Renklerin Anlamları:
- Beyaz: Saflığı, temizliği ve istikrarı ifade eder.
- Siyah: Gücü, tutkuyu ve çoğu ülkede matemi temsil eder.
- Mavi: Sonsuzluğu ve özgürlüğü ifade eder.
- Yeşil: Doğanın ve huzurun rengidir.
- Kırmızı: Canlılık ve dinamizmin rengidir. Ataklık, azim ve kararlılığı ifade eder.
- Sarı: En parlak ve dikkat çekici renktir. Neşe, zeka, incelik ve pratikliği ifade eder.
- Mor: Asalet, lüks ve itibarın rengidir.
- Pembe: Neşe, güven ve rahatlığı ifade eder.
- Turuncu: Dışa dönük olmayı ve güveni temsil eder.
- Lacivert: Sonsuzluk, otorite ve verimliliği ifade eder.
- Kahverengi: Toprağın ve doğallığın rengidir.
- Gri: Alçak gönüllülüğü ve dengeyi ifade eder.
Kırmızı
Bu renk canlılık ve dinamizmle ilgili bir renktir. Kırmızı renk fiziksel olarak ataklığı canlılığı, duygusal bağlamda bir işi sonuna kadar götüren azmi ve kararlılığı gösterir.
Mutluluğu temsil eder ve kişinin iştahını açar. Dünyadaki gıda firmalarının hepsinin logosunun kırmızı olduğunu fark edeceksiniz.Ne kadar parlak olursa olsun, ayrıca hiçbir renk kırmızı kadar dikkat çekmez.
İnsanların üzerinde canlandırıcı, kışkırtıcı ve heyecan verici bir etki yaratır. Ancak uzun süre seyredildiğinde sinirlerde gerginlik yapar. Özellikle hastane bahçelerinde, toplu halde kırmızı çiçeklere yer vermek uygun olmaz. Tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Aşkın ve arzunun rengidir. Kırmızı dolaşım sistemindeki kan akımını hızlandırır. Çocuk eşyalarında bu tonun fazla kullanılması, çocukların mutluluğunu temsil etmesindendir .
SARI
Sarı zeka, incelik ve pratiklikle ilgilidir. Toplumsal yaşamı ve birlikte çalışmayı yansıtan bir anlamı vardır. Geçiciliğin ve dikkati çekiciliğin ifadesidir. O yüzden taksiler sarıdır. Dikkat çeksin ve geçici olduğu bilinsin diye. Araba kiralama şirketleri de logolarında sarıyı kullanırlar. Ayrıca bu yüzden dünyada hiçbir banka ambleminde sarıyı kullanmaz. Paranın geçici değil, kalıcı olmasını isterler.
Mutluluğu ve geçiciliği temsil eder. Sarı güneşin rengi olduğu için kişinin günlük hayatına hakim olan renktir. Özellikle açık sarı kişiye huzur verir. Morali bozuk olan kişiler, sarı rengin hakim olduğu ortamlarda kendilerini gevşemiş, hafiflemiş hissederler. Sarı ayrıca hüzün ve özlemin rengidir. Sonbaharın tüm hüzünlü güzelliğinde onun her rengini izlemek mümkündür.
YEŞİL
Yeşil ahenk, huzur, uyum ve anlayış ile ilgilendirilir. Güven verir. O yüzden bankaların logolarında en çok tercih ettikleri iki renkten biridir. Yatak odası için de rahatlatıcı bir renktir. Batıda büyük otellerin mutfaklarında duvar renginin, aşçıların yeniliklerini arttırmak için yeşile boyandığı söylenir. Yaratıcılığı körükler, rahatlatıcı özelliği nedeniyle büyük lokanta ve mutfaklarda kullanılır. Hastanelerde logo ve iç dizaynlarında yeşili tercih eder.
Doğanın ve baharın rengidir, insanlar üzerindeki etkisi tartışılmazdır. Yeşil alanlarda insanların daha az mide rahatsızlığı çektiği saptanmıştır.
Mavi renk gökyüzünün ve geniş ufukların simgesidir. Sınırsızlığı ve uzak bakışlılığı simgeler. İçinde sonsuz evrensel enerjilerin potansiyelini taşır.
Kanın akışını yavaşlatır, sakin diye nitelenebilir. Huzuru temsil eder ve sakinleştirir. Aynı şekilde tabiata ağırlıklı renk olmasından dolayı, yeşil gibi insanı sakinleştirir. Huzur verir ve kişinin gerginliğini azaltır.
Mavi rengin üzerimizdeki etkisi çok fazladır; sakinliğin ve mutluluğun rengi diyebiliriz.
Mavinin kan akışını hızlandırdığına inanıldığından, nazar boncuğu da mavidir. Yeşil ve mavi ayrıca sağlamlığın ifadesidir.
ÇİVİT MAVİSİ-LACİVERT
Çivit mavisi açıklığı, netliği ve gözle görülemeyeni simgeler. Sonsuzluğu, otoriteyi ve verimliliği temsil eder. İş adamlarının ve firmaların sıkça tercih ettiği bir renktir. Özellikle önemli iş görüşmelerinde tavsiye edilen bir renk tonudur. Lacivert giyen kişiler kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissederler. Ayrıca bu yüzden dünyadaki firmaların bir çoğu logolarında lacivert rengi kullanır. İnsanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır.
MENEKŞE-MOR
Menekşe renginin ruhsal esenlik ve sonsuzluk ile ilgili olduğu düşünülür. Eskiden beri ihtişam ve lüksün son basamağı olarak düşünülür. Tarih, yüksek sınıfların, saray mensuplarının daima morla bezendiklerini kaydeder. Nevrotik duyguları açığa çıkardığından, bilinçaltı insanları korkuttuğu saptanmıştır.
Gücü ve tutkuyu temsil eder. Hırsın da bir ifadesidir. Makam arabaları örnek. Batı’da yası, matemi anlatır, oysa Japonya'dasiyah mutluluktur. Siyah fonda kullanıldığında karamsarlığı çağrıştırsa bile vazgeçemediğimiz romantik, gece rengidir.
Konsantrasyonu en çok getiren renktir. Einstein'in konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan bir odaya girip ve bu şekilde düşündüğü söylenir.
GRİ
Diplomatik ve ağır bir renktir. Hareketsizliği, yavaşlığı ve ciddiyeti temsil eder.
KAHVERENGİ
Gerçekçiliğin, plan ve sistemin rengidir. İnsanlar üzerinde canlılık hareketlilik etkisi bırakır. Yapılan bir deneyde, bir müzede fon kahverengiye döndürüldüğünde ziyaretciler daha çok yeri daha az zamanda gezmişler. Kahverengi toprağın rengidir, insanların hareketlerini hızlandırıyor.
Kahverengi ağırlıklı olan yerlerde uzun süre oturmak güçtür. Hareketliliği arttırdığı için özellikle fast-food restaurantlarda bu renk fazla kullanılır.Dikkat ederseniz dünyadaki fast-food restaurantlarının hepsinin sandalyeleri ve masaları kahverengi, duvar boyaları ise kahverengi-şampanya-pembe karışımıdır. Hiçbir fast-foodcunun duvarını beyaz göremezsiniz.
Büronuzda kahverengi mobilyalar kullanmayın. Kahverengi aynı zamandı teklifsiz, rahat bir renk olarak kabul edilir. Karşınızdakinin kendini resmiyetten uzak, daha rahat hissetmesini ve açılmasını sağlar. Mesela, gazeteciler. Tüm ünlüleri rahatlıkla konuşturmasıyla tanınan ünlü televizyoncu Larry King'i programında her seferinde kahverengi kravatlar ve ceketlerle görürsünüz.
Kahverengi toprak rengidir ve diğer insanlar arasında kaybolur gidersiniz. İş görüşmelerinizde, profesyonel toplantılarda sakın kahverengi giymeyin.
TURUNCU
Turuncu kırmızıyla benzer özelliklere sahip bir renk. Saf halinin yanı sıra açık tonlarıyla ve gölgeli tonlarıyla da sevilir. Ayrıca olgunluğu ve durağanlığıyla kırmızıdan daha az iddialıdır ve daha çok tercih edilir.Turuncu, güç ve dayanıklılığın rengidir. Ayrıca sıcaklığı, ateşi ve telaşı simgeler. Neşenin ve bilgeliğin de sembolü olan turuncunun, insanlardaki sosyalleşme duygularını faaliyete geçirdiğini ifade eden uzmanlar, bu rengin aşırı kullanımının sinir sistemini olumsuz yönde etkilediğini vurguluyorlar. Uzmanlar, bu sebeple turuncuyu, yeşil ve mavinin tonlarıyla birlikte kullanmak gerektiğine dikkat çekiyorlar.
PEMBE
Pembe, sabah güneşinin rengi, dişi duyguların ifadesidir. Yaşam dolu, mükemmel ve enerji veren bir renktir. Sağlıklı olmanın ve daima genç kalmanın ifadesi olarak da tanımlanabilir. Pembe enerjisini kırmızıdan alır. Kırmızıya göre daha yumuşaktır. İlkbaharın rengi olarak da tanımlayabileceğimiz pembenin bu saf yönü aynı zamanda kusursuz bir dünyanın ve hayaller peşinde koşulan bir yaşamın da habercisidir. Pembe çekicidir, hünerlidir ve fantezi doludur. Dişi yönü gizleyemeyecek kadar aydınlıktır.
