17 Ekim 2013 Perşembe

Renklerin dili

Renklerin Anlamları:
  • Beyaz: Saflığı, temizliği ve istikrarı ifade eder.
  • Siyah: Gücü, tutkuyu ve çoğu ülkede matemi temsil eder.
  • Mavi: Sonsuzluğu ve özgürlüğü ifade eder.
  • Yeşil: Doğanın ve huzurun rengidir.
  • Kırmızı: Canlılık ve dinamizmin rengidir. Ataklık, azim ve kararlılığı ifade eder.
  • Sarı: En parlak ve dikkat çekici renktir. Neşe, zeka, incelik ve pratikliği ifade eder.
  • Mor: Asalet, lüks ve itibarın rengidir.
  • Pembe: Neşe, güven ve rahatlığı ifade eder.
  • Turuncu: Dışa dönük olmayı ve güveni temsil eder.
  • Lacivert: Sonsuzluk, otorite ve verimliliği ifade eder.
  • Kahverengi: Toprağın ve doğallığın rengidir.
  • Gri: Alçak gönüllülüğü ve dengeyi ifade eder.
Kırmızı
Bu renk canlılık ve dinamizmle ilgili bir renktir. Kırmızı renk fiziksel olarak ataklığı canlılığı, duygusal bağlamda bir işi sonuna kadar götüren azmi ve kararlılığı gösterir.
Mutluluğu temsil eder ve kişinin iştahını açar. Dünyadaki gıda firmalarının hepsinin logosunun kırmızı olduğunu fark edeceksiniz.Ne kadar parlak olursa olsun, ayrıca hiçbir renk kırmızı kadar dikkat çekmez.
İnsanların üzerinde canlandırıcı, kışkırtıcı ve heyecan verici bir etki yaratır. Ancak uzun süre seyredildiğinde sinirlerde gerginlik yapar. Özellikle hastane bahçelerinde, toplu halde kırmızı çiçeklere yer vermek uygun olmaz. Tansiyonu yükseltir, kan akışını hızlandırır. Aşkın ve arzunun rengidir. Kırmızı dolaşım sistemindeki kan akımını hızlandırır. Çocuk eşyalarında bu tonun fazla kullanılması, çocukların mutluluğunu temsil etmesindendir .


SARI

Sarı zeka, incelik ve pratiklikle ilgilidir. Toplumsal yaşamı ve birlikte çalışmayı yansıtan bir anlamı vardır. Geçiciliğin ve dikkati çekiciliğin ifadesidir. O yüzden taksiler sarıdır. Dikkat çeksin ve geçici olduğu bilinsin diye. Araba kiralama şirketleri de logolarında sarıyı kullanırlar. Ayrıca bu yüzden dünyada hiçbir banka ambleminde sarıyı kullanmaz. Paranın geçici değil, kalıcı olmasını isterler.
Mutluluğu ve geçiciliği temsil eder. Sarı güneşin rengi olduğu için kişinin günlük hayatına hakim olan renktir. Özellikle açık sarı kişiye huzur verir. Morali bozuk olan kişiler, sarı rengin hakim olduğu ortamlarda kendilerini gevşemiş, hafiflemiş hissederler. Sarı ayrıca hüzün ve özlemin rengidir. Sonbaharın tüm hüzünlü güzelliğinde onun her rengini izlemek mümkündür.
YEŞİL
Yeşil ahenk, huzur, uyum ve anlayış ile ilgilendirilir. Güven verir. O yüzden bankaların logolarında en çok tercih ettikleri iki renkten biridir. Yatak odası için de rahatlatıcı bir renktir. Batıda büyük otellerin mutfaklarında duvar renginin, aşçıların yeniliklerini arttırmak için yeşile boyandığı söylenir. Yaratıcılığı körükler, rahatlatıcı özelliği nedeniyle büyük lokanta ve mutfaklarda kullanılır. Hastanelerde logo ve iç dizaynlarında yeşili tercih eder.
Doğanın ve baharın rengidir, insanlar üzerindeki etkisi tartışılmazdır. Yeşil alanlarda insanların daha az mide rahatsızlığı çektiği saptanmıştır.



Mavi renk gökyüzünün ve geniş ufukların simgesidir. Sınırsızlığı ve uzak bakışlılığı simgeler. İçinde sonsuz evrensel enerjilerin potansiyelini taşır.
Kanın akışını yavaşlatır, sakin diye nitelenebilir. Huzuru temsil eder ve sakinleştirir. Aynı şekilde tabiata ağırlıklı renk olmasından dolayı, yeşil gibi insanı sakinleştirir. Huzur verir ve kişinin gerginliğini azaltır.
Mavi rengin üzerimizdeki etkisi çok fazladır; sakinliğin ve mutluluğun rengi diyebiliriz.
Özellikle açık mavi renkler kişinin iş ve ev ortamında sık olarak kullanması gereken renktir.
Mavinin kan akışını hızlandırdığına inanıldığından, nazar boncuğu da mavidir. Yeşil ve mavi ayrıca sağlamlığın ifadesidir.
ÇİVİT MAVİSİ-LACİVERT
Çivit mavisi açıklığı, netliği ve gözle görülemeyeni simgeler. Sonsuzluğu, otoriteyi ve verimliliği temsil eder. İş adamlarının ve firmaların sıkça tercih ettiği bir renktir. Özellikle önemli iş görüşmelerinde tavsiye edilen bir renk tonudur. Lacivert giyen kişiler kendilerini çok daha karizmatik ve inandırıcı hissederler. Ayrıca bu yüzden dünyadaki firmaların bir çoğu logolarında lacivert rengi kullanır. İnsanların üzerinde başarılı ve güçlü imajı bırakır.


MENEKŞE-MOR

Menekşe renginin ruhsal esenlik ve sonsuzluk ile ilgili olduğu düşünülür. Eskiden beri ihtişam ve lüksün son basamağı olarak düşünülür. Tarih, yüksek sınıfların, saray mensuplarının daima morla bezendiklerini kaydeder. Nevrotik duyguları açığa çıkardığından, bilinçaltı insanları korkuttuğu saptanmıştır.
Gücü ve tutkuyu temsil eder. Hırsın da bir ifadesidir. Makam arabaları örnek. Batı’da yası, matemi anlatır, oysa Japonya'dasiyah mutluluktur. Siyah fonda kullanıldığında karamsarlığı çağrıştırsa bile vazgeçemediğimiz romantik, gece rengidir.
Konsantrasyonu en çok getiren renktir. Einstein'in konsantre olabilmek için perdeleri siyah, gün ışığı olmayan bir odaya girip ve bu şekilde düşündüğü söylenir.


GRİ

Diplomatik ve ağır bir renktir. Hareketsizliği, yavaşlığı ve ciddiyeti temsil eder.
KAHVERENGİ
Gerçekçiliğin, plan ve sistemin rengidir. İnsanlar üzerinde canlılık hareketlilik etkisi bırakır. Yapılan bir deneyde, bir müzede fon kahverengiye döndürüldüğünde ziyaretciler daha çok yeri daha az zamanda gezmişler. Kahverengi toprağın rengidir, insanların hareketlerini hızlandırıyor.
Kahverengi ağırlıklı olan yerlerde uzun süre oturmak güçtür. Hareketliliği arttırdığı için özellikle fast-food restaurantlarda bu renk fazla kullanılır.Dikkat ederseniz dünyadaki fast-food restaurantlarının hepsinin sandalyeleri ve masaları kahverengi, duvar boyaları ise kahverengi-şampanya-pembe karışımıdır. Hiçbir fast-foodcunun duvarını beyaz göremezsiniz.
Büronuzda kahverengi mobilyalar kullanmayın. Kahverengi aynı zamandı teklifsiz, rahat bir renk olarak kabul edilir. Karşınızdakinin kendini resmiyetten uzak, daha rahat hissetmesini ve açılmasını sağlar. Mesela, gazeteciler. Tüm ünlüleri rahatlıkla konuşturmasıyla tanınan ünlü televizyoncu Larry King'i programında her seferinde kahverengi kravatlar ve ceketlerle görürsünüz.
Kahverengi toprak rengidir ve diğer insanlar arasında kaybolur gidersiniz. İş görüşmelerinizde, profesyonel toplantılarda sakın kahverengi giymeyin.
TURUNCU
Turuncu kırmızıyla benzer özelliklere sahip bir renk. Saf halinin yanı sıra açık tonlarıyla ve gölgeli tonlarıyla da sevilir. Ayrıca olgunluğu ve durağanlığıyla kırmızıdan daha az iddialıdır ve daha çok tercih edilir.Turuncu, güç ve dayanıklılığın rengidir. Ayrıca sıcaklığı, ateşi ve telaşı simgeler. Neşenin ve bilgeliğin de sembolü olan turuncunun, insanlardaki sosyalleşme duygularını faaliyete geçirdiğini ifade eden uzmanlar, bu rengin aşırı kullanımının sinir sistemini olumsuz yönde etkilediğini vurguluyorlar. Uzmanlar, bu sebeple turuncuyu, yeşil ve mavinin tonlarıyla birlikte kullanmak gerektiğine dikkat çekiyorlar.
PEMBE
Pembe, sabah güneşinin rengi, dişi duyguların ifadesidir. Yaşam dolu, mükemmel ve enerji veren bir renktir. Sağlıklı olmanın ve daima genç kalmanın ifadesi olarak da tanımlanabilir. Pembe enerjisini kırmızıdan alır. Kırmızıya göre daha yumuşaktır. İlkbaharın rengi olarak da tanımlayabileceğimiz pembenin bu saf yönü aynı zamanda kusursuz bir dünyanın ve hayaller peşinde koşulan bir yaşamın da habercisidir. Pembe çekicidir, hünerlidir ve fantezi doludur. Dişi yönü gizleyemeyecek kadar aydınlıktır.

