuğu sevmek, bir çiçeği sevmek, işi, eşi, aşı sevmek. Hayat sevgi üstüne kurulmuş. Yunus ne güzel söylemiş: “Yaratılanı severiz, Yaratandan ötürü”. Bana göre sevebilen insan olmak büyük olmaktır.

Hepimiz de büyük olmak istemiyor muyuz? O zaman sevgiyi neden ihmal edelim. Sevgi mutluluktur. Mutluluk uğrunda ne günlerimizi aç kalarak feda etmeye hazırızdır. Ne geceler uykusuz bırakır bizi sevgi. Oysa sevgi bir bakıştır. Bir gülüştür. Bir soluyuştur sevgi. Ciğerlerimize her soluyuşta sevgi dolar. Arzularsak tüm hücrelerimizin sevgiyle dolabildiğini görürüz.” Şimdi sıra sizde:

Bayram

Ay

Kalp

Fedakarlık Kahvaltı

Burun

Çiçek

Çocuk Işık

Müzik

Kitap

Başara Mikrofon

Elbise

Kir

Bahar Hayranlık

Merak

Temizlik

Yağmur

[dropcap type=”1″]3. [/dropcap]Aşağıda size çeşitli sorular yöneltilmiştir. Bu sorulara en az 30 kelimeden oluşan cevaplar vermelisiniz. Sorunun cevabı için tek bir kelime yeterli olsa bile cevabınızı mutlaka gerektiği kadar uzatmanız gerekmektedir.

Örnek soru: En çok sevdiğiniz kişi kimdir?

Örnek cevap: Benim Selim isminde bir arkadaşım var. Hayatımda tanıdığım en vefakar, en iyiliksever insan o. Onu gördüğüm zaman mutlu oluyorum. Böyle bir arkadaşı kim sevmez. En çok sevdiğim insanın o olduğunu düşünüyorum.(31 kelime)” Şimdi sıra sizde:

-Güzel konuşma kursuna katılmaktan memnun musunuz?-Sizce yarın yağmur yağacak mı?-Kursa giderek başarılı olma yolunu öğrenmemiz mümkün mü?-En çok hangi özelliğinizden gurur duyuyorsunuz?-Mecbur kalsanız çocuğunuzu döver miydiniz?-Hiç kimsenin sizi sevmediğini söylüyorlar. Doğru mu bu?-Rahmetli Turgut ÖZAL’ı hatırlıyor musunuz?-Hiç nefret ettiğiniz bir öğretmeniniz oldu mu?-Bir akşam aç kalmak pahasına elinizdeki parayı bir kitaba verir miydiniz?-Sabahları erken kalkar mısınız?-İskender kebabı hangi lokantada yersiniz?-Niçin tavuk eti yemiyorsunuz?-İradenizi nasıl kuvvetlendirdiniz?-Gözleriniz neden bu kadar güzel?

4. Konuşmayı Kaldığı Yerden sürdürebilmelisiniz. Aşağıdaki örnekte iki farklı fikrin arası boş bırakılmıştır. Konuşmacı sizsiniz. önce bir fikir veriyorsunuz ve ardından bu fikri örneklendireceksiniz. Ancak örnek aklınıza gelmiyor. Örneği hatırlayıncaya kadar kaldığınız cümleye paralel, yeni fikirler içermeyen dolgu cümleleri kullanacaksınız. Arada en az beş cümle kullanmaya dikkat ediniz. İlk örnek sizin için hazırlanmıştır:

a) Ben biliyorum insan cevabı çok arzularsa rüyasında bile cevabı bulabilir. (Fikir kesintisi: Örneği hatırlamadınız ve boşluğu dolduruyorsunuz.)

Arzuladığınızda ne olur? Arzunuz bir türlü zihninizden gitmez. Arzu duygudur. Hep gözlerinizin önünde dolaşır. Öyle ki her zaman arzunuzu düşünürsünüz. Rüyanızda bile arzunuz aklınızda dolaşır. Adeta arzu insanın hücrelerine kadar vücuduna işlemiştir. Arzunuzdan kalbiniz titrer. “Ah bir şu cevabı bulabilsem” dersiniz. Yemek yerken arzu kafanızdadır. Yolda yürürken hep o arzuyu düşünürsünüz. Sonunda cevabı rüyanızda görürsünüz…