Pembenin dekorasyondaki etkileri; Hayallerin rengi pembe, ortama kazandırdığı enerjinin yanı sıra hassas etkileriyle çalışma alanlarında pek tercih edilmez. Daha olumlu bir yaşamı düşlemenin rengi olarak, özellikle dekorasyonda kız çocuklarının odalarında kullanılır.
Beyaz saflığın, yeni başlangıçların ve barışın rengidir. Bozulmamış, değerini kaybetmemiş ve kutsal sayılan kavramlar beyaz renkle temsil edilir. Işığı yansıtan ve ortama ferahlı kazandıran beyaz, parlak ve enerji vericidir. Bunun yanı sıra asaleti, zarafeti ve soğukkanlılığı da ifade ettiği için, tıpkı saf ve mutluluk verici olduğu gibi soğuk ortamlar yaratmak istenildiğinde de kullanılır.
Beyazın dekorasyondaki etkileri; Beyaz özellikle hastaneler ve ilaç firmaları gibi sağlık ve hijyeni vurgulamak isteyen mekânlar için tercih edilen ilk renktir. Bunun yanı sıra istikrarı v devamlılığı da temsil ettiği için beyaz rengin kullanıldığı ofisler daha güven verir. Gözleri dinlendiren ve mekânı gerçek boyutlarından daha büyük gösteren beyaz, neredeyse tüm mimarlar tarafından tavsiye edilen bir renktir. Işık, seçilen beyazın tonunu etkiler. Kuzeye bakan bir odada kreme yakın, güneşli bir odada ise, griye yakın beyaz kullanabilirsiniz. Beyaz dengeleyici ve net kişiliğiyle birçok mekânın kurtarıcısı ve gözdesidir.
Düsüncenin gücü - Bölüm 1 "Düsünerek" Thomas A. Edison ile ortak olmanin yolunu bulan adam Gercek anlamda "düsünceler maddedir", öyle ki kendilerini zenginlige ya da diger somut nesnelere dönüstürmek icin amac, kararlilik ve atesleyici bir arzu ile birlestiginde düsünceler sanildigindan da kuvvetli maddeler haline gelir. Uzun yillar önce Edwin C. Barnes, insanlarin gercekten düsünerek zengin olabildiklerinin ne kadar dogru oldugunu kesfetmisti. Kesfi bir kerede gerceklesmemisti. Büyük Edison´un is ortagi olmak icin yanip tutusan bir arzuyla baslayip yavas yavas artarak gelmisti bu kesif. Barnes´in arzusunun en önemli özelliklerinden biri kesin olmasiydi. Edison´la calismak istiyordu, Edison icin degil. Bu arzusunu nasil gercege dönüstürdügüyle ilgili hikayeyi dikkatle inceleyin. O zaman insanlari zenginlige götüren prensipleri daha iyi anlayacaksiniz. Bu arzu veya düsünce zihninde ilk kez belirdiginde bu konuda bir sey yapabilecek durumda degildi. Yolunda iki büyük zorluk vardi. Edison´u tanimiyordu ve New Jersey, Dogu Orange´a gitmek icin tren biletini ödeyebilecek parasi yoktu. Bu zorluklar bircok kisiyi bu arzu ve kararindan caydirmaya yeterdi. Ama onunki siradan bir arzu degildi! Edison´un laboratuvarina gidip mucitle birlikte caslimak istedigini bildirdi. Barnes´la yaptigi ilk görüsmeden yillar sonra Edison sunlari söyledi: "Karsimda siradan bir serseri gibi dikiliyordu, ama yüzündeki ifade pesinden gittigi seyi elde etmeye kararli oldugunu aciklyiordu. Bu adamla gecirdigim yillarin verdigi deneyimden sonra ögrendim ki, bir insan bir seyi, bütün gelecegini tek bir tekerlegin dönüsüne baglamaya hazir olacak kadar istiyorsa, onu elde edecegi kesindir. Istedigi firsati verdim ona, cünkü basarana kadar direnmeyi kafasina koymus oldugunu gördüm. Sonraki olaylar bunun bir hata olmadigini gösterdi." Edison´un ofisinde calismasini saglayan sey genc adamin görünüsü olamazdi, cünkü görünüsü kesinlikle onun aleyhineydi. Önemli olan, ne düsündügüydü. Barne silk görüsmede Edison´un ortakligini kazanmadi. Önemsiz bir maasla Edison´un ofisinde calisma sansi elde etti. Aylar gecti. Barnes´in kesin ana amac olarak aklina koydugu hedefi kendisine yaklastiracak hicbir sey olmadi. Ama Barnes´in zihninde önemli bir sey oluyordu. Edison´un is ortagi olma arzusu sürekli olarak yogunlasiyordu. Psikologlar dogru bir sekilde derler ki, "Bir insan bir sey icin gercekten hazirsa bu, görünüsüne de yansir." Barnes, Edison´la is ortakligina hazirdi; üstelik aradigi seyi elde edene dek hazir olarak beklemeye kararliydi. Kendi kendine, "Ah, bunun yarari ne? Galiba kararini degistirip satis elamani olsam daha iyi olacak," demedi. Bunun yerine, "Buraya Edison´la caslimaya geldim ve hayatimin sonuna kadar da sürse bunu elde edecegim," dedi. Kararliydi! Eger kesin bir amac edinseler ve kendilerini tüketen bir saplanti haline gelene kadar bu amaca sahip ciksalar, insanlarin ne kadar farkli hikayeleri olurdu! Belki genc Barnes o sirada bilmiyordu, ama dinmeyen kararliligi, tek bir arzusunun arkasinda durma kararligi bütün engelleri yikmasini saglayacak ve istedigi firsati kendisine getirecekti. Firsat geldiginde Barnes´in beklediginden farkli bir sekilde ve farkli bir yönden geldi. Bu, firsatin hilelerinden biridir. Arka kapidan iceri süzülmek ve talihsizlik ya da gecici yenilgi kiligina bürünmek gibi sinsi aliskanliklari vardir firsatin. Belki de bu yüzden bircoklari firsati tanimada basarisiz olurlar. Edison o sirada Edison Dikte Makinesi olarak bilinen yeni bir büro aletini tamamlamisti. Satis elamanlari bu makine konusunda fazla coskulu davranmiyorlardi. Büyük caba harcanmadan satilamayacagini düsünmekteydiler. Barnes, Edison Dikte makinesini satabilecegini bilyiordu. Bunu Edison´a teklif etti ve hemen sansi yakaladi. Makineyi satti. aslinda makineyi o kadar basarili bir sekilde satti ki, Edison ona makineyi bütün ülke genelinde pazarlayip satma yetkisi verdi. Bu is baglantisiyla Barnes zengin oldu, ama cok daha büyük bir sey yapti. Insanin gercekten düsünerek zenginlesebilecegini kanitladi. ... Akilda tutulmasi gereken noktalar: -Bir insan Edwin Barnes gibi kötü bir sekilde giyinmis ve tek kurussuz olabilir, ama icinde atesleyici olan arzu ona hayatinin firsatini getirebilir. -Dogru yönde ne kadar uzun süre calisirsaniz basariya o kadar yaklasirsiniz. Cok fazla insan basari erisebilecekleri bir yerdeyken vazgecmislerdir. Baskasinin yakalamasi icin birakmislardir basariyi. -Amac, bütün basarilarin mihenk tasidir, büyük ya da kücük fark etmez. Güclü bir adam, amaci olan kücük bir cocuk tarafindan maglup edilebilir. Yapacaginiz isin önemi üzerindeki düsünme aliskanliklarinizi degistirin, imkansiz görüneni basarabilirsiniz. -Henry Ford gibi kendi inancinizi ve kararliliginizi digerlerine iletebilir ve "imkansizin" iyi bir sekilde yapilmasini saglayabilirsiniz. -Insan zihni düsünebildigi ve inanabildigi her seyi basarabilir. bir yılı aşkın bir süre önce Arzu: Bütün basarilarin baslangic noktasi - Bölüm 2 (Zenginliklere dogru 1. adim) Hayaller, arzu tarafindan somut eylemlere dönüstürüldügünde gercek olur. Hayattan büyük armaganlar isteyin ve onlari size vermesi icin hayati yüreklendirin. Edwin C. Barnes, elli yildan uzun bir süre önce New Jersey, Dogu Orange, yük treninden asagiya atladiginda bir serseriye benziyor olabilirdi, ama düsünceleri bir dahininkine benziyordu! Barnes´in arzusu ümit degildi! Dilek degildi! Her seye üstün gelen güclü bir arzuydu bu. Kararliydi. Arzulari altina ceviren alti adim Zenginlik arzusunu parasal esdegerine ceviren yöntem alti kesin, pratik adimdan olusur: 1. Zihninizded arzu ettiginiz kesin para miktarini belirleyin. Sadece, "Cok para istiyorum," demek yeterli degildir. Miktar konusunda kesin olun. (Kesinlik konusunda daha sonraki bölümde anlatilacak olan psikolojik bir neden vardir.) 2. Arzu ettiginiz paranin karsiliginda ne verme niyetinde oldugunuza tam olarak karar verin. (Hicbir bedel ödemeden bir sey elde edilemez diye bir gercekcilik yoktur.) 3. Arzu ettiginiz parayi elde etmek icin kesin bir tarih belirleyin. 4. Arzunuzu gerceklestirmek icin bir plan ortaya koyun ve hazir olsaniz da olmasaniz da bu plani uygulamaya koymak icin hemen harekete gecin. 