Pembenin dekorasyondaki etkileri; Hayallerin rengi pembe, ortama kazandırdığı enerjinin yanı sıra hassas etkileriyle çalışma alanlarında pek tercih edilmez. Daha olumlu bir yaşamı düşlemenin rengi olarak, özellikle dekorasyonda kız çocuklarının odalarında kullanılır.
Beyaz saflığın, yeni başlangıçların ve barışın rengidir. Bozulmamış, değerini kaybetmemiş ve kutsal sayılan kavramlar beyaz renkle temsil edilir. Işığı yansıtan ve ortama ferahlı kazandıran beyaz, parlak ve enerji vericidir. Bunun yanı sıra asaleti, zarafeti ve soğukkanlılığı da ifade ettiği için, tıpkı saf ve mutluluk verici olduğu gibi soğuk ortamlar yaratmak istenildiğinde de kullanılır.


Beyazın dekorasyondaki etkileri; Beyaz özellikle hastaneler ve ilaç firmaları gibi sağlık ve hijyeni vurgulamak isteyen mekânlar için tercih edilen ilk renktir. Bunun yanı sıra istikrarı v devamlılığı da temsil ettiği için beyaz rengin kullanıldığı ofisler daha güven verir. Gözleri dinlendiren ve mekânı gerçek boyutlarından daha büyük gösteren beyaz, neredeyse tüm mimarlar tarafından tavsiye edilen bir renktir. Işık, seçilen beyazın tonunu etkiler. Kuzeye bakan bir odada kreme yakın, güneşli bir odada ise, griye yakın beyaz kullanabilirsiniz. Beyaz dengeleyici ve net kişiliğiyle birçok mekânın kurtarıcısı ve gözdesidir.
Düsüncenin gücü - Bölüm 1 "Düsünerek" Thomas A. Edison ile ortak olmanin yolunu bulan adam Gercek anlamda "düsünceler maddedir", öyle ki kendilerini zenginlige ya da diger somut nesnelere dönüstürmek icin amac, kararlilik ve atesleyici bir arzu ile birlestiginde düsünceler sanildigindan da kuvvetli maddeler haline gelir. Uzun yillar önce Edwin C. Barnes, insanlarin gercekten düsünerek zengin olabildiklerinin ne kadar dogru oldugunu kesfetmisti. Kesfi bir kerede gerceklesmemisti. Büyük Edison´un is ortagi olmak icin yanip tutusan bir arzuyla baslayip yavas yavas artarak gelmisti bu kesif. Barnes´in arzusunun en önemli özelliklerinden biri kesin olmasiydi. Edison´la calismak istiyordu, Edison icin degil. Bu arzusunu nasil gercege dönüstürdügüyle ilgili hikayeyi dikkatle inceleyin. O zaman insanlari zenginlige götüren prensipleri daha iyi anlayacaksiniz. Bu arzu veya düsünce zihninde ilk kez belirdiginde bu konuda bir sey yapabilecek durumda degildi. Yolunda iki büyük zorluk vardi. Edison´u tanimiyordu ve New Jersey, Dogu Orange´a gitmek icin tren biletini ödeyebilecek parasi yoktu. Bu zorluklar bircok kisiyi bu arzu ve kararindan caydirmaya yeterdi. Ama onunki siradan bir arzu degildi! Edison´un laboratuvarina gidip mucitle birlikte caslimak istedigini bildirdi. Barnes´la yaptigi ilk görüsmeden yillar sonra Edison sunlari söyledi: "Karsimda siradan bir serseri gibi dikiliyordu, ama yüzündeki ifade pesinden gittigi seyi elde etmeye kararli oldugunu aciklyiordu. Bu adamla gecirdigim yillarin verdigi deneyimden sonra ögrendim ki, bir insan bir seyi, bütün gelecegini tek bir tekerlegin dönüsüne baglamaya hazir olacak kadar istiyorsa, onu elde edecegi kesindir. Istedigi firsati verdim ona, cünkü basarana kadar direnmeyi kafasina koymus oldugunu gördüm. Sonraki olaylar bunun bir hata olmadigini gösterdi." Edison´un ofisinde calismasini saglayan sey genc adamin görünüsü olamazdi, cünkü görünüsü kesinlikle onun aleyhineydi. Önemli olan, ne düsündügüydü. Barne silk görüsmede Edison´un ortakligini kazanmadi. Önemsiz bir maasla Edison´un ofisinde calisma sansi elde etti. Aylar gecti. Barnes´in kesin ana amac olarak aklina koydugu hedefi kendisine yaklastiracak hicbir sey olmadi. Ama Barnes´in zihninde önemli bir sey oluyordu. Edison´un is ortagi olma arzusu sürekli olarak yogunlasiyordu. Psikologlar dogru bir sekilde derler ki, "Bir insan bir sey icin gercekten hazirsa bu, görünüsüne de yansir." Barnes, Edison´la is ortakligina hazirdi; üstelik aradigi seyi elde edene dek hazir olarak beklemeye kararliydi. Kendi kendine, "Ah, bunun yarari ne? Galiba kararini degistirip satis elamani olsam daha iyi olacak," demedi. Bunun yerine, "Buraya Edison´la caslimaya geldim ve hayatimin sonuna kadar da sürse bunu elde edecegim," dedi. Kararliydi! Eger kesin bir amac edinseler ve kendilerini tüketen bir saplanti haline gelene kadar bu amaca sahip ciksalar, insanlarin ne kadar farkli hikayeleri olurdu! Belki genc Barnes o sirada bilmiyordu, ama dinmeyen kararliligi, tek bir arzusunun arkasinda durma kararligi bütün engelleri yikmasini saglayacak ve istedigi firsati kendisine getirecekti. Firsat geldiginde Barnes´in beklediginden farkli bir sekilde ve farkli bir yönden geldi. Bu, firsatin hilelerinden biridir. Arka kapidan iceri süzülmek ve talihsizlik ya da gecici yenilgi kiligina bürünmek gibi sinsi aliskanliklari vardir firsatin. Belki de bu yüzden bircoklari firsati tanimada basarisiz olurlar. Edison o sirada Edison Dikte Makinesi olarak bilinen yeni bir büro aletini tamamlamisti. Satis elamanlari bu makine konusunda fazla coskulu davranmiyorlardi. Büyük caba harcanmadan satilamayacagini düsünmekteydiler. Barnes, Edison Dikte makinesini satabilecegini bilyiordu. Bunu Edison´a teklif etti ve hemen sansi yakaladi. Makineyi satti. aslinda makineyi o kadar basarili bir sekilde satti ki, Edison ona makineyi bütün ülke genelinde pazarlayip satma yetkisi verdi. Bu is baglantisiyla Barnes zengin oldu, ama cok daha büyük bir sey yapti. Insanin gercekten düsünerek zenginlesebilecegini kanitladi. ... Akilda tutulmasi gereken noktalar: -Bir insan Edwin Barnes gibi kötü bir sekilde giyinmis ve tek kurussuz olabilir, ama icinde atesleyici olan arzu ona hayatinin firsatini getirebilir. -Dogru yönde ne kadar uzun süre calisirsaniz basariya o kadar yaklasirsiniz. Cok fazla insan basari erisebilecekleri bir yerdeyken vazgecmislerdir. Baskasinin yakalamasi icin birakmislardir basariyi. -Amac, bütün basarilarin mihenk tasidir, büyük ya da kücük fark etmez. Güclü bir adam, amaci olan kücük bir cocuk tarafindan maglup edilebilir. Yapacaginiz isin önemi üzerindeki düsünme aliskanliklarinizi degistirin, imkansiz görüneni basarabilirsiniz. -Henry Ford gibi kendi inancinizi ve kararliliginizi digerlerine iletebilir ve "imkansizin" iyi bir sekilde yapilmasini saglayabilirsiniz. -Insan zihni düsünebildigi ve inanabildigi her seyi basarabilir. bir yılı aşkın bir süre önce Arzu: Bütün basarilarin baslangic noktasi - Bölüm 2 (Zenginliklere dogru 1. adim) Hayaller, arzu tarafindan somut eylemlere dönüstürüldügünde gercek olur. Hayattan büyük armaganlar isteyin ve onlari size vermesi icin hayati yüreklendirin. Edwin C. Barnes, elli yildan uzun bir süre önce New Jersey, Dogu Orange, yük treninden asagiya atladiginda bir serseriye benziyor olabilirdi, ama düsünceleri bir dahininkine benziyordu! Barnes´in arzusu ümit degildi! Dilek degildi! Her seye üstün gelen güclü bir arzuydu bu. Kararliydi. Arzulari altina ceviren alti adim Zenginlik arzusunu parasal esdegerine ceviren yöntem alti kesin, pratik adimdan olusur: 1. Zihninizded arzu ettiginiz kesin para miktarini belirleyin. Sadece, "Cok para istiyorum," demek yeterli degildir. Miktar konusunda kesin olun. (Kesinlik konusunda daha sonraki bölümde anlatilacak olan psikolojik bir neden vardir.) 2. Arzu ettiginiz paranin karsiliginda ne verme niyetinde oldugunuza tam olarak karar verin. (Hicbir bedel ödemeden bir sey elde edilemez diye bir gercekcilik yoktur.) 3. Arzu ettiginiz parayi elde etmek icin kesin bir tarih belirleyin. 4. Arzunuzu gerceklestirmek icin bir plan ortaya koyun ve hazir olsaniz da olmasaniz da bu plani uygulamaya koymak icin hemen harekete gecin. 5. Kazanmaya niyetli oldugunuz para miktarini acikca belirleyin; bunu kazanmak icin bir zaman siniri koyun; bu para karsiliginda ne vermeye niyetli oldugunuzu belirtin; parayi kazanmak icin düsündügünüz plani acikca tarif edin ve tüm bunlari kagida dökün. 