(Devam)Bunun en ilginç örneğini Elias Howe yaşamıştır. Dikiş makinesini keşfetmek için bıkmadan çalışmış, arzulamış durmuş ve sonunda rüyasında kendisini yakalayan yamyamların mızraklarının ucunu gördüğünde hemen fikir kendisine doğmuştur. Bu rüyadan sonra tezgahının başına geçmiş ve dikiş makinesini tamamlamıştır.

b) Bir yetim çocuğun başını okşasanız ona neler kazandırabileceğinizi biliyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun)

(Devam) Yetim çocuğun kendine duyacağı güven sayesinde çalışma azmi, zekası ve başarısı gelişecektir.

c) Aya ilk kim ayak basmıştı biliyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun)

(Devam) İşte Ay’a ilk ayak basan Neal Armstrong olmuştu.

d) Size dün buraya gelip çok çalışmamız gerektiğini söyleyen kadının adını söylemek istiyorum. (Fikir akışı koptu siz doldurun)

(Devam) O kadının adı Halime Yazgan’dı.

e) Huzurlarınıza hangi konuda söz söylemek için çıktığımı biliyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun)

(Devam) Sizinle “zekanın gelişiminin önemi” konusunda konuşmak için buradayım.

f) Benim kaç yaşında olduğumu merak ediyor musunuz? (Fikir akışı koptu siz doldurun)


27 Kasım 2015 Cuma

İş Dünyasında Kariyer Geliştiren Beş Öneri

Her insan kariyerini geliştirmek ve iş dünyasında bir yerlere ulaşmak ister. Bunu nasıl yapacağını ise bilemeyebilir. İşte kariyerini geliştirmek isteyenlere beş önemli taktik.

1. İşten ne beklediğinizi, ne istediğinizi, ne olunca mutlu olacağınızı tasarlamış olmalısınız.
Bir çok kişi çalıştığı işte çok da mutlu değildir. Peki işte geçirilen zaman evde geçirilen zamandan daha uzun olduğu halde bu zaman dilimini nasıl daha yararlı geçirebileceğinizi kaç kez düşündünüz. Eğer nereye doğru gitmek istediğiniz hakkında bir fikriniz yok ise sizi oraya götürecek adımları da atamazsınız.

O zaman biraz durup düşünün, 5 sene sonra ne yapmak istiyorsunuz, 10 yıl içinde hangi noktaya ulaşmayı planlıyorsunuz. Benzer bir işimi yoksa tamamen farklı bir alanda mı çalışmak istiyorsunuz. Mevcut işinizde ilerlemek sizin ana planınız mı?

Peki hedefinize doğru gitmenizi kolaylaştıracak adımlar neler, hangi konularda ek eğitime ihtiyacınız var, hangi konularda pratik yapmalısınız. Bunun için kimlerden veya hangi kaynaklardan yararlanabilirsiniz, nasıl bir zaman planını gerçekleştirebilirsiniz.

Kusursuz bir kariyer isteyen herkes önce “ne istediğine” karar vermelidir.

2. Kendinizi tanımalısınız, kişisel SWOT analizi yapmak iyi bir yoldur

Bir çok insan iş ortamında öne çıkmadan, biraz geride durmayı tercih eder. Bunun nedeni kişinin kendi güçlü ve zayıf yanlarından emin olmamasıdır. Hepimiz bir miktar kendimizi kandırır, gerçek özelliklerimizi göremeyiz. Bazen de işe alınmamanın sebebi kendimizde görmek istemediğimiz özelliklerin karşımızdaki tarafından görünmesidir.

Zayıf yanlarınızı geliştirebilmeniz için önce onları tespit etmelisiniz, en iyi yol bunun için başkalarının fikirlerinden faydalanmaktır.

Örneğin sizi iş ortamında tanıyan 7 kişi belirleyin, bunlar iş arkadaşlarınız, eski işyerinizde çalışanlar, müşterileriniz, çalıştığınız tedarikçilerde temas içinde olduğunuz kişiler, eski patron veya yöneticileriniz olabilir. Onlara birer e-posta yollayın ve sizin hakkınızda yapacakları samimi yorum için çok memnun olacağınızı söyleyin. Herhangi bir övgü veya destek cümlesi istemediğinizi de açıkça belirtin.