5. Kazanmaya niyetli oldugunuz para miktarini acikca belirleyin; bunu kazanmak icin bir zaman siniri koyun; bu para karsiliginda ne vermeye niyetli oldugunuzu belirtin; parayi kazanmak icin düsündügünüz plani acikca tarif edin ve tüm bunlari kagida dökün. 6. Yazili ifadenizi günde iki kez okuyun, bir kere yatmadan hemen önce ve bir kere de kalktiktan hemen sonra. OKUDUKCA HALIHAZIRDA O PARAYA SAHIP OLDUGUNUZU GÖRECEK, HISSEDECEK VE INANACAKSINIZ. Sunu unutmayin, hayatta yüksek hedefleri olmak, bolluk ve zenginlik talep etmek, perisanlik ve yoksullugu kabul etmekten daha büyük bir caba gerektirmez. Muhtesem bir siir bu evrensel gercegi su dizelerle dile getirmektedir: Hayat´la tek kurus icin pazarlik edeyim derken Tek kurustan fazlasini vermedi bana, Yine de tek kurusluk servetimi sayarken Dahasi icin her gece yalvardim ona. Cünkü hayat sadece bir isverendir, Ne isterseniz verir onu, Herkese kendi ücretini belirleyendir, Katlanir kac sifirliysa maasinin sonu. Bayagi islerde calismam gerekti, Dehsetle sunu ögrenmek icin, Hazirdir hayat her neyse, Istedigim ücreti vermek icin. Arzu "Imkansizi" gercege dönüstürür Bu bölümün doruk noktasi olarak, size simdiye kadar tanidigim en olaganüstü insani tanitmak istiyorum. Onu dogumundan birkac dakika sonra gördüm. Dünyaya fiziksel olarak isitme duyusu olmaksizin geldi ve doktoru biraz zorlayinca cocugun hayati boyunca sagir ve dilsiz olarak kalabilecegini söyledi. Doktorun sözlerine meydan okuudm. Bunu yapmaya hakkim vardi; cünkü cocugun babasiydim. Bir karara varip ben de bir fikir ileri sürdüm, ama bunu kalbimin derinliklerinde sessizce yaptim. Zihnimde cocugumun duyup konusacagini biliyordum. Nasil? Bir yol oldugundan emindim ve bunu bulacaktim. Ölümsüz Emerson´un sözlerini düsündüm: " Her seyin gidisi bize inanci ögretmek icindir. Sadece itaat etmemiz gerekir. Her birimiz icin bir rehber vardir ve dikkatlice dinleyerek dogru sözcügü duyabiliriz." Dogru sözcük mü? ARZU! Oglumun sagir ve dilsiz olmamasini her seyden cok arzu ettim. O arzudan asla vazgecmedim, bir saniye bile. Bu konuda ne yapabilirdim? Bir sekilde bir yol bulacak ve kulaklarinin yardimi olmaksizin sesleri beynine ulastiracak arac ve yöntemlere duydugum atesleyici arzumu bu cocugun zihnine yerlestirecektim. Cocuk isbirligi yapacak caga ulasir ulasmaz kafasini dünyayi duyma arzusuyla öylesine dolduracaktim ki, doga bunu kendi yöntemleriyle gercege dönüstürecekti. Bütün bu düsünceler zihnimde yer aliyor, ama kimseye bu konuda bir sey söylemiyordum. Her gün kendi kendime oglumun sagir ve dilsiz olmayacagini tekrarliyordum. Büyüyüp etrafindaki seylerin farkina varmaya basladiginda hafif derecede duyabildigini fark ettik. Cocuklarin normalde konusmaya basladiklari caga geldiginde konusma girisiminde bulunmadi, ama hareketlerinde bazi sesleri hafifce duyabildigini anlyiorduk. Benim bütün bilmek istedigim de buydu! Eger cok az da olsa duyabiliyorsa, daha büyük bir duyma kapasitesi gelistirebilirdi. Sonra meydana gelen bir sey bana ümit verdi. Tamamen beklenmedik bir kaynaktan geliyordu bu. Bir pikap satin aldim. Cocuk müzigi ilk kez duydugunda sevincten neredeyse kendinden geciyordu. Pikabi hemen sahiplendi. Bir keresinde bir plagi iki saat boyunca tekrar tekrar caldi, bu arada dislerini pikabin muhafazasina gecirmis bir sekilde ayakta duruyordu. Bu aliskanligin anlamini ancak bir kac yil sonra anlayabildik, cünkü o sirada "kemik iletisi" diye bir prensip duymamistik. Pikabi edindikten kisa bir süre sonra dudaklarimi onun kulak arkasindaki cikintili mastoid kemigine degdirerek konustugumda beni oldukca acik bir sekilde duyabildigini keyfettim. Sesimi normal sekilde duyabilecegine karar vererek hemen onun kafasina duyma ve konusma arzusunu yerlestirmeye basladim. Kisa süre sonra onun yatmadan önce hikaye dinlemeyi sevdigini anladim, bu yüzden onda kendine güven, hayal gücü, isitme ve normal olma arzusunu gelistirecek hikayeler uydurmaya basladim. Özellikle bir hikaye vardi. Bu hikayeyi her anlatisimda yeni ve carpici renkler katiyordum. Onun kafasina sahip oldugu derdin bir eksiklik degil, büyük deger tasiyan özellik oldugunu yerlestirme amacini tasiyordu bu hikaye. Inceledigim felsefenin, her sIkIntinin esdegerde bir avantaj tohumunu da birlikte getirdigini göstermesine ragmen, itiraf etmeliyim ki, bu derdin degerli bir özellik haline nasil dönüstürülebilecegi konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bu deneyimi gecmise dönük olarak inceledigimde, oglumun bana olan inancinin elde ettigimiz sasirtici sonuclarla ilisikili oldugunu görebiliyorum. Ona söyledigim hicbir seyi sorgulamazdi. Onun agabeyine karsi belirgin bir avantaji oldugu ve bu avantajin bircok sekilde kendini gösterecegi fikrini asilamistim ona. Örnegin, okuldaki ögretmenleri onun isitme duygusu olmadigini görecek ve ona özel bir ilgi gösterip olaganüstü yumusak davranacaklardi. Her zaman böyle yaptilar. Gazete satacak yasa geldiginde (agabeyi o sirada gazete saticisiydi) agabeyine göre avantaji olacagini, cünkü insanlarin isitmedigi halde zeki ve caliskan bir cocuk oldugunu görüp ona fazladan para verecekleri fikrine de inandirmistim onu. Yedi yaslarindayken "programlama" yöntemimizin meyve vermeye basladigina dair ilk kanitlari gördük. Bir kac ay boyunca gazete satma ayricaligina sahip olmak icin yalvardi, ama annesi bu ise izin vermiyordu. Sonunda konuya kendi el koydu. Bir gün evde bakicilarla yalnizken mutfak camindan disari cikip tek basina yola koyuldu. Mahalledeki ayakkabicidan sermaye olarak alti sent borc aldi, bunu gazeteye yatirdi, gazeteleri satip yenilerini aldi, tekrar satti, aksamin gec saatlerine dek bu isi sürdürdü. Hesaplarini yapip ayakkabicidan aldigi ali senti geri ödedikten sonra net kirk iki sent kalmisti elinde. O gece eve geldigimizde parayi avucunun icinde sIkIca kavramis olarak uyurken ulduk onu. Annesi elini acti, paralari alip agladi. Oglunun ilk zaferine aglamak cok uygunsuz bir davranis olarak görünmüstü bana. benim tepkim tam tersiydi. Yürekten kahkahalar atiyordum, cünkü kendine inanc tutumunu cocugumun zihnine sokmak icin gösterdigim cabalar basarili olmustu. Kücük sagir cocuk, cok yakindan bagirmadiklari takdirde ögretmenlerini duymadan liseyi, üniversiteyi bitirdi. Isitme engelliler okuluna gitmedi. Isaret dilini ögrenmesine izin vermedik. Normal bir hayat sürüp normal cocuklarla arkadaslik etmesinde kararliydik ve okul yöneticeleriyle son derece hararetli tartismalar pahasina olsa da bu kararimiza sadik kaldik. Lisedeyken elektrikli isitme aygiti kullanmayi denedi, ama bunun ona hicbir yardimi olmadi. Üniversitedeki son haftasinda hayatindaki en önemli dönüm noktasini olusturan bir olay gerceklesti. Tamamen sansin yardimiyla baska bir elektrikli isitme aygiti gecti eline, ona deneme icin gönderilmisti. Benzeri aletler yüzünden meydana gelen düs kirikligi nedeniyle bu aygiti kullanma konusunu agirdan aldi. Sonunda aygiti alip aldirmaz bir tavirla kulagina yerlestirdi, pili takti ve iste! Sanki sihirli bir degnegin dokunusu gibi hayati boyunca duydugu isitme arzusu gercege dönüsmüstü! Hayatinda ilk kez normal bir insan kadar iyi isitmeye basladi. Akilda tutulmasi gereken noktalar: -Büyük bir arzuyla zafere odaklandiginizda geri cekilmek icin hicbir sebebe ihtiyaciniz yoktur; zafer kesindir. -Arzu gecici yenilgiden yeni zaferler üretir. Kelimenin tam anlamiyla küllerin üzerine dünyanin en büyük magazasini insa eden sey arzudur. Bu bölümde gösterilen alti adim arzuyu altina cevirir. Bu prensipler Andrew Carneige icin arzuyu yüz milyon dolarlik bir servete cevirmisti. -Dogustan sagir bir cocuk duymayi ögrendi. "Hic sansi olmayan" bir kadin muhtesem bir opera sanatcisi