6. Yazili ifadenizi günde iki kez okuyun, bir kere yatmadan hemen önce ve bir kere de kalktiktan hemen sonra. OKUDUKCA HALIHAZIRDA O PARAYA SAHIP OLDUGUNUZU GÖRECEK, HISSEDECEK VE INANACAKSINIZ. Sunu unutmayin, hayatta yüksek hedefleri olmak, bolluk ve zenginlik talep etmek, perisanlik ve yoksullugu kabul etmekten daha büyük bir caba gerektirmez. Muhtesem bir siir bu evrensel gercegi su dizelerle dile getirmektedir: Hayat´la tek kurus icin pazarlik edeyim derken Tek kurustan fazlasini vermedi bana, Yine de tek kurusluk servetimi sayarken Dahasi icin her gece yalvardim ona. Cünkü hayat sadece bir isverendir, Ne isterseniz verir onu, Herkese kendi ücretini belirleyendir, Katlanir kac sifirliysa maasinin sonu. Bayagi islerde calismam gerekti, Dehsetle sunu ögrenmek icin, Hazirdir hayat her neyse, Istedigim ücreti vermek icin. Arzu "Imkansizi" gercege dönüstürür Bu bölümün doruk noktasi olarak, size simdiye kadar tanidigim en olaganüstü insani tanitmak istiyorum. Onu dogumundan birkac dakika sonra gördüm. Dünyaya fiziksel olarak isitme duyusu olmaksizin geldi ve doktoru biraz zorlayinca cocugun hayati boyunca sagir ve dilsiz olarak kalabilecegini söyledi. Doktorun sözlerine meydan okuudm. Bunu yapmaya hakkim vardi; cünkü cocugun babasiydim. Bir karara varip ben de bir fikir ileri sürdüm, ama bunu kalbimin derinliklerinde sessizce yaptim. Zihnimde cocugumun duyup konusacagini biliyordum. Nasil? Bir yol oldugundan emindim ve bunu bulacaktim. Ölümsüz Emerson´un sözlerini düsündüm: " Her seyin gidisi bize inanci ögretmek icindir. Sadece itaat etmemiz gerekir. Her birimiz icin bir rehber vardir ve dikkatlice dinleyerek dogru sözcügü duyabiliriz." Dogru sözcük mü? ARZU! Oglumun sagir ve dilsiz olmamasini her seyden cok arzu ettim. O arzudan asla vazgecmedim, bir saniye bile. Bu konuda ne yapabilirdim? Bir sekilde bir yol bulacak ve kulaklarinin yardimi olmaksizin sesleri beynine ulastiracak arac ve yöntemlere duydugum atesleyici arzumu bu cocugun zihnine yerlestirecektim. Cocuk isbirligi yapacak caga ulasir ulasmaz kafasini dünyayi duyma arzusuyla öylesine dolduracaktim ki, doga bunu kendi yöntemleriyle gercege dönüstürecekti. Bütün bu düsünceler zihnimde yer aliyor, ama kimseye bu konuda bir sey söylemiyordum. Her gün kendi kendime oglumun sagir ve dilsiz olmayacagini tekrarliyordum. Büyüyüp etrafindaki seylerin farkina varmaya basladiginda hafif derecede duyabildigini fark ettik. Cocuklarin normalde konusmaya basladiklari caga geldiginde konusma girisiminde bulunmadi, ama hareketlerinde bazi sesleri hafifce duyabildigini anlyiorduk. Benim bütün bilmek istedigim de buydu! Eger cok az da olsa duyabiliyorsa, daha büyük bir duyma kapasitesi gelistirebilirdi. Sonra meydana gelen bir sey bana ümit verdi. Tamamen beklenmedik bir kaynaktan geliyordu bu. Bir pikap satin aldim. Cocuk müzigi ilk kez duydugunda sevincten neredeyse kendinden geciyordu. Pikabi hemen sahiplendi. Bir keresinde bir plagi iki saat boyunca tekrar tekrar caldi, bu arada dislerini pikabin muhafazasina gecirmis bir sekilde ayakta duruyordu. Bu aliskanligin anlamini ancak bir kac yil sonra anlayabildik, cünkü o sirada "kemik iletisi" diye bir prensip duymamistik. Pikabi edindikten kisa bir süre sonra dudaklarimi onun kulak arkasindaki cikintili mastoid kemigine degdirerek konustugumda beni oldukca acik bir sekilde duyabildigini keyfettim. Sesimi normal sekilde duyabilecegine karar vererek hemen onun kafasina duyma ve konusma arzusunu yerlestirmeye basladim. Kisa süre sonra onun yatmadan önce hikaye dinlemeyi sevdigini anladim, bu yüzden onda kendine güven, hayal gücü, isitme ve normal olma arzusunu gelistirecek hikayeler uydurmaya basladim. Özellikle bir hikaye vardi. Bu hikayeyi her anlatisimda yeni ve carpici renkler katiyordum. Onun kafasina sahip oldugu derdin bir eksiklik degil, büyük deger tasiyan özellik oldugunu yerlestirme amacini tasiyordu bu hikaye. Inceledigim felsefenin, her sIkIntinin esdegerde bir avantaj tohumunu da birlikte getirdigini göstermesine ragmen, itiraf etmeliyim ki, bu derdin degerli bir özellik haline nasil dönüstürülebilecegi konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Bu deneyimi gecmise dönük olarak inceledigimde, oglumun bana olan inancinin elde ettigimiz sasirtici sonuclarla ilisikili oldugunu görebiliyorum. Ona söyledigim hicbir seyi sorgulamazdi. Onun agabeyine karsi belirgin bir avantaji oldugu ve bu avantajin bircok sekilde kendini gösterecegi fikrini asilamistim ona. Örnegin, okuldaki ögretmenleri onun isitme duygusu olmadigini görecek ve ona özel bir ilgi gösterip olaganüstü yumusak davranacaklardi. Her zaman böyle yaptilar. Gazete satacak yasa geldiginde (agabeyi o sirada gazete saticisiydi) agabeyine göre avantaji olacagini, cünkü insanlarin isitmedigi halde zeki ve caliskan bir cocuk oldugunu görüp ona fazladan para verecekleri fikrine de inandirmistim onu. Yedi yaslarindayken "programlama" yöntemimizin meyve vermeye basladigina dair ilk kanitlari gördük. Bir kac ay boyunca gazete satma ayricaligina sahip olmak icin yalvardi, ama annesi bu ise izin vermiyordu. Sonunda konuya kendi el koydu. Bir gün evde bakicilarla yalnizken mutfak camindan disari cikip tek basina yola koyuldu. Mahalledeki ayakkabicidan sermaye olarak alti sent borc aldi, bunu gazeteye yatirdi, gazeteleri satip yenilerini aldi, tekrar satti, aksamin gec saatlerine dek bu isi sürdürdü. Hesaplarini yapip ayakkabicidan aldigi ali senti geri ödedikten sonra net kirk iki sent kalmisti elinde. O gece eve geldigimizde parayi avucunun icinde sIkIca kavramis olarak uyurken ulduk onu. Annesi elini acti, paralari alip agladi. Oglunun ilk zaferine aglamak cok uygunsuz bir davranis olarak görünmüstü bana. benim tepkim tam tersiydi. Yürekten kahkahalar atiyordum, cünkü kendine inanc tutumunu cocugumun zihnine sokmak icin gösterdigim cabalar basarili olmustu. Kücük sagir cocuk, cok yakindan bagirmadiklari takdirde ögretmenlerini duymadan liseyi, üniversiteyi bitirdi. Isitme engelliler okuluna gitmedi. Isaret dilini ögrenmesine izin vermedik. Normal bir hayat sürüp normal cocuklarla arkadaslik etmesinde kararliydik ve okul yöneticeleriyle son derece hararetli tartismalar pahasina olsa da bu kararimiza sadik kaldik. Lisedeyken elektrikli isitme aygiti kullanmayi denedi, ama bunun ona hicbir yardimi olmadi. Üniversitedeki son haftasinda hayatindaki en önemli dönüm noktasini olusturan bir olay gerceklesti. Tamamen sansin yardimiyla baska bir elektrikli isitme aygiti gecti eline, ona deneme icin gönderilmisti. Benzeri aletler yüzünden meydana gelen düs kirikligi nedeniyle bu aygiti kullanma konusunu agirdan aldi. Sonunda aygiti alip aldirmaz bir tavirla kulagina yerlestirdi, pili takti ve iste! Sanki sihirli bir degnegin dokunusu gibi hayati boyunca duydugu isitme arzusu gercege dönüsmüstü! Hayatinda ilk kez normal bir insan kadar iyi isitmeye basladi. Akilda tutulmasi gereken noktalar: -Büyük bir arzuyla zafere odaklandiginizda geri cekilmek icin hicbir sebebe ihtiyaciniz yoktur; zafer kesindir. -Arzu gecici yenilgiden yeni zaferler üretir. Kelimenin tam anlamiyla küllerin üzerine dünyanin en büyük magazasini insa eden sey arzudur. Bu bölümde gösterilen alti adim arzuyu altina cevirir. Bu prensipler Andrew Carneige icin arzuyu yüz milyon dolarlik bir servete cevirmisti. -Dogustan sagir bir cocuk duymayi ögrendi. "Hic sansi olmayan" bir kadin muhtesem bir opera sanatcisi oldu. Doktorlarin ölmesini bekledigi hasta iyilesti. Arzu bu insanlara garip, ama dogal "zihinsel kimya"yla yardim eden bir güctü. -Zihnin bizim ona tanidiklarimiz disinda hicbir sinirlamasi yoktur. bir yılı aşkın bir süre önce Inanc - Bölüm 3 Arzulanan hedefi zihinde canlandirmak ve elde edilecegine inanmak (Zenginliklere dogru 2. adim) INANC zihnin bas kimyageridir. Inanc düsnceyle karistiginda, bilincalti aninda titresimi alir, manevi esdegerine cevirir ve duada oldugu gibi sonsuz akil´a iletir. Inanc, sevgi ve cinsellik olumlu heyecanlarin en güclüleridir. Ücü karistiginda, düsünceyi aninda bilincaltina ulasacak sekilde "renklendirme" etkisine sahip olurlar. Bilincaltina ulasan düsünce burada manevi esdegerine dönüsür, ki bu da sonsuz akil´dan cevap alan tek bicimdir. Inancinizi güclendirmenin yollari Simdi, kendi kendine telkin prensibinin, arzuyu fiziksel ya da parasal esdegerine dönüstürmede ne denli önemli oldugunu daha iyi anlamanizi saglayacak bir tanim verelim: Inanc, kendi kendine telkin prensibiyle bilincaltina sürekli olumlu sözler vererek ya da talimatlari tekrarlayarak yaratilan zihinsel durumdur. Bunu kavramak icin bu kitabi okuma amacinizi düsünün. Amac, dogal olarak, soyut düsünce dalgalarini fiziksel karsiligina, yani paraya dönüstürme yetenegini kazanmaktir. Bir sonraki kendi kendine telkin bölümünde yer alan talimatlari izleyerek bilinclatinizi istediginiz seyi alacaginiza inanmaya ikna edebilirsiniz. Bilincaltiniz bunu isleyerek size "inanc" ve arzu ettiginiz seyi elde etmeniz icin "kesin planlar" olarak geri gönderecektir. Inanc duygusunun istege bagli olarak gelistirilmesinin bilinen tek yöntemi, olumlu talimatlarin bilincaltina sürekli tekrarlanarak verilmesidir. DUYGU VE INANCLA BIRLESEN BÜTÜN DÜSÜNCELER KENDILERINI DERHAL FIZIKSEL ESDEGERLERINE CEVIRMEYE BASLARLAR! ... Milyonlarca insan üzerlerinde kontrolleri olmadigina inandiklari bazi garip gücler yüzünden yoksulluk ya da basarisizliga mahkum olduklarina inanirlar. Oysa bilincalti tarafindan sürekli algilanip fiziksel esdegerine dönüstürülen olumsuz inanclari yüzünden "kötü talihlerini" kendileri yaratmaktadirlar. Fiziksel ya da parasal esdegerine dönüsmesini istediginiz herhangi bir arzuyu , bilincaltina beklenti veya inanc seklinde aktararak dönüsümün gerceklesmesini saglayabileceginizi bir kez daha yineleyelim. Inanciniz ya da güveniniz bilincaltinin calismasini belirleyen etkendir. Kendi kendine telkin yoluyla bilincaltina talimatlar verirken onu "aldatmaniza" engel olacak hicbirsey yoktur, tipki benim oglumun bilincaltini aldattigi gibi. Bu "aldatmacayi" daha gercekci kilmak icin bilincaltinizi harekete gecirdiginizde TALEP ETTIGINIZ SEYE ZATEN SAHIP OLDUGUNUZDA davranacaginiz gibi hareket edin. Olumlu duygularin zihnimizin egemen gücü olarak destekleyip gelistirmek, olumsuz duygulari ise zayiflatarak ortadan kaldirmak cok önemlidir. Inanc kendi kendine telkinle olusturulabilen zihinsel bir durumdur INANC, düsünce dalgalarina hayat, güc ve hareket kazandiran "ölümsüzlük iksiri" dir. INANC, zenginligi elde etmenin baslangic noktasidir. INANC, bilimin kurallariyla incelenemeyen tüm "mucizeler"in ve tüm gizemlerin temelidir. INANC, basarisizliign bilinen tek panzehhiridir! INANC, duayla birlestiginde insani sonsuz akil´la iletisime geciren bir unsur, bir "kimyasal" dir. INANC, sinirli insan zihninde yaratilan siradan düsünce titresimini manevi esdegerine cevirir. INANC, sonsuz akil´in kozmik gücünün insan tarafindan idare edilip kullanabildigi tek aractir. HERHANGI BIR DUYGUNUN HEYECANIYLA BIRLESTIRILEN DÜSÜNCELER, DIGER BENZERI VEYA ILINTILI DÜSÜNCELERI CEKEN "MIKNATISLI" BIR GÜC OLUSTURUR. Özgüven formülü 1. Hayattaki kesin amacimi gerceklestirme yetenegine sahip oldugumu biliyorum; bu yüzden kendimden bu hedefin elde edilmesine yönelik kararli, sürekli eylemler talep ediyorum. Simdi ve burada böyle eylemlere girecegime söz veriyorum. 