Onlara 3 soru sorun :

1. Benim güçlü yanlarım nelerdir ?

2. Benim zayıf yanlarım nelerdir ?

3.  Zayıf yanlarımı nasıl geliştirebilirim ?

Doğru kişileri seçmeye gayret edin, arkadaş veya aile üyeleri bu iş için uygun değildir. Çünkü onlar hem sizi iş ortamınızda tanımazlar hem de sizi üzmemek için gerçeği söylemeyebilirler.

3. Zayıf yanlarınızı giderin geriye güçlü yanlarınız kalsın

2 numaralı tavsiyeyi yerine getirip farklı kişilerin fikirlerini elde etti iseniz bunu değerlendirmelisiniz. Eğer düşüncelerini sorduğunuz kişilerin sizin hakkınızda yanıldığını düşünürseniz sadece hata yapmış olursunuz.

Eğer sizi tanıyan kişiler sizin bazı zayıf yönlerinizi görebiliyorlar ise iş görüşmesi yaptığınız kişilerde bunların bazılarını görüp sizden vazgeçebilirler.

Bugünün iş hayatında adaylar yeni teknikler öğrenerek kendilerini daha iyi sunmak için çalışıyorlar. İyi bir iş bulabilmek ve kabul edilmek giderek zorlaştığıiçin “zayıf yönleriniz üzerine çalışarak” onları yok etmeli veya azaltmalısınız.

Zayıf yanlarınız ile mücadele edebilmek için başka kişilerin fikirlerinden faydalanabilirsiniz. İş arkadaşlarınıza, patronunuza, arkadaşlarınıza önerilerini sorun ve onları dinleyin.

Eğer bir konuda eğitim eksikliğiniz var ise onu tamamlayın, eğer davranışlarınızı değiştirmeniz gerekiyor ise bunun için bir adım atın.

4. Çevrenizi genişletin

Çok sayıda firma hiç ilan vermeden yeni eleman arar. Siz iş ilanları için basın veya internet sitelerini izlerken bir çok kişi bu yayınlanmayan işler için görüşüyor. Bu tür işler ağızdan ağıza yayılır, tanıdıklar bir birlerine bu yeni işleri haber verir. Dolayısı ile bu işlerden haberiniz olabilmesi için insanların sizi tanıması, sizin yetenek ve tecrübelerinizi bilmesi gerekir.

Kariyerini geliştirmek isteyen bir kişiye verilecek en önemli tavsiye “çevresini geliştirmesi ve görünür olmasını” hatırlatmaktır.

Yeni insanlar ile tanışabileceğiniz yerlere, konferanslara, fuarlara daha sık gitmelisiniz. İnsanlar ile ilişki kurmalı, kendinizi ve yapabileceklerinizi onlara tanıtmalısınız. Konuşacağınız kişiler belki de sizin gibi birinin arandığı açık bir pozisyonu biliyor veya onların bir tanıdığı bu bilgiye sahip olabilir; kimin hangi taşı kaldırabileceğine asla bilemezsiniz.

Yeni insanlar ile tanıştığınızda onlarla samimi olark ilgilenmeli,  onlar hakkında bilgi edinmelisiniz (ne iş yapıyorlar, neleri seviyor neleri sevmiyorlar …). İyi bir konuşmacı olmak yerine iyi bir dinleyici olmanız yeni arkadaşlar kazanmanızı kolaylaştıracaktır.

Yeni insanlar ile karşılaşmanız kolay onlar ile ilişkinizi kopartmadan sürdürebilmek zordur. Onlar yeni iş fırsatının haberini aldığında sizi hatırlayıp bu haberi size aktarabilmeleri için sizi unutmamış olmaları ve size ulaşabilmeleri gerekir. Bunun için bir kaç ayda bir onların hatırlarını sormalı, onlar ile ilgilenmeye devam etmelisiniz.

5. İşi her boyutu ile değerlendirin

İşin size sağlayacağı maddi kazançların yanında başka faktörler de vardır.

Bu işi ne kadar istiyorsunuz ? Uzun vadeli kariyer planınıza ne kadar uygun ? Bu iş size ne kadar keyif verecek ?

Bir işi kabul etmeden önce aşağıdaki noktaları gözden geçirmelisiniz :

Yeteneklerinizin kullanımı : Bu iş yeteneklerinizin ne kadarının kullanımını sağlayacak. Örneğin siz müşteri ile yüz yüze konuşurken başarılı iseniz bürokratik ve kağıtlar ile dolu bir iş size uygun olmayabilir.