oldu. Doktorlarin ölmesini bekledigi hasta iyilesti. Arzu bu insanlara garip, ama dogal "zihinsel kimya"yla yardim eden bir güctü. -Zihnin bizim ona tanidiklarimiz disinda hicbir sinirlamasi yoktur. bir yılı aşkın bir süre önce Inanc - Bölüm 3 Arzulanan hedefi zihinde canlandirmak ve elde edilecegine inanmak (Zenginliklere dogru 2. adim) INANC zihnin bas kimyageridir. Inanc düsnceyle karistiginda, bilincalti aninda titresimi alir, manevi esdegerine cevirir ve duada oldugu gibi sonsuz akil´a iletir. Inanc, sevgi ve cinsellik olumlu heyecanlarin en güclüleridir. Ücü karistiginda, düsünceyi aninda bilincaltina ulasacak sekilde "renklendirme" etkisine sahip olurlar. Bilincaltina ulasan düsünce burada manevi esdegerine dönüsür, ki bu da sonsuz akil´dan cevap alan tek bicimdir. Inancinizi güclendirmenin yollari Simdi, kendi kendine telkin prensibinin, arzuyu fiziksel ya da parasal esdegerine dönüstürmede ne denli önemli oldugunu daha iyi anlamanizi saglayacak bir tanim verelim: Inanc, kendi kendine telkin prensibiyle bilincaltina sürekli olumlu sözler vererek ya da talimatlari tekrarlayarak yaratilan zihinsel durumdur. Bunu kavramak icin bu kitabi okuma amacinizi düsünün. Amac, dogal olarak, soyut düsünce dalgalarini fiziksel karsiligina, yani paraya dönüstürme yetenegini kazanmaktir. Bir sonraki kendi kendine telkin bölümünde yer alan talimatlari izleyerek bilinclatinizi istediginiz seyi alacaginiza inanmaya ikna edebilirsiniz. Bilincaltiniz bunu isleyerek size "inanc" ve arzu ettiginiz seyi elde etmeniz icin "kesin planlar" olarak geri gönderecektir. Inanc duygusunun istege bagli olarak gelistirilmesinin bilinen tek yöntemi, olumlu talimatlarin bilincaltina sürekli tekrarlanarak verilmesidir. DUYGU VE INANCLA BIRLESEN BÜTÜN DÜSÜNCELER KENDILERINI DERHAL FIZIKSEL ESDEGERLERINE CEVIRMEYE BASLARLAR! ... Milyonlarca insan üzerlerinde kontrolleri olmadigina inandiklari bazi garip gücler yüzünden yoksulluk ya da basarisizliga mahkum olduklarina inanirlar. Oysa bilincalti tarafindan sürekli algilanip fiziksel esdegerine dönüstürülen olumsuz inanclari yüzünden "kötü talihlerini" kendileri yaratmaktadirlar. Fiziksel ya da parasal esdegerine dönüsmesini istediginiz herhangi bir arzuyu , bilincaltina beklenti veya inanc seklinde aktararak dönüsümün gerceklesmesini saglayabileceginizi bir kez daha yineleyelim. Inanciniz ya da güveniniz bilincaltinin calismasini belirleyen etkendir. Kendi kendine telkin yoluyla bilincaltina talimatlar verirken onu "aldatmaniza" engel olacak hicbirsey yoktur, tipki benim oglumun bilincaltini aldattigi gibi. Bu "aldatmacayi" daha gercekci kilmak icin bilincaltinizi harekete gecirdiginizde TALEP ETTIGINIZ SEYE ZATEN SAHIP OLDUGUNUZDA davranacaginiz gibi hareket edin. Olumlu duygularin zihnimizin egemen gücü olarak destekleyip gelistirmek, olumsuz duygulari ise zayiflatarak ortadan kaldirmak cok önemlidir. Inanc kendi kendine telkinle olusturulabilen zihinsel bir durumdur INANC, düsünce dalgalarina hayat, güc ve hareket kazandiran "ölümsüzlük iksiri" dir. INANC, zenginligi elde etmenin baslangic noktasidir. INANC, bilimin kurallariyla incelenemeyen tüm "mucizeler"in ve tüm gizemlerin temelidir. INANC, basarisizliign bilinen tek panzehhiridir! INANC, duayla birlestiginde insani sonsuz akil´la iletisime geciren bir unsur, bir "kimyasal" dir. INANC, sinirli insan zihninde yaratilan siradan düsünce titresimini manevi esdegerine cevirir. INANC, sonsuz akil´in kozmik gücünün insan tarafindan idare edilip kullanabildigi tek aractir. HERHANGI BIR DUYGUNUN HEYECANIYLA BIRLESTIRILEN DÜSÜNCELER, DIGER BENZERI VEYA ILINTILI DÜSÜNCELERI CEKEN "MIKNATISLI" BIR GÜC OLUSTURUR. Özgüven formülü 1. Hayattaki kesin amacimi gerceklestirme yetenegine sahip oldugumu biliyorum; bu yüzden kendimden bu hedefin elde edilmesine yönelik kararli, sürekli eylemler talep ediyorum. Simdi ve burada böyle eylemlere girecegime söz veriyorum. 2. Zihnimdeki egemen düsüncelerin sonunda eyleme ve yavas yavas da fiziksel gerceklige dönüseceklerini biliyorum; bu yüzden fünde yarim saat olmak üzere düsüncelerimi olmak istedigim kisi üzerine yogunlastiracagim, böylece zihnimde, olmak istedigim sekilde kenimin acik bir resmini olusturacagim. 3. Kendi kenine telkin prensibine göre, kararlilikla zihnimde tuttugum her arzunun, sonunda altta yatan objeyi elde etmeye yönelik pratik araclar yoluyla ifadesini bulacagini biliyorum; bu yüzden kendine güveni gelistirmek icin günde 10 dakika ayiracagim. 4. Hayatta baslica hedefimle ilgili acik bir tanim yazdim. Bu hedefin elde edilmesi icin yeterli özgüveni gelistirene dek denemekten vazgecmeyecegim. 5. Hicbir zenginlik ya da mevkinin gercek ve adalet üzerine insa edilmedigi takdirde dayanmayacagini biliyorum; bu nedenle, etkiledigi herkese yarari dokunmayacak olan bir ise girismeyecegim. Kullanmayi istedigim gücleri ve diger insanlarin isbirligine kendime cekerek basarili olacagim. Digerlerine hizmet etmeye olan istegim yüzünden onlari da bana yardim etmeye ikna edecegim. Bütün insanliga karsi sevgi gelistirerek nefret, kiskanclik, bencillik ve alaycilik gibi duygulari ortadan kaldiracagim, cünkü digerlerine karsi sergileyecegim olumsuz bir tutumun bana bir basari saglamayacagini biliyorum. Onlarin bana inanmalarini saglayacagim ve ben de onlara ve kendime inanacagim. Bu formüle imzami atacagim, bellegime kaziyacagim ve büyük bir inancla günde bir kez sesli olarak tekrar edecegim; böylece yavas yavas düsüncelerimi ve hareketlerimi etkilyecek, kendine güvenen ve basarili bir insan olacagim. bir yılı aşkın bir süre önce Bir gemiyi doguya, digerini batiya tasiyan rüzgar gibi kendine telkin kanunu düsünce yelkenlerinizi acmaniza bagli olarak sizi ya yukarilara cikaracak ya da asagilara indirecektir. Her insani hayal gücünü saskinliga ugratacak sekilde basariya ulastirabilen kendi kendine telkin kanunu asagidaki dizelerde cok iyi tanimlanmistir: Eger yenilgiye ugradigini düsünürsen yenilirin. Eger cesaret edemedigini düsünürsen edemezsin. Kazanmak ister, ama kazanamayacigini düsünürsen, Kazanamayacagin nerdeyse kesindir. Eger kaybedecegini düsünürsen kaybedersin. Cünkü biz gördük ki, Basari insanin iradesiyle baslar, Her sey kafanin icindedir. Eger dislandigini düsünürsen dislanirsin, Yükselecegini düsünmelisin, Bir ödül kazanmadan önce, Kendinden emin olmalisin. Hayattaki kavgalari her zaman Güclü ya da daha hizli olan kazanmaz, Ama er ya da gec kazanan insan, KAZANABILECEGINI DÜSÜNENDIR! bir yılı aşkın bir süre önc Kendi kendine telkin Bölüm 4 Bilincaltini Etkilemek icin Kullanilacak Yöntem (Zenginliklere Dogru 3. Adim) Kendi kendine telkin bes duyu yoluyla insanin zihnine ulasan tüm ikna edici öneriler ve kisinin kendinden kaynaklanan uyaranlar icin kullanilan bir terimdir. Kendi kendine telkin, zihnin bilincli düsüncelerin yer aldigi bölümüyle bilincaltinin hareket merkezi olarak is gören bölümü arasindaki iletisim aracidir. Ilham yoluyla aklimiza gelenler disinda, Olumlu yada olumsuz, hic bir düsünce kendi kendine telkin prensibinin yardimi olmadan bilincaltina giremez. Doga insani öyle yaratmistir ki, bes duyusu yoluyla bilincaltina ulasan malzeme üzerinde kesin kontrolü vardir, ama bu her zaman kontrollü oldugu anlamina gelmez. Bilincalti gübrelenmis bir bahceye benzer. Eger arzu edilen tohumlar ekilmezse, her yeri yabani otlar sarar. Kendi kendine telkin, ya zihnini istiyerek yaratici olumlu düsüncelerle besledigin, yada ihmalkarlik edip, olumsuz düsüncelerle besledigin ve yikici türde düsüncelerin zengin zihnin bahcesine girmesine izin verdigi kontrol mekanizmasidir. Arzuyla ilgili