2. Zihnimdeki egemen düsüncelerin sonunda eyleme ve yavas yavas da fiziksel gerceklige dönüseceklerini biliyorum; bu yüzden fünde yarim saat olmak üzere düsüncelerimi olmak istedigim kisi üzerine yogunlastiracagim, böylece zihnimde, olmak istedigim sekilde kenimin acik bir resmini olusturacagim. 3. Kendi kenine telkin prensibine göre, kararlilikla zihnimde tuttugum her arzunun, sonunda altta yatan objeyi elde etmeye yönelik pratik araclar yoluyla ifadesini bulacagini biliyorum; bu yüzden kendine güveni gelistirmek icin günde 10 dakika ayiracagim. 4. Hayatta baslica hedefimle ilgili acik bir tanim yazdim. Bu hedefin elde edilmesi icin yeterli özgüveni gelistirene dek denemekten vazgecmeyecegim. 5. Hicbir zenginlik ya da mevkinin gercek ve adalet üzerine insa edilmedigi takdirde dayanmayacagini biliyorum; bu nedenle, etkiledigi herkese yarari dokunmayacak olan bir ise girismeyecegim. Kullanmayi istedigim gücleri ve diger insanlarin isbirligine kendime cekerek basarili olacagim. Digerlerine hizmet etmeye olan istegim yüzünden onlari da bana yardim etmeye ikna edecegim. Bütün insanliga karsi sevgi gelistirerek nefret, kiskanclik, bencillik ve alaycilik gibi duygulari ortadan kaldiracagim, cünkü digerlerine karsi sergileyecegim olumsuz bir tutumun bana bir basari saglamayacagini biliyorum. Onlarin bana inanmalarini saglayacagim ve ben de onlara ve kendime inanacagim. Bu formüle imzami atacagim, bellegime kaziyacagim ve büyük bir inancla günde bir kez sesli olarak tekrar edecegim; böylece yavas yavas düsüncelerimi ve hareketlerimi etkilyecek, kendine güvenen ve basarili bir insan olacagim. bir yılı aşkın bir süre önce Bir gemiyi doguya, digerini batiya tasiyan rüzgar gibi kendine telkin kanunu düsünce yelkenlerinizi acmaniza bagli olarak sizi ya yukarilara cikaracak ya da asagilara indirecektir. Her insani hayal gücünü saskinliga ugratacak sekilde basariya ulastirabilen kendi kendine telkin kanunu asagidaki dizelerde cok iyi tanimlanmistir: Eger yenilgiye ugradigini düsünürsen yenilirin. Eger cesaret edemedigini düsünürsen edemezsin. Kazanmak ister, ama kazanamayacigini düsünürsen, Kazanamayacagin nerdeyse kesindir. Eger kaybedecegini düsünürsen kaybedersin. Cünkü biz gördük ki, Basari insanin iradesiyle baslar, Her sey kafanin icindedir. Eger dislandigini düsünürsen dislanirsin, Yükselecegini düsünmelisin, Bir ödül kazanmadan önce, Kendinden emin olmalisin. Hayattaki kavgalari her zaman Güclü ya da daha hizli olan kazanmaz, Ama er ya da gec kazanan insan, KAZANABILECEGINI DÜSÜNENDIR! bir yılı aşkın bir süre önc Kendi kendine telkin Bölüm 4 Bilincaltini Etkilemek icin Kullanilacak Yöntem (Zenginliklere Dogru 3. Adim) Kendi kendine telkin bes duyu yoluyla insanin zihnine ulasan tüm ikna edici öneriler ve kisinin kendinden kaynaklanan uyaranlar icin kullanilan bir terimdir. Kendi kendine telkin, zihnin bilincli düsüncelerin yer aldigi bölümüyle bilincaltinin hareket merkezi olarak is gören bölümü arasindaki iletisim aracidir. Ilham yoluyla aklimiza gelenler disinda, Olumlu yada olumsuz, hic bir düsünce kendi kendine telkin prensibinin yardimi olmadan bilincaltina giremez. Doga insani öyle yaratmistir ki, bes duyusu yoluyla bilincaltina ulasan malzeme üzerinde kesin kontrolü vardir, ama bu her zaman kontrollü oldugu anlamina gelmez. Bilincalti gübrelenmis bir bahceye benzer. Eger arzu edilen tohumlar ekilmezse, her yeri yabani otlar sarar. Kendi kendine telkin, ya zihnini istiyerek yaratici olumlu düsüncelerle besledigin, yada ihmalkarlik edip, olumsuz düsüncelerle besledigin ve yikici türde düsüncelerin zengin zihnin bahcesine girmesine izin verdigi kontrol mekanizmasidir. Arzuyla ilgili bölümde, para icin duydugunuz arzunun yazili ifadesini günde iki kez sesli olarak okumaniz, bu paraya sahip oldugunuzu görmeniz ve hissetmeniz istenmisti. Bu talimatlari yerine getirerek arzu ettiginiz nesneyi tam bir inancla dogrudan bilincaltiniza göndermis oluyorsunuz. Arzu edilen seyi sesli olarak okurken, sözcüklerinize heyecan yada duygu karistirmadan onlari sadece okumanin bir anlami yoktur. Bilincaltiniz yalnizca heyecan ve duyguyla karisik olan düsünceleri tanir ve onlarin üzerinde calisir. Heyecandan yoksun sözcükler bilincaltini etkilemez. Inancla iyi bir sekilde duygusallastirilarak ifade edilen sözcükler ya da düsüncelerle bilincaltina ulasmayi ögrenene dek önemli bir sonuc elde edemezsiniz. En önemli gercek: Bilincalti kendisine mutlak inancla gönderilen her türlü emri alir ve bunlar üzerinde calisir, ancak emirlerin bilincalti tarafindan yorumlanmadan önce sürekli tekrar edilmesi gereklidir. Kendiniz inandiginiz icin, bilincaltinizi da hayal ettiginiz parayi elde etmeniz gerektigine, bu paranin zaten sizi beklemekte olduguna inandirabilir, bilincaltinizin gercekte sizin olan parayi kazanmaniz icin pratik planlar sunmasini sagliyabilirsiniz. Paraya sahip oldugunuzu düsünmeye baslayip talep edin ve bekleyin, bilincaltiniz bu arada ihtiyaciniz olan plan yada planlari size sunacaktir. Bu planlar icin tetikte olun ve ortaya ciktiklarinda hemen harekete gecin. Arzunun dönüstürülmesi yoluyla para kazanma planinizi yaratirken �mantiginiza� güvenmeyin. Mantik yetiniz tembel olabilir ve eger size hizmet etmesi icin tamamen ona güvenirseniz hayal kirikligina ugrayabilirsiniz. Elde etme niyetinde oldugunuz parayi (gözleriniz kapali) hayal ederken bu paranin karsiliginda vermeyi düsündügünüz hizmet yada mali verdiginizi de hayal edin! Bu cok önemli! Eger talimatlarin sadece bazilarini uygulayip digerlerini uygulamayi reddederseniz basarisiz olursunuz. Tatmin edici sonuclar almak icin, tüm talimatlari inanarak takip etmelisiniz. Rahatsiz edilmiyeceginiz sessiz bir yere gidin gözleirnizi kapatin ve elde etmeyi düsündügünüz para miktarini, elde edilmesi icin koydugunuz zaman sinirini ve bu paranin karsiliginda vermeyi düsündügünüz hizmet ya da mali gösteren yazili ifadeyi sesli bir sekilde tekrarlayin. Örnegin, bes yil sonraki ocak ayinin birine kadar 50.000 dolar kazanmayi, bu parayi kazanan bir satis görevlisinin performansinda kisisel hizmet vermeyi düsündügünüzü varsayalim. Yazili ifadeniz buna benziyebilir: �2013 yilinin 20. Mayis tarihine kadar, her ay düzenli olarak 85.000 � kazanacagim. Bu paranin karsiliginda avrupadaki türklere günes olacak bir lider olacagim, canim abimin izinden gidecegim. Bu parayi kazanacagima inaniyorum. Inancim o kadar güclü ki, bu paranin gözleirmin önünde oldugunu görebiliyorum. Ellerimle dokunabiliyorum. Para onun karsiliginda sunacagim hizmet oraninda ve belirledigim zamanda bana gelmek icin bekliyor. Bu parayi kazanmak icin bir plan aldim ve bu plani uygulayacagim.� (plan bekliyorum ve aldgimda uyguluyacagim da diyebilirsiniz siz) Bu programi, kazanmayi istediginiz parayi (hayalinizde) görene dek gece gündüz tekrarlamaya devam edin. Yazili ifadenizin bir kopyasini cikarip gece ve gündüz görebileceginiz bir yere asin ve yatmadan önce ve sabah kalkar kalkmaz ezberleyene dek okuyun. Akilda tutulmasi gereken noktalar: - Bilinciniz bilincaltiniza ulasan düsüncelerinizi kontrol eden bir koruyucu gibidir. Olumlu yada olumsuz istediginiz tüm düsünce dalgalarini bilincli olarak sürekli tekrar ederken aslinda onlarin bilincaltiniza ulasmasini ve yerlesmesini saglamis olursunuz. Bu tekrarlari mutluluk, zenginlik ve saglik üzerine yogunlastirdiginizda bilincaltinizda olumsuz titresimler icin yer kalmadigini göreceksiniz. - Duygulariniz parayi gercekten görüp elinize almaniza yardim ettiginde, para daha önce varligindan haberdar olmadiginiz kaynaklardan gelebilir. Hedeflerinizi kesin miktar üzerine odaklayin ve bu miktari kendiniz belirleyin. Bir zaman siniri da getirin. - Kendi kendinize telkinde bulunma süresi sonunda bilincaltinizin size gerekli planlari sunmasi icin bekleyin. Bilincaltiniz size bir plan verdiginde uygulamak icin harekete hemen gecin. Ilham degerlidir ve hemen kullanilmalidir. Firsatlar bekletilmekten hoslanmaz. - Üc basit islem kendi kendine telkinde ustalasmanizi saglar. Talimatlari harfiyen uygulayin ve kaderinizin hakimi olun. - Her zorluk büyük bir kazancin tohumlarini da birlikte getirir. 