İlerleme olanakları : Bu iş uzun vadeli kariyer planlarınıza uygun mu? Bu işi bir atlama taşı gibi mi düşünüyorsunuz yoksa önerilen pozisyon sizi mutlu ediyor mu ?
Patronunuz Kim : Patronunuz ile tanıştınız mı ? Onunla ve yönetim tarzı ile ne kadar rahat edeceksiniz ?

İş arkadaşlarınız kim : Çalışacağınız insanlar ile çalışabileceğinizi, onlar ile başarılı sosyal ilişkiler kurabileceğinizi düşünüyor musunuz ?

İş Ortamı : Çalışacağınız bina, ofis, lokasyon hoşunuza gitti mi? İşyerinizin çevresi sizin ihtiyaçlarınızı karşılıyor mu ?

26 Kasım 2015 Perşembe

Geleneksel olarak zeka, okuma ve matematik gibi temel konularda yeterliliği ölçen kısa yetenek testleriyle ölçülegelmiştir. Zeka büyük oranda hala bu testlerden elde edilen başarı ölçütleriyle tanımlanmaktadır. Fakat Harvard Üniversitesi’nde bir akademisyen olan Howard Gardner zekanın sadece okuduğumuz bir şeyi ne kadar kolaylıkla kavradığımıza ya da bir denklemi ne kadar kolaylıkla çözdüğümüze bağlı olmadığını düşünmektedir.Bu yüzden zekanın aslında 9 tür olduğunu vurgulayan “Çoklu Zeka Teorisi”ni ortaya atmıştır. Ayrıca bu zeka türlerinin ışığında zeka geliştirme teknikleri oluşturulabileceğini savunmuştur. 

Gardner teorisinde salt bir yeteneğin zekayı tanımlamaya yetmeyeceğini ifade etmektedir. Hipotez, 1983’teki “Frames of Mind: The Theory of Multiple Inteligences” (Zihin Çerçeveleri: Çoklu Zeka Kuramı) adlı kitabında yer aldığı gibi bir insanın zekasının öngürülebilmesi için birçok kriterin dikkate alınması gerektiğini önermektedir.Gardner’ın teorisinde vurguladığı 9 farklı zeka şunlardır:

1. Natüralist Zeka: Canlıların arasındaki farklılıkları anlayabilme ve doğal yaşamın özelliklerine duyarlılılık gösterebilme yeteneğidir.

2. Mantıksal-Matematiksel Zeka:Nedensel sistemlerin temel ilkelerini anlayabilme yeteneğidir.

3. Görsel-Uzaysal Zeka:Zihnimizde uzaysal(3 boyutlu) dünyayı algılayabilme yeteneğidir.

4. Sözlü-Linguistik (Sözel) Zeka:Aklımızdaki fikirleri dili kullanarak ifade edebilme ve diğer insanları anlayabilme kapasitesidir.

5. Müzikal-Ritmik Zeka: Müziksel düşünebilme, müziksel motifleri duyabilme, tanıyabilme ve bu motifleri manipüle edebilme kapasitesidir.

6. Bedensel-Kinestetik Zeka:Problem çözmek veya bir şeyler üretebilmek için vücudumuzun tüm parçalarını kullanabilme kapsitesidir.

7. İçsel Zeka: Kendini anlayabilme, kim olduğunu bilme, ne yapabileceğini bilebilme kapasitesidir.

8. Sosyal Zeka: Bu zeka türü de diğer insanları anlayabilme yeteneğiyle ilişkilidir. İnsanlarla iletişim kurabilme, arkadaş olma yeteneğini içerir.

9. Varoluşsal Zeka: Hayat, ölüm ve sonsuz gerçekler hakkında soru sorma ve kafa yorabilme eğilimini sergilemektir.

1. Natüralist Zeka

Bu zeka çeşidi hayvanları, bitkileri ve doğada bulunan diğer varlıkları ayırabilme yeteneği olarak tanımlanır.Doğal zeki olarak övülen bireyler bilimsel teorileri gerçek hayata uygulamada son derece başarılıdır.Peyzaj mimarları, natüralistler ve bilim adamları doğal zeki olarak olarak adlandırılırlar. Siz de bu insanlar gibi olmak istiyor musunuz? İşte natüralist zekanızı geliştirmenin bazı teknikleri şunlardır:

Zeka Geliştirme Teknikleri – 9 Zeka Türünün Anatomisi

zekaGeleneksel olarak zeka, okuma ve matematik gibi temel konularda yeterliliği ölçen kısa yetenek testleriyle ölçülegelmiştir. Zeka büyük oranda hala bu testlerden elde edilen başarı ölçütleriyle tanımlanmaktadır. Fakat Harvard Üniversitesi’nde bir akademisyen olan Howard Gardner zekanın sadece okuduğumuz bir şeyi ne kadar kolaylıkla kavradığımıza ya da bir denklemi ne kadar kolaylıkla çözdüğümüze bağlı olmadığını düşünmektedir.Bu yüzden zekanın aslında 9 tür olduğunu vurgulayan “Çoklu Zeka Teorisi”ni ortaya atmıştır. Ayrıca bu zeka türlerinin ışığında zeka geliştirme teknikleri oluşturulabileceğini savunmuştur. 

Gardner teorisinde salt bir yeteneğin zekayı tanımlamaya yetmeyeceğini ifade etmektedir. Hipotez, 1983’teki “Frames of Mind: The Theory of Multiple Inteligences” (Zihin Çerçeveleri: Çoklu Zeka Kuramı) adlı kitabında yer aldığı gibi bir insanın zekasının öngürülebilmesi için birçok kriterin dikkate alınması gerektiğini önermektedir.Gardner’ın teorisinde vurguladığı 9 farklı zeka şunlardır:

1. Natüralist Zeka: Canlıların arasındaki farklılıkları anlayabilme ve doğal yaşamın özelliklerine duyarlılılık gösterebilme yeteneğidir.

2. Mantıksal-Matematiksel Zeka:Nedensel sistemlerin temel ilkelerini anlayabilme yeteneğidir.

3. Görsel-Uzaysal Zeka:Zihnimizde uzaysal(3 boyutlu) dünyayı algılayabilme yeteneğidir.

4. Sözlü-Linguistik (Sözel) Zeka:Aklımızdaki fikirleri dili kullanarak ifade edebilme ve diğer insanları anlayabilme kapasitesidir.

5. Müzikal-Ritmik Zeka: Müziksel düşünebilme, müziksel motifleri duyabilme, tanıyabilme ve bu motifleri manipüle edebilme kapasitesidir.

6. Bedensel-Kinestetik Zeka:Problem çözmek veya bir şeyler üretebilmek için vücudumuzun tüm parçalarını kullanabilme kapsitesidir.

7. İçsel Zeka: Kendini anlayabilme, kim olduğunu bilme, ne yapabileceğini bilebilme kapasitesidir.

8. Sosyal Zeka: Bu zeka türü de diğer insanları anlayabilme yeteneğiyle ilişkilidir. İnsanlarla iletişim kurabilme, arkadaş olma yeteneğini içerir.

9. Varoluşsal Zeka: Hayat, ölüm ve sonsuz gerçekler hakkında soru sorma ve kafa yorabilme eğilimini sergilemektir.

1. Natüralist Zeka

Bu zeka çeşidi hayvanları, bitkileri ve doğada bulunan diğer varlıkları ayırabilme yeteneği olarak tanımlanır.Doğal zeki olarak övülen bireyler bilimsel teorileri gerçek hayata uygulamada son derece başarılıdır.Peyzaj mimarları, natüralistler ve bilim adamları doğal zeki olarak olarak adlandırılırlar. Siz de bu insanlar gibi olmak istiyor musunuz? İşte natüralist zekanızı geliştirmenin bazı teknikleri şunlardır:

Kapalı ortamlar yerine dışarıda daha fazla zaman geçirin
Doğanın bir parçası olmak istiyorsanız doğayla iç içe olmalısınız.Evinizdeki rahatlığın tutsağı olmamalısınız. Seyahat etmek, ormanda ve dağlık alanlarda gezi yapmak ve bisiklete binmek gibi aktiviteler hayvanları, bitkileri hatta kaya formasyonlarını kategorize edebilme ve tanımlayabilme yeteneklerinizi geliştirecektir.

Bahçe işleriyle ilgilenin
Bitki yetiştirme ve bakımı öğrenerek evinizin boş kısımlarını bitkilerle donatın.Bu şekilde doğal çevreyi algılayabilme gücünüzü geliştirebilirsiniz.