bölümde, para icin duydugunuz arzunun yazili ifadesini günde iki kez sesli olarak okumaniz, bu paraya sahip oldugunuzu görmeniz ve hissetmeniz istenmisti. Bu talimatlari yerine getirerek arzu ettiginiz nesneyi tam bir inancla dogrudan bilincaltiniza göndermis oluyorsunuz. Arzu edilen seyi sesli olarak okurken, sözcüklerinize heyecan yada duygu karistirmadan onlari sadece okumanin bir anlami yoktur. Bilincaltiniz yalnizca heyecan ve duyguyla karisik olan düsünceleri tanir ve onlarin üzerinde calisir. Heyecandan yoksun sözcükler bilincaltini etkilemez. Inancla iyi bir sekilde duygusallastirilarak ifade edilen sözcükler ya da düsüncelerle bilincaltina ulasmayi ögrenene dek önemli bir sonuc elde edemezsiniz. En önemli gercek: Bilincalti kendisine mutlak inancla gönderilen her türlü emri alir ve bunlar üzerinde calisir, ancak emirlerin bilincalti tarafindan yorumlanmadan önce sürekli tekrar edilmesi gereklidir. Kendiniz inandiginiz icin, bilincaltinizi da hayal ettiginiz parayi elde etmeniz gerektigine, bu paranin zaten sizi beklemekte olduguna inandirabilir, bilincaltinizin gercekte sizin olan parayi kazanmaniz icin pratik planlar sunmasini sagliyabilirsiniz. Paraya sahip oldugunuzu düsünmeye baslayip talep edin ve bekleyin, bilincaltiniz bu arada ihtiyaciniz olan plan yada planlari size sunacaktir. Bu planlar icin tetikte olun ve ortaya ciktiklarinda hemen harekete gecin. Arzunun dönüstürülmesi yoluyla para kazanma planinizi yaratirken �mantiginiza� güvenmeyin. Mantik yetiniz tembel olabilir ve eger size hizmet etmesi icin tamamen ona güvenirseniz hayal kirikligina ugrayabilirsiniz. Elde etme niyetinde oldugunuz parayi (gözleriniz kapali) hayal ederken bu paranin karsiliginda vermeyi düsündügünüz hizmet yada mali verdiginizi de hayal edin! Bu cok önemli! Eger talimatlarin sadece bazilarini uygulayip digerlerini uygulamayi reddederseniz basarisiz olursunuz. Tatmin edici sonuclar almak icin, tüm talimatlari inanarak takip etmelisiniz. Rahatsiz edilmiyeceginiz sessiz bir yere gidin gözleirnizi kapatin ve elde etmeyi düsündügünüz para miktarini, elde edilmesi icin koydugunuz zaman sinirini ve bu paranin karsiliginda vermeyi düsündügünüz hizmet ya da mali gösteren yazili ifadeyi sesli bir sekilde tekrarlayin. Örnegin, bes yil sonraki ocak ayinin birine kadar 50.000 dolar kazanmayi, bu parayi kazanan bir satis görevlisinin performansinda kisisel hizmet vermeyi düsündügünüzü varsayalim. Yazili ifadeniz buna benziyebilir: �2013 yilinin 20. Mayis tarihine kadar, her ay düzenli olarak 85.000 � kazanacagim. Bu paranin karsiliginda avrupadaki türklere günes olacak bir lider olacagim, canim abimin izinden gidecegim. Bu parayi kazanacagima inaniyorum. Inancim o kadar güclü ki, bu paranin gözleirmin önünde oldugunu görebiliyorum. Ellerimle dokunabiliyorum. Para onun karsiliginda sunacagim hizmet oraninda ve belirledigim zamanda bana gelmek icin bekliyor. Bu parayi kazanmak icin bir plan aldim ve bu plani uygulayacagim.� (plan bekliyorum ve aldgimda uyguluyacagim da diyebilirsiniz siz) Bu programi, kazanmayi istediginiz parayi (hayalinizde) görene dek gece gündüz tekrarlamaya devam edin. Yazili ifadenizin bir kopyasini cikarip gece ve gündüz görebileceginiz bir yere asin ve yatmadan önce ve sabah kalkar kalkmaz ezberleyene dek okuyun. Akilda tutulmasi gereken noktalar: - Bilinciniz bilincaltiniza ulasan düsüncelerinizi kontrol eden bir koruyucu gibidir. Olumlu yada olumsuz istediginiz tüm düsünce dalgalarini bilincli olarak sürekli tekrar ederken aslinda onlarin bilincaltiniza ulasmasini ve yerlesmesini saglamis olursunuz. Bu tekrarlari mutluluk, zenginlik ve saglik üzerine yogunlastirdiginizda bilincaltinizda olumsuz titresimler icin yer kalmadigini göreceksiniz. - Duygulariniz parayi gercekten görüp elinize almaniza yardim ettiginde, para daha önce varligindan haberdar olmadiginiz kaynaklardan gelebilir. Hedeflerinizi kesin miktar üzerine odaklayin ve bu miktari kendiniz belirleyin. Bir zaman siniri da getirin. - Kendi kendinize telkinde bulunma süresi sonunda bilincaltinizin size gerekli planlari sunmasi icin bekleyin. Bilincaltiniz size bir plan verdiginde uygulamak icin harekete hemen gecin. Ilham degerlidir ve hemen kullanilmalidir. Firsatlar bekletilmekten hoslanmaz. - Üc basit islem kendi kendine telkinde ustalasmanizi saglar. Talimatlari harfiyen uygulayin ve kaderinizin hakimi olun. - Her zorluk büyük bir kazancin tohumlarini da birlikte getirir.
Düsüncenin gücü - Bölüm 1 "Düsünerek" Thomas A. Edison ile ortak olmanin yolunu bulan adam Gercek anlamda "düsünceler maddedir", öyle ki kendilerini zenginlige ya da diger somut nesnelere dönüstürmek icin amac, kararlilik ve atesleyici bir arzu ile birlestiginde düsünceler sanildigindan da kuvvetli maddeler haline gelir. Uzun yillar önce Edwin C. Barnes, insanlarin gercekten düsünerek zengin olabildiklerinin ne kadar dogru oldugunu kesfetmisti. Kesfi bir kerede gerceklesmemisti. Büyük Edison´un is ortagi olmak icin yanip tutusan bir arzuyla baslayip yavas yavas artarak gelmisti bu kesif. Barnes´in arzusunun en önemli özelliklerinden biri kesin olmasiydi. Edison´la calismak istiyordu, Edison icin degil. Bu arzusunu nasil gercege dönüstürdügüyle ilgili hikayeyi dikkatle inceleyin. O zaman insanlari zenginlige götüren prensipleri daha iyi anlayacaksiniz. Bu arzu veya düsünce zihninde ilk kez belirdiginde bu konuda bir sey yapabilecek durumda degildi. Yolunda iki büyük zorluk vardi. Edison´u tanimiyordu ve New Jersey, Dogu Orange´a gitmek icin tren biletini ödeyebilecek parasi yoktu. Bu zorluklar bircok kisiyi bu arzu ve kararindan caydirmaya yeterdi. Ama onunki siradan bir arzu degildi! Edison´un laboratuvarina gidip mucitle birlikte caslimak istedigini bildirdi. Barnes´la yaptigi ilk görüsmeden yillar sonra Edison sunlari söyledi: "Karsimda siradan bir serseri gibi dikiliyordu, ama yüzündeki ifade pesinden gittigi seyi elde etmeye kararli oldugunu aciklyiordu. Bu adamla gecirdigim yillarin verdigi deneyimden sonra ögrendim ki, bir insan bir seyi, bütün gelecegini tek bir tekerlegin dönüsüne baglamaya hazir olacak kadar istiyorsa, onu elde edecegi kesindir. Istedigi firsati verdim ona, cünkü basarana kadar direnmeyi kafasina koymus oldugunu gördüm. Sonraki olaylar bunun bir hata olmadigini gösterdi." Edison´un ofisinde calismasini saglayan sey genc adamin görünüsü olamazdi, cünkü görünüsü kesinlikle onun aleyhineydi. Önemli olan, ne düsündügüydü. Barne silk görüsmede Edison´un ortakligini kazanmadi. Önemsiz bir maasla Edison´un ofisinde calisma sansi elde etti. Aylar gecti. Barnes´in kesin ana amac olarak aklina koydugu hedefi kendisine yaklastiracak hicbir sey olmadi. Ama Barnes´in zihninde önemli bir sey oluyordu. Edison´un is ortagi olma arzusu sürekli olarak yogunlasiyordu. Psikologlar dogru bir sekilde derler ki, "Bir insan bir sey icin gercekten hazirsa bu, görünüsüne de yansir." Barnes, Edison´la is ortakligina hazirdi; üstelik aradigi seyi elde edene dek hazir olarak beklemeye kararliydi. Kendi kendine, "Ah, bunun yarari ne? Galiba kararini degistirip satis elamani olsam daha iyi olacak," demedi. Bunun yerine, "Buraya Edison´la caslimaya geldim ve hayatimin sonuna kadar da sürse bunu elde edecegim," dedi. Kararliydi! Eger kesin bir amac edinseler ve kendilerini tüketen bir saplanti haline gelene kadar bu amaca sahip ciksalar, insanlarin ne kadar farkli hikayeleri olurdu! Belki genc Barnes o sirada bilmiyordu, ama dinmeyen kararliligi, tek bir arzusunun arkasinda durma kararligi bütün engelleri yikmasini saglayacak ve istedigi firsati kendisine getirecekti. Firsat