The SecretEvrenin yasalari vardir ve herkese esit davranir. Biri bir binanin en üst katindan düstügünde, evren onun iyi yada kötü biri olmasina bakmaz, Yerçekimi Yasa’sina tabi olarak yere çakilir. Çekim Yasasi da herkes için ayni ölçüde geçerlidir.

·“Düsünceler Somutlasir!..”


(okudugunuza, seyrettiginize, dinlediginize, söylediginize .. dikkat edin.. Bunlarin hepsi sizin düsüncelerinizdir ve gerçek olabilirler!) Unutmayin ki, bütün icatlar tek bir düsünceyle baslamistir.

Yasaminiz, sahip oldugunuz baskin düsüncelerin aynasidir. En çok neleri düsünüyorsunuz?

Çekim Yasasi; sizin iyi ya da kötü bir insan olmanizla, düsüncenizin iyi yada kötü olmasiyla, seçtiginiz cümlenin iyi yada kötü olmasiyla ilgilenmez, onu olumlu olarak algilar ve gerçeklestirmek istediginizi varsayarak gerçeklestirir. “Parasiz kalmak istemiyorum” cümlenizi “parasiz kalmak istiyorum”, sismanlamak istemiyorum” cümlenizi “sisman olmak istiyorum” seklinde algilar ve onu gerçeklestirir.

Düsünceler manyetiktir ve birer frekanslari vardir. Ve ayni frekanstaki düsünceleri, manyetik güçlerin etkisiyle size dogru çeker-kaynagina. Zihninizde bir seyi net olarak belirlediginiz zaman, onlari kendinize çeken bir miknatisa dönüsürsünüz ve istekleriniz de size dogru manyetize olur. Hayatinizdaki bir seyi degistirmek için, düsünce frekansinizi, yayininizi degistirin.

Düsüncelerinizle sadece ve sadece kendinize zarar verebilir yada sadece kendinizi mutlu edebilirsiniz! Sevgiyi düsündügünüzde, en yüksek frekanstasinizdir.



·Hislerimiz;

ne düsündügümüzden haberdar olmamiz için bize verilmis en müthis armagandir. Iyi düsünürken kötü hissetmeniz imkansizdir. Duygulariniza dikkat edin ve olumsuz hislere sahipseniz hemen farkedip olumlu düsünce ile degistirin! Olumlu duygular yasadikça (sevinç, minnettarlik ve sevgi…) daha fazla olumlu duygu ve olguyu yasaminiza çekeceksiniz.