2. Mantıksal-Matematiksel Zeka

Soyut ve kavramsal olarak düşünebilme yeteneğini ifade eden bu zeka türü daha çok mühendisler, bilim adamları ve matematikçilerde gelişmiştir.Mantıksal ve matematiksel problem çözmede sıradışı yeteneklere sahip olmak istiyorsanız aşağıdaki beyin egzersizleri sizin için oldukça faydalı olacaktır:

Kart oyunları oynayın
Popüler inanışın aksine mantıksal zekanızı geliştirmek için sıkıcı aktivitelerde bulunmanız gerekmemektedir. Sayısal zekanızı geliştirmenin en eğlenceli yollarından biri mental olarak matematik işlemlerini yapabilmeyi tetikleyen kart oyunları oynamaktır. Crazy Eight, Go Fish ve Gin Rummy gibi oyunlar gençler için Black Jack de yetişkinler için hem matematiksel zekayı geliştirmek hem de eğlenceli vakit geçirebilmek için oldukça etkilidir. 

Bir matematik kulübüne katılın
Matematiksel zekanızı geliştirmede gerçekten kararlıysanız bilgilendirici ve aynı zamanda eğlenceli vakit geçirmenizi sağlayacak bir matematik kulübüne katılın.Bu kulağa sıkıcı gelebilir fakat öyle değildir. Bu tür kulüpler sizlere destek vericidir ve aynı zamanda sosyal bir ortamda öğrenmenizi sağlar.Arkadaşlarınızla beraber öğrenerek ve kollektif bir ortamda rekabete girişmek aradığınız matematik zekanın gelişmesini sağlayacaktır.

3. Görsel-Uzaysal (3 boyutlu) Zeka

Soyut ve somut görselleştirme becerisi görsel zekaya sahip insanların sahip olduğu yeteneklerden sadece biridir. Resimler üzerinde düşünebilme gibi sıradışı yetenekleriyle uzaysal zekaya sahip insanlar objeleri kolaylıkla boyayabilme, inşa edebilme ve dizayn edebilme yetkinliklerine sahiptirler.Görsel zekanızı geliştirmek için aşağıdaki aktivitelerle daha fazla ilgilenebilirsiniz:

Bulmacalar çözün
Görsel-uzaysal zekanızı geliştirirken aynı zamanda hoşça vakit geçirebilirsiniz.Bunun da en etkili yollarından biri de değişik türde bulmacalar çözmektir.Zihninizde nesneler üzerinde manevra kabiliyetine ihtiyaç duyan Rubik Küpü, Jigsaw bulmacaları ve uzaysal bulmacalar görsel ve uzaysal yeteneğinizin gelişmesinde harikalar yaratacaktır.

Satranç oynayın
Görsel zekanızı geliştirebilecek diğer eğlenceli bir yol da satranç oynamaktır.Bu oyunun beynimize bir çok faydası olduğu inkar edilemez bir gerçektir.Satranç hafızamızı kuvvetlendirmenin ve problem çözebilme kabiliyetimizi zenginleştirmenin ötesinde görsel ve uzaysal zekanın en önemli boyutu olan yaratıcılığımızı da geliştirir.Zenginleşen yaratıcılığınızla tıpkı üstün görsel zekaya sahip mimarlar ve ressamlar gibi objeleri dizayn edebilme gücünüzün geliştiğini hissedeceksiniz.

Google Earth ve Google Map gibi uygulamaları sıklıkla kullanın
Google Earth ve Google Map uygulamaları tanımadığınız bir yerde yolunuzu bulmaya yardımcı olmanın ötesinde görsel ve uzaysal zekanızın da gelişmesini sağlayacaktır.Bu programlar en nihayetinde yön hissinizin gelişmesini sağlayacaktır.Bu araçlar sizi adeta navigasyonel bir cihaz haline getirecektir. GPS gibi navigasyon aletleri insanı dikkatsiz bir sürücü haline getirmektedir.Bu tür cihazları kullanmak yerine bir harita yardımı ile yönünüzü kendi kendinize bulmaya çalışmak görsel zekanızın körelmemesi adına daha faydalıdır. 