geldiginde Barnes´in beklediginden farkli bir sekilde ve farkli bir yönden geldi. Bu, firsatin hilelerinden biridir. Arka kapidan iceri süzülmek ve talihsizlik ya da gecici yenilgi kiligina bürünmek gibi sinsi aliskanliklari vardir firsatin. Belki de bu yüzden bircoklari firsati tanimada basarisiz olurlar. Edison o sirada Edison Dikte Makinesi olarak bilinen yeni bir büro aletini tamamlamisti. Satis elamanlari bu makine konusunda fazla coskulu davranmiyorlardi. Büyük caba harcanmadan satilamayacagini düsünmekteydiler. Barnes, Edison Dikte makinesini satabilecegini bilyiordu. Bunu Edison´a teklif etti ve hemen sansi yakaladi. Makineyi satti. aslinda makineyi o kadar basarili bir sekilde satti ki, Edison ona makineyi bütün ülke genelinde pazarlayip satma yetkisi verdi. Bu is baglantisiyla Barnes zengin oldu, ama cok daha büyük bir sey yapti. Insanin gercekten düsünerek zenginlesebilecegini kanitladi. ... Akilda tutulmasi gereken noktalar: -Bir insan Edwin Barnes gibi kötü bir sekilde giyinmis ve tek kurussuz olabilir, ama icinde atesleyici olan arzu ona hayatinin firsatini getirebilir. -Dogru yönde ne kadar uzun süre calisirsaniz basariya o kadar yaklasirsiniz. Cok fazla insan basari erisebilecekleri bir yerdeyken vazgecmislerdir. Baskasinin yakalamasi icin birakmislardir basariyi. -Amac, bütün basarilarin mihenk tasidir, büyük ya da kücük fark etmez. Güclü bir adam, amaci olan kücük bir cocuk tarafindan maglup edilebilir. Yapacaginiz isin önemi üzerindeki düsünme aliskanliklarinizi degistirin, imkansiz görüneni basarabilirsiniz. -Henry Ford gibi kendi inancinizi ve kararliliginizi digerlerine iletebilir ve "imkansizin" iyi bir sekilde yapilmasini saglayabilirsiniz. -Insan zihni düsünebildigi ve inanabildigi her seyi basarabilir. bir yılı aşkın bir süre önce Arzu: Bütün basarilarin baslangic noktasi - Bölüm 2 (Zenginliklere dogru 1. adim) Hayaller, arzu tarafindan somut eylemlere dönüstürüldügünde gercek olur. Hayattan büyük armaganlar isteyin ve onlari size vermesi icin hayati yüreklendirin. Edwin C. Barnes, elli yildan uzun bir süre önce New Jersey, Dogu Orange, yük treninden asagiya atladiginda bir serseriye benziyor olabilirdi, ama düsünceleri bir dahininkine benziyordu! Barnes´in arzusu ümit degildi! Dilek degildi! Her seye üstün gelen güclü bir arzuydu bu. Kararliydi. Arzulari altina ceviren alti adim Zenginlik arzusunu parasal esdegerine ceviren yöntem alti kesin, pratik adimdan olusur: 1. Zihninizded arzu ettiginiz kesin para miktarini belirleyin. Sadece, "Cok para istiyorum," demek yeterli degildir. Miktar konusunda kesin olun. (Kesinlik konusunda daha sonraki bölümde anlatilacak olan psikolojik bir neden vardir.) 2. Arzu ettiginiz paranin karsiliginda ne verme niyetinde oldugunuza tam olarak karar verin. (Hicbir bedel ödemeden bir sey elde edilemez diye bir gercekcilik yoktur.) 3. Arzu ettiginiz parayi elde etmek icin kesin bir tarih belirleyin. 4. Arzunuzu gerceklestirmek icin bir plan ortaya koyun ve hazir olsaniz da olmasaniz da bu plani uygulamaya koymak icin hemen harekete gecin. 5. Kazanmaya niyetli oldugunuz para miktarini acikca belirleyin; bunu kazanmak icin bir zaman siniri koyun; bu para karsiliginda ne vermeye niyetli oldugunuzu belirtin; parayi kazanmak icin düsündügünüz plani acikca tarif edin ve tüm bunlari kagida dökün. 6. Yazili ifadenizi günde iki kez okuyun, bir kere yatmadan hemen önce ve bir kere de kalktiktan hemen sonra. OKUDUKCA HALIHAZIRDA O PARAYA SAHIP OLDUGUNUZU GÖRECEK, HISSEDECEK VE INANACAKSINIZ. Sunu unutmayin, hayatta yüksek hedefleri olmak, bolluk ve zenginlik talep etmek, perisanlik ve yoksullugu kabul etmekten daha büyük bir caba gerektirmez. Muhtesem bir siir bu evrensel gercegi su dizelerle dile getirmektedir: Hayat´la tek kurus icin pazarlik edeyim derken Tek kurustan fazlasini vermedi bana, Yine de tek kurusluk servetimi sayarken Dahasi icin her gece yalvardim ona. Cünkü hayat sadece bir isverendir, Ne isterseniz verir onu, Herkese kendi ücretini belirleyendir, Katlanir kac sifirliysa maasinin sonu. Bayagi islerde calismam gerekti, Dehsetle sunu ögrenmek icin, Hazirdir hayat her neyse, Istedigim ücreti vermek icin. Arzu "Imkansizi" gercege dönüstürür Bu bölümün doruk noktasi olarak, size simdiye kadar tanidigim en olaganüstü insani tanitmak istiyorum. Onu dogumundan birkac dakika sonra gördüm. Dünyaya fiziksel olarak isitme duyusu olmaksizin geldi ve doktoru biraz zorlayinca cocugun hayati boyunca sagir ve dilsiz olarak kalabilecegini söyledi. Doktorun sözlerine meydan okuudm. Bunu yapmaya hakkim vardi; cünkü cocugun babasiydim. Bir karara varip ben de bir fikir ileri sürdüm, ama bunu kalbimin derinliklerinde sessizce yaptim. Zihnimde cocugumun duyup konusacagini biliyordum. Nasil? Bir yol oldugundan emindim ve bunu bulacaktim. Ölümsüz Emerson´un sözlerini düsündüm: " Her seyin gidisi bize inanci ögretmek icindir. Sadece itaat etmemiz gerekir. Her birimiz icin bir rehber vardir ve dikkatlice dinleyerek dogru sözcügü duyabiliriz." Dogru sözcük mü? ARZU! Oglumun sagir ve dilsiz olmamasini her seyden cok arzu ettim. O arzudan asla vazgecmedim, bir saniye bile. Bu konuda ne yapabilirdim? Bir sekilde bir yol bulacak ve kulaklarinin yardimi olmaksizin sesleri beynine ulastiracak arac ve yöntemlere duydugum atesleyici arzumu bu cocugun zihnine yerlestirecektim. Cocuk isbirligi yapacak caga ulasir ulasmaz kafasini dünyayi duyma arzusuyla öylesine dolduracaktim ki, doga bunu kendi yöntemleriyle gercege dönüstürecekti. Bütün bu düsünceler zihnimde yer aliyor, ama kimseye bu konuda bir sey söylemiyordum. Her gün kendi kendime oglumun sagir ve dilsiz olmayacagini tekrarliyordum. Büyüyüp etrafindaki seylerin farkina varmaya basladiginda hafif derecede duyabildigini fark ettik. Cocuklarin normalde konusmaya basladiklari caga geldiginde konusma girisiminde bulunmadi, ama hareketlerinde bazi sesleri hafifce duyabildigini anlyiorduk. Benim bütün bilmek istedigim de buydu! Eger cok az da olsa duyabiliyorsa, daha büyük bir duyma kapasitesi gelistirebilirdi. Sonra meydana gelen bir sey bana ümit verdi. Tamamen beklenmedik bir kaynaktan geliyordu bu. Bir pikap satin aldim. Cocuk müzigi ilk kez duydugunda sevincten neredeyse kendinden geciyordu. Pikabi hemen sahiplendi. Bir keresinde bir plagi iki saat boyunca tekrar tekrar caldi, bu arada dislerini pikabin muhafazasina gecirmis bir sekilde ayakta duruyordu. Bu aliskanligin anlamini ancak bir kac yil sonra anlayabildik, cünkü o sirada "kemik iletisi" diye bir prensip duymamistik. Pikabi edindikten kisa bir süre sonra dudaklarimi onun kulak arkasindaki cikintili mastoid kemigine degdirerek konustugumda beni oldukca acik bir sekilde duyabildigini keyfettim. Sesimi normal sekilde duyabilecegine karar vererek hemen onun kafasina duyma ve konusma arzusunu yerlestirmeye basladim. Kisa süre sonra onun yatmadan önce hikaye dinlemeyi sevdigini anladim, bu yüzden onda kendine güven, hayal gücü, isitme ve normal olma arzusunu gelistirecek hikayeler uydurmaya basladim. Özellikle bir hikaye vardi. Bu hikayeyi her anlatisimda yeni ve carpici renkler katiyordum. Onun kafasina sahip oldugu derdin bir eksiklik degil, büyük deger tasiyan özellik oldugunu yerlestirme amacini tasiyordu bu hikaye. Inceledigim felsefenin, her sIkIntinin esdegerde bir avantaj tohumunu da birlikte getirdigini göstermesine ragmen, itiraf etmeliyim ki, bu derdin degerli bir özellik haline nasil dönüstürülebilecegi konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bu deneyimi gecmise dönük olarak inceledigimde, oglumun bana olan inancinin elde ettigimiz sasirtici