Hislerimiz; gelisme gösterip göstermedigimiz ya da dogru yolda mi yoksa yanlis yolda mi oldugumuz konusunda bize geri bildirim saglayan bir mekanizmadir. Bir düsünceyi “sürekli” aklimizdan geçirdigimizde; bu mesaj derhal evrene yollanir. Böylece sözkonusu düsünce gider, manyetik olarak benzer frekansa baglanir ve birkaç saniye içinde o frekansa dair bilgileri hislerimiz araciligiyla bize geri gönderir. Diger bir deyisle hislerimiz, hangi frekansta oldugumuzu anlamamiz için Evrenin bize gönderdigi bilgilerden olusan bir iletisim biçimidir. Hislerimiz bize ait bir frekansla geribildirim mekanizmasidir. Iyi seyler hissettigimizde Evren’den bize geri gelen haber “iyi seyler düsünüyorsun” olur.

Kötü seyler hissettigimizde Evren bize “kötü seyler düsünüyorsun”, “Dikkat! su an düsündügün seyi degistir. Olumsuz frekans kayitta. Frekansi degistir. Dikkat! Geri sayim baslamistir” der. Bir daha kötü seyler hissettiginizde Evren’in sinyaline kulak verin. O an, size gelen iyilikleri “olumsuz frekansta oldugunuz için engellediginiz an’dir.” Derhal olumlu düsüncelere yogunlasin, kendinizi iyi hissetmeye basladiginiz anda yeni bir frekansa geçtiginizi; Evren’in de bunu onaylayarak size olumlu hisler gönderdigini anlayacaksiniz.

Kendini mutsuz, öfkeli ya da üzgün hissediyorsan, bunu kolayca degistirebilirsin: Sarki söyleyerek, sevdigin birini ya da bir bebegi düsünerek, güzel anilari hatirlayarak, evcil bir hayvana severek, çiçek koklayarak, agaçlara dokunarak.. birini seç ve öylece kal..

Güne güzel baslar ve mutluluk duygusu içinde kalirsaniz, herhangi bir seyin ruh halinizi degistirmesine izin vermediginiz sürece, çekim yasasi geregince, yasadiginiz mutluluk duygusunu sürekli kilacak bir çok durumu ve insani kendinize çekersiniz.

Düsündükleriniz çok baglayici olmayabilir ama hissettiklerinizi aynen alirsiniz. Duygularinizda yapacaginiz basit bir degisiklik, günlerinizi ve hayatinizi tümden degistirebilir.

“Su an kendime çektigim sey nedir?” “…” Peki kendinizi nasil hissediyorsunuz? “Iyi hissediyorum.” O zaman devam edin. Kendinizi iyi hissediyorsaniz, mutlaka iyi seyler düsünüyorsunuzdur. Böyle durumlarda ilerleme kaydeder, daha çok iyiligi size geri getirerek kendinizi iyi hissetmenizi saglayacak güçlü bir frekans yayarsiniz. Kendinizi iyi hissediyorsaniz, arzulariniz dogrultusunda bir gelecek yaratiyorsunuz demektir.



Mutlu oldugunuz, kendinizi iyi hissettiginiz zamanlari degerlendirin. Mutlu oldugunuzda, daha çok iyi seyi, güçlü bir biçimde kendinize çekeceginizi unutmayin.

Duygu ve düsüncelerinize gerçek anlamda hakim olmaya basladiginizda, kendi gerçeginizi nasil yarattiginizi da göreceksiniz! Bagimsizliginizin ve gücünüzün kaynagi buradadir.

Siz, kendi yasaminizin Michelangelo’susunuz ve siz kendi yasaminizin saheserisiniz.

Dünyanin Sirri:

Hayatiniz sizin tarafinizdan kesfedilmeyi bekliyor.. Evren sizin dostunuzdur.. “Hayat çok kolay. Hayat çok güzel.. Iyi olan ne varsa bana geliyor” diye haykirmaya baslayin. Içinizin derinliklerinde sizin tarafinizdan kesfedilmeyi bekleyen bir gerçek var: Yasamin size sundugu tüm iyi seyleri hakettiginiz “gerçegi. Bütün iyi seyler dogustan hakkinizdir! Anahtar ise sizin duygu ve düsünceleriniz. Bu anahtar hep sizdeydi! Siz kendi kendinizin yaraticisisiniz; çekim yasasi ise, yasamak istediginiz her seyi yaratmak için sahip oldugunuz olaganüstü donaniminiz. Hayatin büyüsüne ve Kendi ihtisaminiza hos geldiniz!

Size düsen istemek, istediginizi almakta oldugunuza inanmak ve kendinizi mutlu hissetmek. Arzulariniza ulasmak için onlara yer açin, bu sinyalinizi Evren muhakkak alir. Dileginizle davranislarinizin uyumlu olmasina dikkat ederek “dileginiz gerçekten olmus gibi yasayin”.

Istediginiz sey ne olursa olsun, su an görünmeyen alanda mevcuttur. Eger o seye sahip degilsek, tek sebebi onun bize gelmesini, düsüncelerimizle, inançlarimizla (haketmedigimiz inanci, imkansiz oldugu inanci, karakterimiz bozulur inanci vs) bizim durdurmus olmamizdandir. Siz, SIMDI isteginize, bolluk berekete, mutluluga odaklanin, inanin.. o size muhakkak gelecektir.

Düsüncelerinizi ve frekansinizi mutluluga ayarlayin. Içinizdeki mutluluk ve nese duygusunu disari yansitarak, bu sinyalleri tüm gücünüzle Evren’e iletin, dünya üzerindeki gerçek cenneti yasayacaginizi göreceksiniz.

“Neye karsi koyarsan, o israrla olmaya devam eder.”

Herhangi bir seye direnmek, yayinlanmis görüntüleri degistirmeye çalismaya benzer. Bos yere ugrasmis olursunuz, asil yapmaniz gereken; duygu ve düsüncelerinizle yeni sinyaller göndererek yeni görüntüler olusturmak için kollari sivamaktir. Savas karsitiysaniz; bundan vazgeçerek baris yanlisi olun. Açliga karsiysaniz; insanlarin tüketebileceklerinden fazla yiyecek bulmalarindan yana olun. Bir politikaciya karsi oldugunuzda ise, onun rakibini destekleyin. Seçimler genellikle, insanlarin karsi çiktigi politikacinin lehine sonuçlanir; çünkü o odak noktasi olmus ve bütün enerjiyi çekmistir. Dünyadaki hersey tek bir düsünceyle basladi. Büyük seyler daha da büyür, çünkü bir kez ortaya çiktiktan sonra daha çok insan tarafindan düsünülürler. Sonra bu düsünce ve duygular, sözkonusu sonucu hayatimizda tutarak daha da büyümesini saglarlar. Zihinlerimizi o düsüncelerden uzaklastirir, sevgiye odaklarsak, o sonuç olusmaz, buharlasip gider.

Hayatiniza birseyleri çekmek istediginizde; davranislarinizin arzularinizla çelismediginden emin olun.

Mevcut kosullari nedeniyle kendisini sikistirilmis, hapsedilmis hisseden bir çok insan vardir. Su anki kosullariniz ne olursa olsun, onlar yalnizca SIMDIKI gerçekliginiz ve bu gerçekleriniz SIR’ri kullanmaya baslamaniz sebebiyle degismeye baslayacak.

Arzu etmek sizi arzuladiginiz nesneyle birlestirir, ummak ise onu hayatiniza dogru çeker.

Isteklerinizi gerçeklestirmek Evren’in hiç zamanini almaz. Evren 1milyon dolari da 1 dolari da ayni kolaylikla hayata geçirir.

Bir fincan kahve ya da tanidiginiz birini görmek gibi küçük seylerle baslamak, çekim yasasinin isledigini görmenin en kolay yollarindan biridir. Kendinize çekme konusunda sahip oldugunuz güze dair deneyim edindikten sonra, daha büyük seyler yaratma konusuna geçersiniz.



En çok düsündügünü (odaklandigini)

tekrarladigin taktirde (israr)

ayni frekansta olarak (benzer benzeri çeker)

zihninde bosluk yaratirsan (huzur)

mutlaka gerçeklestirirsin.




· Zihinde huzur yaratmak için: Günlük 3-10 dakikalik meditasyonla basla. Örnegin baslangiçta “düsüncelerimin efendisiyim” cümlesiyle niyet çalismasi yaparsan, düsüncelerin üzerinde farkindalik kazanirsin. Zihninde huzur yaratirsan, ona hakim olabilirsin.

·Uyumadan önce pozitif ve olmasini istediginiz seyleri düsünün.. Çekim Yasasi kuvvetleri, biz uykudayken, en son düsündüklerimiz üzerinde çalisir.

Uykuya dalmadan önce o gün yasadiklarinizi düsünün. Istediginiz gibi gitmeyen bir olay ya da an olduysa, bunu da zihninizin içinde sizi mutlu edecek biçimde gelismis gibi yeniden düsünün. Bu olaylari beyninizde tam istediginiz gibi yeniden yarattiginizda, o günün frekansini temizleyerek ertesi gün için yeni bir frekans yaymaya baslarsiniz. Böylece, geleceginiz için kendi isteginiz dogrultusunda yeni görüntüler olusturmus olursunuz.