4. Sözel-Linguistik(Sözlü) Zeka

Sözel-sözlü zekaya sahip insanlar kelimelerin anlamlarına, seslerine ve ritimlerine yüksek derecede duyarlıdır.Özellikle yazma, okuma, öğretme ve dinleme kapasiteleri üst seviyededir.Sözel-linguistik zekanızı önemsiyorsanız, aşağıdaki zeka geliştirme tekniklerini dikkate alınız:

İlginizi çeken ve merak uyandıran şeylerin günlüğünü tutun
Dikkate değer bulduğunuz şeylerin üzerine gidin.Örneğin size çekici gelen özgün bir makale ya da ünlü biri hakkındaki düşüncelerinizi yazın.

Görmek istediğiniz bir ülke ya da şehir hakkındaki düşüncelerinizi yazınız
Paris’i görmek ya da İngiltere’de yaşamak mı istiyorsunuz? Hayalleriniz dışında bir yerde yaşam şansını elde ettiğinizde nasıl bir yaşam hayal ettiğinizi düşünün ve şu anki hayatınızdan daha farklı nasıl bir hayat tarzınız olurdu?

Edebi bir yapıt kaleme alın
Bu bir hikaye,şiir,roman ya da oyun olabilir. Hayallerinizi harekete geçirin ve zihninizdeki kelimeleri kağıda dökün.Yazılarınızı bir öğretmeninize ya da alanında uzman kişilere gösterin ve onlardan geri dönüş alın.Hangi kısımların sıradışı olduğunun, hangi kısımların geliştirilmesi gerektiğinin farkına vardığınızda diğer denemelerinizde daha başarılı olduğunuzu göreceksiniz.

5. Müzikal Zeka

Ses sanatçıları, besteciler ve müzisyenler genellikle bu zeka türüne sahiptirler. Müzikal zekaya sahip insanlar ses ve müzik tınılarını farklı bir hassasiyetle dikkate alırlar ve değişik türde tını ve ritim üretmede oldukça iyidirler.Aşağıdaki metotları ve alıştırmaları uygulayarak siz de müzikal zekanızı yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz.

Şarkı söyleyin
Şarkı söylemenin sizin için uygun bir aktivite olmadığını düşünebilirsiniz fakat bu söyleyemeyeceğiniz anlamına gelmez.Bulduğunuz her fırsatta; duşta,arabada ya da ofiste molalarda şarkı söyleyebilirsiniz.Favori şarkıcılarınız gibi çok ince notaları söyleyemeyebilirsiniz fakat müzikal zekanızda çok önemli aşamalar kaydedebilirsiniz.

Bir enstrüman çalmasını öğrenin
Bu belkide müzikal zekanızı geliştirmek için en etkili yöntemdir.Bir enstrüman üzerinde çalışmak ne kadar basit ya da komplike olursa olsun temel tonları,ritimleri ve tizleri öğrenmenizi sağlar.Enstrüman çalma yeteneğinizi geliştirdikçe tıpkı idolleriniz gibi müzikal zekanızı somutlaştırıp sergileyebilme kabiliyetine erişeceksiniz.

Değişik tarzlarda müzik dinleyin
Müzikal zeka sadece iyi şarkı söyleyebilme ve enstrüman çalabilmekten ibaret değildir.Aynı zamanda ne kadar özgün ya da tuhaf olursa olsun müzikten zevk alabilme ile de ilgilidir.Klasik müzikten pop müziğe, yerli müzikten karma müziğe kadar değişik senfonilere kulağınızı aşina edin.Kulağınızı birçok melodiye aşina ederek müzik dünyasındaki değişik tonları birbirinden ayırabilme yeteneğini elde edeceksiniz.

6. Bedensel-Kinestetik Zeka

Dans ederken ayaklarınız birbirine dolaşıyor ama partneriniz kuğular gibi süzülüyor mu? Bu adaletsizliğin bir açıklaması var. Bazı insanlar fiziksel olan şeylerde vücutlarını iyi kullanamazken, bedensel olarak zeki insanlar vücutlarını çok iyi koordine edebilir (sporcular gibi), birçok fiziksel yeteneği aynı anda sergileyebilir (dansçılar gibi) ve objeler üzerinde şaheserler yaratabilir (heykeltıraşlık gibi). Bedensel olarak zeki insanlar zamanlama konusunda mükemmel bir sezgiye sahiptirler ve beyin-vücut koordinasyonları neredeyse kusursuzdur. Bu zekaya sahip insanlar genellikle zanaatkar, dansçı, atlet ve cerrah gibi meslek gruplarında olurlar. Bu zekayı geliştirmek için:

Fiziksel becerilerinizi kullanabileceğiniz bir hobi edinin
Futbol, basketbol, tenis gibi bir spor dalını, dans etmeyi ya da el becerilerinizi kullanabileceğiniz çömlekçilik gibi bir kursu tercih edebilirsiniz. Böylece vücut zihin koordinasyonunuzda gözle görülür bir iyileşme fark edeceksiniz.