sonuclarla ilisikili oldugunu görebiliyorum. Ona söyledigim hicbir seyi sorgulamazdi. Onun agabeyine karsi belirgin bir avantaji oldugu ve bu avantajin bircok sekilde kendini gösterecegi fikrini asilamistim ona. Örnegin, okuldaki ögretmenleri onun isitme duygusu olmadigini görecek ve ona özel bir ilgi gösterip olaganüstü yumusak davranacaklardi. Her zaman böyle yaptilar. Gazete satacak yasa geldiginde (agabeyi o sirada gazete saticisiydi) agabeyine göre avantaji olacagini, cünkü insanlarin isitmedigi halde zeki ve caliskan bir cocuk oldugunu görüp ona fazladan para verecekleri fikrine de inandirmistim onu. Yedi yaslarindayken "programlama" yöntemimizin meyve vermeye basladigina dair ilk kanitlari gördük. Bir kac ay boyunca gazete satma ayricaligina sahip olmak icin yalvardi, ama annesi bu ise izin vermiyordu. Sonunda konuya kendi el koydu. Bir gün evde bakicilarla yalnizken mutfak camindan disari cikip tek basina yola koyuldu. Mahalledeki ayakkabicidan sermaye olarak alti sent borc aldi, bunu gazeteye yatirdi, gazeteleri satip yenilerini aldi, tekrar satti, aksamin gec saatlerine dek bu isi sürdürdü. Hesaplarini yapip ayakkabicidan aldigi ali senti geri ödedikten sonra net kirk iki sent kalmisti elinde. O gece eve geldigimizde parayi avucunun icinde sIkIca kavramis olarak uyurken ulduk onu. Annesi elini acti, paralari alip agladi. Oglunun ilk zaferine aglamak cok uygunsuz bir davranis olarak görünmüstü bana. benim tepkim tam tersiydi. Yürekten kahkahalar atiyordum, cünkü kendine inanc tutumunu cocugumun zihnine sokmak icin gösterdigim cabalar basarili olmustu. Kücük sagir cocuk, cok yakindan bagirmadiklari takdirde ögretmenlerini duymadan liseyi, üniversiteyi bitirdi. Isitme engelliler okuluna gitmedi. Isaret dilini ögrenmesine izin vermedik. Normal bir hayat sürüp normal cocuklarla arkadaslik etmesinde kararliydik ve okul yöneticeleriyle son derece hararetli tartismalar pahasina olsa da bu kararimiza sadik kaldik. Lisedeyken elektrikli isitme aygiti kullanmayi denedi, ama bunun ona hicbir yardimi olmadi. Üniversitedeki son haftasinda hayatindaki en önemli dönüm noktasini olusturan bir olay gerceklesti. Tamamen sansin yardimiyla baska bir elektrikli isitme aygiti gecti eline, ona deneme icin gönderilmisti. Benzeri aletler yüzünden meydana gelen düs kirikligi nedeniyle bu aygiti kullanma konusunu agirdan aldi. Sonunda aygiti alip aldirmaz bir tavirla kulagina yerlestirdi, pili takti ve iste! Sanki sihirli bir degnegin dokunusu gibi hayati boyunca duydugu isitme arzusu gercege dönüsmüstü! Hayatinda ilk kez normal bir insan kadar iyi isitmeye basladi. Akilda tutulmasi gereken noktalar: -Büyük bir arzuyla zafere odaklandiginizda geri cekilmek icin hicbir sebebe ihtiyaciniz yoktur; zafer kesindir. -Arzu gecici yenilgiden yeni zaferler üretir. Kelimenin tam anlamiyla küllerin üzerine dünyanin en büyük magazasini insa eden sey arzudur. Bu bölümde gösterilen alti adim arzuyu altina cevirir. Bu prensipler Andrew Carneige icin arzuyu yüz milyon dolarlik bir servete cevirmisti. -Dogustan sagir bir cocuk duymayi ögrendi. "Hic sansi olmayan" bir kadin muhtesem bir opera sanatcisi oldu. Doktorlarin ölmesini bekledigi hasta iyilesti. Arzu bu insanlara garip, ama dogal "zihinsel kimya"yla yardim eden bir güctü. -Zihnin bizim ona tanidiklarimiz disinda hicbir sinirlamasi yoktur. bir yılı aşkın bir süre önce Inanc - Bölüm 3 Arzulanan hedefi zihinde canlandirmak ve elde edilecegine inanmak (Zenginliklere dogru 2. adim) INANC zihnin bas kimyageridir. Inanc düsnceyle karistiginda, bilincalti aninda titresimi alir, manevi esdegerine cevirir ve duada oldugu gibi sonsuz akil´a iletir. Inanc, sevgi ve cinsellik olumlu heyecanlarin en güclüleridir. Ücü karistiginda, düsünceyi aninda bilincaltina ulasacak sekilde "renklendirme" etkisine sahip olurlar. Bilincaltina ulasan düsünce burada manevi esdegerine dönüsür, ki bu da sonsuz akil´dan cevap alan tek bicimdir. Inancinizi güclendirmenin yollari Simdi, kendi kendine telkin prensibinin, arzuyu fiziksel ya da parasal esdegerine dönüstürmede ne denli önemli oldugunu daha iyi anlamanizi saglayacak bir tanim verelim: Inanc, kendi kendine telkin prensibiyle bilincaltina sürekli olumlu sözler vererek ya da talimatlari tekrarlayarak yaratilan zihinsel durumdur. Bunu kavramak icin bu kitabi okuma amacinizi düsünün. Amac, dogal olarak, soyut düsünce dalgalarini fiziksel karsiligina, yani paraya dönüstürme yetenegini kazanmaktir. Bir sonraki kendi kendine telkin bölümünde yer alan talimatlari izleyerek bilinclatinizi istediginiz seyi alacaginiza inanmaya ikna edebilirsiniz. Bilincaltiniz bunu isleyerek size "inanc" ve arzu ettiginiz seyi elde etmeniz icin "kesin planlar" olarak geri gönderecektir. Inanc duygusunun istege bagli olarak gelistirilmesinin bilinen tek yöntemi, olumlu talimatlarin bilincaltina sürekli tekrarlanarak verilmesidir. DUYGU VE INANCLA BIRLESEN BÜTÜN DÜSÜNCELER KENDILERINI DERHAL FIZIKSEL ESDEGERLERINE CEVIRMEYE BASLARLAR! ... Milyonlarca insan üzerlerinde kontrolleri olmadigina inandiklari bazi garip gücler yüzünden yoksulluk ya da basarisizliga mahkum olduklarina inanirlar. Oysa bilincalti tarafindan sürekli algilanip fiziksel esdegerine dönüstürülen olumsuz inanclari yüzünden "kötü talihlerini" kendileri yaratmaktadirlar. Fiziksel ya da parasal esdegerine dönüsmesini istediginiz herhangi bir arzuyu , bilincaltina beklenti veya inanc seklinde aktararak dönüsümün gerceklesmesini saglayabileceginizi bir kez daha yineleyelim. Inanciniz ya da güveniniz bilincaltinin calismasini belirleyen etkendir. Kendi kendine telkin yoluyla bilincaltina talimatlar verirken onu "aldatmaniza" engel olacak hicbirsey yoktur, tipki benim oglumun bilincaltini aldattigi gibi. Bu "aldatmacayi" daha gercekci kilmak icin bilincaltinizi harekete gecirdiginizde TALEP ETTIGINIZ SEYE ZATEN SAHIP OLDUGUNUZDA davranacaginiz gibi hareket edin. Olumlu duygularin zihnimizin egemen gücü olarak destekleyip gelistirmek, olumsuz duygulari ise zayiflatarak ortadan kaldirmak cok önemlidir. Inanc kendi kendine telkinle olusturulabilen zihinsel bir durumdur INANC, düsünce dalgalarina hayat, güc ve hareket kazandiran "ölümsüzlük iksiri" dir. INANC, zenginligi elde etmenin baslangic noktasidir. INANC, bilimin kurallariyla incelenemeyen tüm "mucizeler"in ve tüm gizemlerin temelidir. INANC, basarisizliign bilinen tek panzehhiridir! INANC, duayla birlestiginde insani sonsuz akil´la iletisime geciren bir unsur, bir "kimyasal" dir. INANC, sinirli insan zihninde yaratilan siradan düsünce titresimini manevi esdegerine cevirir. INANC, sonsuz akil´in kozmik gücünün insan tarafindan idare edilip kullanabildigi tek aractir. HERHANGI BIR DUYGUNUN HEYECANIYLA BIRLESTIRILEN DÜSÜNCELER, DIGER BENZERI VEYA ILINTILI DÜSÜNCELERI CEKEN "MIKNATISLI" BIR GÜC OLUSTURUR. Özgüven formülü 1. Hayattaki kesin amacimi gerceklestirme yetenegine sahip oldugumu biliyorum; bu yüzden kendimden bu hedefin elde edilmesine yönelik kararli, sürekli eylemler talep ediyorum. Simdi ve burada böyle eylemlere girecegime söz veriyorum. 2. Zihnimdeki egemen düsüncelerin sonunda eyleme ve yavas yavas da fiziksel gerceklige dönüseceklerini biliyorum; bu yüzden fünde yarim saat olmak üzere düsüncelerimi olmak istedigim kisi üzerine yogunlastiracagim, böylece zihnimde, olmak istedigim sekilde kenimin acik bir resmini olusturacagim. 3. Kendi kenine telkin prensibine göre, kararlilikla zihnimde tuttugum her arzunun, sonunda altta yatan objeyi elde etmeye yönelik pratik araclar yoluyla ifadesini bulacagini biliyorum; bu yüzden kendine güveni gelistirmek icin günde 10 dakika ayiracagim. 