Paranin Sirri:

Para kazanmak için para verin. Çünkü bir seyi verdiginiz zaman; “bende daha çok var” demis olursunuz. Insan bir seyi tüm kalbiyle verdiginde, yapabilecegi en keyifli isiyapmis olur ve çekim yasasi bu sinyali yakalayarak daha bile fazlasini hayata geçirir. Begendiginiz birsey gördügünüzde “buna gücüm yeter” deyin ve içinizde yeterlilik, iyi duygular olusturun.



·Iliskilerin Sirri:


Bir iliskiyi kendinize çekmek istediginizde; düsünceleriniz, sözleriniz, davranislariniz ve yasadiginiz mekanin bu arzunuzla çelismediginden emin olun.. Mükemmel esini hayatina çekmek isteyen bir kadinin öyküsüyle örneklersek: O bunun için gereken her seyi dogru biçimiyle uygulamisti: Bulmak istedigi esin niteliklerini kafasinda netlestirmis, bunlara dair ayrintili bir liste hazirlamis ve onunla birlikte yasamak istedigi hayati zihninde canlandirmisti. Tüm bunlari yapmis olmasina ragmen, bekledigi esle ilgili herhangi bir hareket yoktu. Bir gün eve geldiginde arabasini garajin ortasina park ederken, mükemmel esine park yeri birakmadigini fark etmisti. Böylece garajda onun arabasina yer birakacak sekilde park etti. Tikis tikis dolu gardrobunda onun esyalarina yer birakmamisti, giysilerinin bir kismini oradan alarak ona yer açti, yatagin ortasinda yatmaktan vazgeçip kendi tarafinda yatmaya basladi. Bu hikayesini Sir’rin ögretmenlerinden Mike Dooley’e anlattigi sirada, mükemmel esi yaninda oturuyordu ve mutlu bir evlilik yaptilar.

Herkes kendi mutlulugundan sorumludur. Kendinizden siz sorumlusunuz. Önce kendinizi doyurmadiginiz sürece, baskasina verecek bir seyiniz olmaz.

Kendinize, baskalarinin size davranmasini istediginiz gibi davranin.

Kendinizi sevip sayin. Kendi kendinizi mutlu etmeye zaman ayirin. Davranislariniz etkili düsüncelerinizdir; bu yüzden kendinize sevgi ve saygiyla yaklasin ki, degerli ve iyi seyleri hakeden biri oldugunuz sinyali Evren’e yayilsin.. ve siz bu frekansa geçin. Böylece Çekim Yasasi tüm Evren’i harekete geçirecek, hayatiniz sizi sevip sayan insanlarla dolup tasacak.

Kendinizi kötü hissettiginizde, sevginin size ulasmasini engellemekle kalmiyor, size kendinizi kötü hissettirecek insanlari ve durumlari da daha fazla kendinize çekiyorsunuz. Kendinizde begendiginiz özellikerinize odaklandiginizda, çekim yasasi sizinle ilgili bu güzellikleri artirarak size döndürecektir.

Sevgiyi elde etmek için… içinizi onunla öyle bir doldurun ki; sevgiyi çeken bir miknatis olun.. Kendinizden hosnut oldugunuzda, Evren’de sizin için var olan tüm sevgi ve iyilik hayatiniza akmaya baslar. Çünkü; iyiliginize olan her sey; saglik, zenginlik, ask dahil, her bir konu mutluluk, mutlu olma frekansindadir. Sevdiginiz zaman Evren’le tam ve katisiksiz bir uyum içinde oluyorsunuz. Yalnizca sevdiginiz seylere odaklanin, sevgiyi hissedin; o sevginin ve mutlulugun size gerei gelecegini göreceksiniz. Hem de katlanmis olarak! Çünkü Çekim Yasasi böyle çalisir.

Bir iliskiyi yürütebilmek için; o iliskinin diger öznesine dair yakinmalariniza degil, onun takdir ettiginiz yönlerine odaklanin. Bu güçlendirici unsurlara odaklandiginizda, onlar çogalarak size geri gelecekler.



·Sagligin Sirri:

Fiziksel yapimiz hastaligi; bize durumumuz hakkinda bilgi vermek, bakis açimizin dengesinin bozuldugunu, sevgi ve sükran duygularimizi kaybetmeye basladigimizi bildirmek için yaratir. Sevmek ve sükretmek, denizleri ikiye ayirabilir, daglari yerinden oynatabilir, mucizeler yaratabilir. Sevgi ve sükran, tüm hastaliklari ortadan kaldirabilir. Ve gülmek, gerçekten en iyi ilaçtir.

Hepimiz içimizde kurulu temel bir programla dünyaya geliyoruz. Buna “kendi kendini iyilestirme” deniyor. Yaralandigimizda yaralar kendiliginden kapaniyor, bakteriyel enfeksiyon geçirdigimizde bagisiklik sistemimiz kendi kendine iyilestiriyor. Bagisiklik sistemi kendi kendisini iyilestirmek için tasarlanmistir. Duygusal açidan saglikli bir vücutta hiç bir hastalik barinamaz. Vücudunuz her saniye milyonlarca hücreyi yeniler ve ayni zamanda milyonlarca yeni hücre yaratir. Insanin karsilastigi tüm kötülüklerin, hastaligin, fakirligin ve mutsuzlugun nedeni, kusurlu düsüncelerdir. Olumsuz düsüncelerin ve stresin, insan bedenine ve beyin fonksiyonlarina ciddi zararlar verdigi ispatlanmistir. Bunun nedeni; duygu ve düsüncelerimizin sürekli bir araya gelip, yeniden organize olup bedenimizi bastan yaratmalaridir.

Yaslanmaya dair tüm inanislar bizim zihnimizden kaynaklanir, bu yüzden bu düsünceleri bilincinizden atarak, ebedi gençlik ve saglik fikri üzerinde yogunlasin. Toplumun hastalik ve yaslilik konusunda verdigi mesajlari dinlemeyin. Vücudunuzun sadece bir kaç aylik oldugunu, tipki bir çocugunki gibi esnek ve mükemmel oldugunu düsünün. Mükemmel sagliga, mükemmel bir vücuda, mükemmel bir kiloya ve sonsuz gençlige ulasacak sekilde düsünebilirsiniz. Sürekli mükemmelligi düsünerek bunu gerçeklestirebilirsiniz.

Etrafinizda ne olursa olsun, parmaginizla “mutlu hissetme dügmesi”ne basin ve basili kalsin.

“Mükemmel sagliga ve mutluluga odaklanmak”, disarida ne olanlara, basimiza gelebileceklere ragmen hepimizin kendi içinde yapabilecegimiz bir seydir.

Hastaliklardan bahseden birini dinlediginizde, buna odaklandiginiz için siz de hastaligi davet edersiniz. Ayrica onun hastaliginin ilerlemesi yönünde enerji vermis olursunuz. Bu durumdaki birine yardimci olmak istiyorsaniz; sohbet konusunu elinizden geldigince güzel seylere yönlendirin ya da kendi yolunuza gidin. Oradan uzaklasirken ise; o insanin saglikli oldugunu imgeleyerek ve hissederek ona güç ve enerji verin, gerisini akisa birakin.

Unutmayin, Evren’de zaman ve boyut yoktur. Bu yüzden bir hastaligi iyilestirmek de, bir sivilceyi iyilestirmek kadar kolaydir. Herhangi bir sikintiyi kendinize çektiginizde, onu bir sivilce boyutuna indirin, tüm olumsuz düsünceleri kafanizdan atin ve sagligin mükemmelligine odaklanin. Michael Bernard Beckwith “Kendi kendine iyilesen böbrekler, yok olan kanserler gördüm. Görme yeteneginin arttigina ve geri kazanildigina da sahit oldum..”

“Hikayem 10 mart 1981’de basliyor. O gün gerçekten hayatim degisti. Asla unutmayacagim bir gündü. Uçak kazasi geçirmis ve tamamen felç olmus bir vaziyette hastaneye yatirilmistim. Omuriligim ezilmis, birinci ve ikinci boyun omurlarim kirilmisti. Yutma refleksim yokoldugundan bir sey yiyip içemiyor, diyaframim zedelendiginden nefes alip veremiyordum. Yapabildigim tek sey gözlerimi kirpmakti. Doktorlar ömrümün geri kalanini bitkisel hayatta geçirecegimi söylediler tabii. Bundan sonra yapabilecegim tek sey gözlerimi kirpmak olacakti. Bana baktiklarinda gördükleri tablo bu olmasina ragmen, onlarin ne düsündügünün bir önemi yoktu. Asil önemli olan, benim ne düsündügümdü. Kendimi yeniden normal bir insan gibi o hastaneden çikip giderken hayal ettim. Hastanede yatarken yapabilecegim tek sey zihnimi çalistirmakti ve suurunuz yerinde olduktan sonra, gerisini tekrar eski haline getirebilirsiniz. Solunum cihazina bagli yasiyordum.Doktorlar diyaframim parçalandigi giçin bir daha asla kendi kendime nefes alamayacagimi söylemislerdi ama içimdeki küçük bir ses bana “derin nefes al, derin nefes al” diyordu. Sonunda solunum cihazindan çikarildim. Doktorlar bu duruma bir açiklama getiremediler. Bense, beni amacimdan ya da zihnimde canlandirdigim görüntüden uzaklastiracak herhangi bir seyin aklima girip dikkatimi dagitmasina izin veremezdim. Noel’de hastaneden yürüyerek çikmayi kendime hedef koymustum ve bunu basardim. Kendi iki ayagim üzerinde yürüyerek hastaneden çiktim. Bunun olamayacagini söylemislerdi. O günü asla unutmayacagim. Su an disarida bulunan ve aci çeken insanlari düsünerek hayat hikayemi özetlemem ve onlara hayatta neler yapabileceklerini kisaca anlatmam gerekseydi; her seyi dört sözcükte toplayarak özetlerdim “insan düsündügü sey olur.” Morris Goodman – Yazar ve Uluslararasi Konusmaci



·Evren bolluk içindedir.