7. İçsel Zeka

Kendilerini, düşüncelerini, duygularını çok iyi anlama yeteneğine sahip ve bu yeteneklerini hayatlarını planlama noktasında iyi değerlendiren insanlar içsel zekaları yüksek olanlardır. İçsel zeka kendini takdir etmeyi ve insanın kendi durumu hakkında geniş bir anlayışa sahip olmayı gerektirir. İçsel olarak zeki insanlar kendi duyguları hakkında derin bir bilince sahiptirler ve genelde utangaç olurlar. Bu zeka türünün örnekleri filozoflar, ruhani liderler, yazarlar ve psikologlar arasında görülür. İçsel zekanın gelişmesi için:

Kendinizi dinlemeye zaman ayırın
Günlük hayatın gürültüsüne o kadar alışmışız ki, kendimizi tamamen dış dünyaya karşı konumlandırıyoruz. Oysa ki, kim olduğumuzun farkında olmaksızın yaptığımız eylemler bizi mutlu etmeyecek hedeflere sürüklüyor. Örneğin, herkes öyle yaptığı için üniversite sınavına hazırlanan müzikal zekası yüksek bir öğrenci, çok iyi bir bölümü kazansa dahi, burada ne başarılı olabilecek ne de mutlu olabilecektir. Yunus Emre’nin dediği gibi: “İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir / İlim kendin bilmezsen / Ya nice okumaktır.” Bu yüzden, kendimiz hakkında düşünmeye başlamamız gerekir. Tamamen, kendinizle meşgul olun demiyorum. Sadece bunun için biraz zaman ayırın. Farkındalığınızın arttığını göreceksiniz. 

8. Sosyal Zeka

Toplumda görünürde diğer insanlarla çok iyi ilişkiler kurmada özgün yeteneklere sahip insanlara rastlamışsınızdır.Bu insanlar sosyal zekalarını kullanarak, diğer insanları anlamaya çalışarak ve onlarla konuşarak sosyal hayatta başarı elde ederler.Sosyal zeka insanlarla sözlü ya da sözsüz olsun efektif bir şekilde ilişki kurabilmeyi ve onların huylarını ve bilinçaltlarını hissedebilmeyi, buna bağlı olarak sosyal ilişkilerde farklı bakış açıları geliştirebilmeyi sağlar.Bu tür zeka politikacılarda, aktörlerde ve öğretmenlerde mevcuttur.Bu tür zeka aynı zamanda liderlik rolüne soyunmuş genç yetişkinlerde rastlanabilir. Sosyal zekanın gelişmesi büyük ölçüde insanlarla ilişkilerinize ne kadar önem verdiğinize bağlıdır. Eğer gereken çabayı harcayıp, cesur olursanız, sosyal zekanız gelişecektir. Bunun için iletişimdeki hatalarınızı gözden geçirin. Konuşurken rahatlayın ve pozitif olun. Kelimelerinizi seçerek konuşun. Karşınızdaki insani mutlaka dinleyin. 

9. Varoluşsal Zeka

Sıradan insanlar günlük yaşantılarını kendi varlık sebeplerine fazla kafa yormadan sürdürürken; varoluşsal zekaya sahip insanlar bu konularda fazlaca düşünürler.Bu düşünceler yaşam ve ölümün nedenlerini ve nasıllarını içerebilir.Birçok insan bu düşünceleri hiç dikkate bile almazken kendi varlığına düşkün insanlar insanların neden doğduğu,hayata nasıl geldiği ve neden öldükleri gibi soruların cevaplarını keşfetmeye çalışırlar.Bu tür insanlar aynı zamanda hayatın ve ölümün ötesinde neler olduğu konusunda düşünce yürütebilecek kapasiteye ve duyarlılığa sahiptirler.Varoluşsal zeka hakkında çok fazla tartışma yapılmamasına rağmen bu zeka türü aynı zamanda ruhsal ve ahlaki zeka olarak da tanımlanmıştır.