4. Hayatta baslica hedefimle ilgili acik bir tanim yazdim. Bu hedefin elde edilmesi icin yeterli özgüveni gelistirene dek denemekten vazgecmeyecegim. 5. Hicbir zenginlik ya da mevkinin gercek ve adalet üzerine insa edilmedigi takdirde dayanmayacagini biliyorum; bu nedenle, etkiledigi herkese yarari dokunmayacak olan bir ise girismeyecegim. Kullanmayi istedigim gücleri ve diger insanlarin isbirligine kendime cekerek basarili olacagim. Digerlerine hizmet etmeye olan istegim yüzünden onlari da bana yardim etmeye ikna edecegim. Bütün insanliga karsi sevgi gelistirerek nefret, kiskanclik, bencillik ve alaycilik gibi duygulari ortadan kaldiracagim, cünkü digerlerine karsi sergileyecegim olumsuz bir tutumun bana bir basari saglamayacagini biliyorum. Onlarin bana inanmalarini saglayacagim ve ben de onlara ve kendime inanacagim. Bu formüle imzami atacagim, bellegime kaziyacagim ve büyük bir inancla günde bir kez sesli olarak tekrar edecegim; böylece yavas yavas düsüncelerimi ve hareketlerimi etkilyecek, kendine güvenen ve basarili bir insan olacagim. bir yılı aşkın bir süre önce Bir gemiyi doguya, digerini batiya tasiyan rüzgar gibi kendine telkin kanunu düsünce yelkenlerinizi acmaniza bagli olarak sizi ya yukarilara cikaracak ya da asagilara indirecektir. Her insani hayal gücünü saskinliga ugratacak sekilde basariya ulastirabilen kendi kendine telkin kanunu asagidaki dizelerde cok iyi tanimlanmistir: Eger yenilgiye ugradigini düsünürsen yenilirin. Eger cesaret edemedigini düsünürsen edemezsin. Kazanmak ister, ama kazanamayacigini düsünürsen, Kazanamayacagin nerdeyse kesindir. Eger kaybedecegini düsünürsen kaybedersin. Cünkü biz gördük ki, Basari insanin iradesiyle baslar, Her sey kafanin icindedir. Eger dislandigini düsünürsen dislanirsin, Yükselecegini düsünmelisin, Bir ödül kazanmadan önce, Kendinden emin olmalisin. Hayattaki kavgalari her zaman Güclü ya da daha hizli olan kazanmaz, Ama er ya da gec kazanan insan, KAZANABILECEGINI DÜSÜNENDIR! bir yılı aşkın bir süre önc Kendi kendine telkin Bölüm 4 Bilincaltini Etkilemek icin Kullanilacak Yöntem (Zenginliklere Dogru 3. Adim) Kendi kendine telkin bes duyu yoluyla insanin zihnine ulasan tüm ikna edici öneriler ve kisinin kendinden kaynaklanan uyaranlar icin kullanilan bir terimdir. Kendi kendine telkin, zihnin bilincli düsüncelerin yer aldigi bölümüyle bilincaltinin hareket merkezi olarak is gören bölümü arasindaki iletisim aracidir. Ilham yoluyla aklimiza gelenler disinda, Olumlu yada olumsuz, hic bir düsünce kendi kendine telkin prensibinin yardimi olmadan bilincaltina giremez. Doga insani öyle yaratmistir ki, bes duyusu yoluyla bilincaltina ulasan malzeme üzerinde kesin kontrolü vardir, ama bu her zaman kontrollü oldugu anlamina gelmez. Bilincalti gübrelenmis bir bahceye benzer. Eger arzu edilen tohumlar ekilmezse, her yeri yabani otlar sarar. Kendi kendine telkin, ya zihnini istiyerek yaratici olumlu düsüncelerle besledigin, yada ihmalkarlik edip, olumsuz düsüncelerle besledigin ve yikici türde düsüncelerin zengin zihnin bahcesine girmesine izin verdigi kontrol mekanizmasidir. Arzuyla ilgili bölümde, para icin duydugunuz arzunun yazili ifadesini günde iki kez sesli olarak okumaniz, bu paraya sahip oldugunuzu görmeniz ve hissetmeniz istenmisti. Bu talimatlari yerine getirerek arzu ettiginiz nesneyi tam bir inancla dogrudan bilincaltiniza göndermis oluyorsunuz. Arzu edilen seyi sesli olarak okurken, sözcüklerinize heyecan yada duygu karistirmadan onlari sadece okumanin bir anlami yoktur. Bilincaltiniz yalnizca heyecan ve duyguyla karisik olan düsünceleri tanir ve onlarin üzerinde calisir. Heyecandan yoksun sözcükler bilincaltini etkilemez. Inancla iyi bir sekilde duygusallastirilarak ifade edilen sözcükler ya da düsüncelerle bilincaltina ulasmayi ögrenene dek önemli bir sonuc elde edemezsiniz. En önemli gercek: Bilincalti kendisine mutlak inancla gönderilen her türlü emri alir ve bunlar üzerinde calisir, ancak emirlerin bilincalti tarafindan yorumlanmadan önce sürekli tekrar edilmesi gereklidir. Kendiniz inandiginiz icin, bilincaltinizi da hayal ettiginiz parayi elde etmeniz gerektigine, bu paranin zaten sizi beklemekte olduguna inandirabilir, bilincaltinizin gercekte sizin olan parayi kazanmaniz icin pratik planlar sunmasini sagliyabilirsiniz. Paraya sahip oldugunuzu düsünmeye baslayip talep edin ve bekleyin, bilincaltiniz bu arada ihtiyaciniz olan plan yada planlari size sunacaktir. Bu planlar icin tetikte olun ve ortaya ciktiklarinda hemen harekete gecin. Arzunun dönüstürülmesi yoluyla para kazanma planinizi yaratirken �mantiginiza� güvenmeyin. Mantik yetiniz tembel olabilir ve eger size hizmet etmesi icin tamamen ona güvenirseniz hayal kirikligina ugrayabilirsiniz. Elde etme niyetinde oldugunuz parayi (gözleriniz kapali) hayal ederken bu paranin karsiliginda vermeyi düsündügünüz hizmet yada mali verdiginizi de hayal edin! Bu cok önemli! Eger talimatlarin sadece bazilarini uygulayip digerlerini uygulamayi reddederseniz basarisiz olursunuz. Tatmin edici sonuclar almak icin, tüm talimatlari inanarak takip etmelisiniz. Rahatsiz edilmiyeceginiz sessiz bir yere gidin gözleirnizi kapatin ve elde etmeyi düsündügünüz para miktarini, elde edilmesi icin koydugunuz zaman sinirini ve bu paranin karsiliginda vermeyi düsündügünüz hizmet ya da mali gösteren yazili ifadeyi sesli bir sekilde tekrarlayin. Örnegin, bes yil sonraki ocak ayinin birine kadar 50.000 dolar kazanmayi, bu parayi kazanan bir satis görevlisinin performansinda kisisel hizmet vermeyi düsündügünüzü varsayalim. Yazili ifadeniz buna benziyebilir: �2013 yilinin 20. Mayis tarihine kadar, her ay düzenli olarak 85.000 � kazanacagim. Bu paranin karsiliginda avrupadaki türklere günes olacak bir lider olacagim, canim abimin izinden gidecegim. Bu parayi kazanacagima inaniyorum. Inancim o kadar güclü ki, bu paranin gözleirmin önünde oldugunu görebiliyorum. Ellerimle dokunabiliyorum. Para onun karsiliginda sunacagim hizmet oraninda ve belirledigim zamanda bana gelmek icin bekliyor. Bu parayi kazanmak icin bir plan aldim ve bu plani uygulayacagim.� (plan bekliyorum ve aldgimda uyguluyacagim da diyebilirsiniz siz) Bu programi, kazanmayi istediginiz parayi (hayalinizde) görene dek gece gündüz tekrarlamaya devam edin. Yazili ifadenizin bir kopyasini cikarip gece ve gündüz görebileceginiz bir yere asin ve yatmadan önce ve sabah kalkar kalkmaz ezberleyene dek okuyun. Akilda tutulmasi gereken noktalar: - Bilinciniz bilincaltiniza ulasan düsüncelerinizi kontrol eden bir koruyucu gibidir. Olumlu yada olumsuz istediginiz tüm düsünce dalgalarini bilincli olarak sürekli tekrar ederken aslinda onlarin bilincaltiniza ulasmasini ve yerlesmesini saglamis olursunuz. Bu tekrarlari mutluluk, zenginlik ve saglik üzerine yogunlastirdiginizda bilincaltinizda olumsuz titresimler icin yer kalmadigini göreceksiniz. - Duygulariniz parayi gercekten görüp elinize almaniza yardim ettiginde, para daha önce varligindan haberdar olmadiginiz kaynaklardan gelebilir. Hedeflerinizi kesin miktar üzerine odaklayin ve bu miktari kendiniz belirleyin. Bir zaman siniri da getirin. - Kendi kendinize telkinde bulunma süresi sonunda bilincaltinizin size gerekli planlari sunmasi icin bekleyin. Bilincaltiniz size bir plan verdiginde uygulamak icin harekete hemen gecin. Ilham degerlidir ve hemen kullanilmalidir. Firsatlar bekletilmekten hoslanmaz. - Üc basit islem kendi kendine telkinde ustalasmanizi saglar. Talimatlari harfiyen uygulayin ve kaderinizin hakimi olun. - Her zorluk büyük bir kazancin tohumlarini da birlikte getirir.