Iyi seyler asla bitip tükenmez. Hakikat, iyiligin insanlarin ihtiyaç duydugundan fazla oldugudur. Gerekenden daha fazla yaratici güç, gerekenden daha fazla güç, gerekenden daha fazla sevgi, gerekenden daha fazla mutluluk var. Bütün bunlar, sinirsiz dogasini fark eden bir beyin sayesinde ortaya çikmaya basladi. Kaynaklarin yetersiz oldugunu düsünmek, dis görüntüye bakip, her seyin disardan geldigini düsünmektir. Böyle yaptiginizda göreceginiz en kesin sey, yetersizlik ve sinirlama olacaktir. Artik varolan hiç bir seyin disaridan gelmedigini, her seyin önce içeriden düsünmek ve hissetmekle olusturuldugunu biliyor musunuz? Düsünme yeteneginiz sinirsiz olduguna göre, düsünerek yasama tasiyacaklariniz da sinirsizdir ve bu herkes için geçerlidir.. Bunu gerçekten kavradiginizda, kendi sinirsiz dogasinin farkinda olan bir beyinle düsünüyor olacaksiniz.

Evren çekim yasasi araciligiyla herkese her seyi sunar, ayricalik yapmaz. Neyi yasamak istediginizi seçme yeteneginiz var. Kendiniz için bir seçim yapin, çünkü SIZ bunu yapabilecek tek kisisiniz!

Baska hayatlar için bir sey olusturmaniz mümkün degil; çünkü onun yerine düsünemezsiniz. Düsüncelerinizi baskalari için birseyler olusturmaya zorladiginizda, elde edeceginiz sonuç, benzer olaylari “Kendinize” çagirmak olacaktir. Bu yüzden, birakin onlar da kendileri için kendi istedikleri hayatlari yaratsinlar.



·Sizin Sirriniz:


Her sey enerjidir. Evreni galaksimiz ve gezegenimiz, insanlar, sonra bu bedenlerin iç yapilarindaki organ sistemleri hücreler, molekküller ve atomlar var. Sonra da enerji. Demek ki Evren’deki her sey aslinda enerji. Evrende’deki en kuvvetli yayin merkezi sayilmanizin nedeni: Her enerji belli bir frekansla titresir. Siz de bir enerji oldugunuza göre, belli bir frekansta titresim yayiyorsunuz; bu frekansi belirleyen ise, herhangi bir zaman diliminde düsündükleriniz ve hissettikleriniz. Ulasmak istedikleriniz de birer enerji olduguna göre, onlarin da yaydiklari titresimler var. Ulasmak istediginiz seyi düsünüp o frekansi gönderdiginizde, istediginiz o seye ait enerjinin o frekansta titresmesini saglayarak, onu Size getiriyorsunuz. Evrenin en etkili yayin merkezi sayilmanizin nedeni, size enerjinizi düsünceleriniz araciligiyla odaklama ve odaklandiginiz seye ait tiresimleri degistirme gücü verilmis olmasidir; çünkü bu titresimler o enerjiyi manyetik olarak size çekecektir. Insanlar kendi manyetik enerjlerini kendileri yönetirler; çünkü frekansi yaratan unsurlar duygu ve düsüncelerdir, hiç kimse sizin yerinize düsünüp hissedemez.



·Siz ruhsal bir varliksiniz.


Siz enerjisiniz ve enerji yok edilemez. Enerji sadece sekil degistirir. Dolayisiyla size ait katiksiz öz, daima varolacak. Siz sonsuz enerjisiniz.

Bizler genellikle dikkatimizi beden dedigimiz, fiziksel varligimiza veririz. Aslinda beden sadece ruhumuzu tutar. Aslinda kimligimizin %99’u görünmez ve ona dokunulmaz. Siz, kendini siz olarak ifade eden Ebedi Hayat, kozmik bir varliksiniz. Siz; güç, bilgelik, mükemmelik, görkemsiniz.

Bütün gelenekler size, yaratici kaynagin imgesinden ve suretinden yaratildiginizi söyler. Bu da, kendi dünyanizi olusturma konusunda müthis bir potansiyele sahip oldugunuz anlamina gelir; ve öylesiniz.

Simdiye kadar kendiniz için mükemel ve degerli seyler olusturmus olabilirsiniz, belki de bunu basaramamissinizdir. Burada dikkate almanizi istedigim sey su: “Yasaminizda elde ettiginiz sonuçlar, gerçekten almak istedikleriniz miydi? Size layiklar miydi? Size layik olmadiklarini düsünüyorsaniz, simdi bunu yapacak güce sahip oldugunuza göre, bunu degistirmenin tam zamani degil mi?



· Evren düsünceden dogmustur.


Bizler sadece kendi kaderimizi olusturmakla kalmiyor, etrafimizinkini de olusturuyoruz.

Ulasabileceginiz fikirler size sonsuz olarak sunulmaktadir. Bilgiye dair her sey, kesifler, buluslar hepsi birer olanak olarak Evrensel Akil’da, insanoglu tarafindan ortaya çikarilmayi beklemektedir. Her seyi bilincinizde tutmaktasiniz.

Hepimiz birbirimize bagliyiz ve hepimiz BIR’iz. Baskalarina dair olumlu ya da olumsuz düsüncelerin bize geri dönmesinin sebebi de budur.

Geçmiste yasadiginiz sikintilari, kültürel kodlari ve sosyal yargilamalari unutun. Hakettiginiz yasami olusturabilecek tek kisi sizsiniz.

Arzularinizi gerçeklestirmenin en kisa yolu, dileklerinizi mutlak gerçekler olarak görmektir.

Gücünüz düsüncelerinizdedir, bu farkindaligi kaybetmeyin. Diger bir deyisle; “hatirlamayi hatirlayin.”



· Siz Geçmisiniz degilsiniz.


Hayatin akisi içinde birçok insan kendisini kurban konumunda görür ve bunun için de genellikle geçmisi suçlar; örnegin, küfürbaz bir ebeveynle yada sorunlu bir ailede büyüdüklerini söylerler. Psikologlkarin bir çogu ise, ailelerin yüzde seksenbesinin sorunlu oldugunu söylüyor, bu durumda o kadar da yalniz degilsiniz. Asil soru, su an ne yapmakta oldugunuz. Su an neyi seçiyorsunuz? Çünkü odaklandiginiz sey ya budur, ya da ulasmak istediklerinizdir. Insanlar olmasini istedikleri seylere odaklandiklarinda, istemedikleri seyler onlardan uzaklasir. Arzulari daha genis yer kaplamaya baslarken, diger taraf kaybolur.

Geçmisinizdeki herhangi birini basiniza gelenlerden dolayi suçluyor veya ona kin besliyorsaniz, bu davranisinizla yalnizca “kendinize” zarar veriyorsunuz. Hakettiginiz yasami size saglayabilecek tek insan sizsiniz. Bilinçli bir sekilde isteklerinize odaklanarak güzel duyulara dair isinlar yaymaya basladiginizda, çekim yasasi size cevap verecektir. Yapmaniz gereken tek sey, baslayarak sihri açiga çikarmak.

Artik “Evren’de yeterli olandan daha fazlasi var”, “yaslanmiyor, gençlesiyorum” gibi farkli inanislara sahip olmaya basladiniz. Çekim yasasini kullanarak bunlari istediginiz gibi türetebilirsiniz.

Artik kendinizi kalitsal kaliplardan, kültürel kodlamalardan, sosyal yargilardan kurtarabilir; içinizdeki gücün dünyanin içindeki güçten daha büyük oldugunu kesin bir biçimde kanitlayabilirsiniz.

“Iyi, bu çok güzel ama ben bunu yapamam ki”, ya da “bunu yapmam izin vermezler ki,” ya da bunu yapmama yetecek kadar param yok ki” ya da “o kadar güçlü degilim” yada “o kadar zengin degilim” yada “o degilim, bu degilim, su degilim, degilim, degilim…” Degilim’lerin her biri bir yaratimdir’! Ben’…im” dediginiz zaman, bunu izleyen sözler etkili bir gücü üretime çagiriyor, çünkü siz orada söylediginizin gerçekligini ilan etmis oluyor, bunu kesinlikle açikliyorsunuz. Böylece siz, “yorgunum”, “sismanim”, “geç kaldim, “yasliyim”… dediginizde, lambadaki cin ortaya çikiyor ve “dilegin benim için emirdir” diyor.

Bunlari bildiginize göre, bu iki güçlü sözcügü “BEN …Im” sözlerini kendi yarariniza kullanmaya baslasaniz daha iyi olmaz mi? “BEN mutluYUM, BEN bereketliYIM, BEN saglikliYIM, BEN sevgiYIM; BEN dakikiIM; BEN ebedi gençlikIM, BEN her gün enerji doluyUM..” gibi.

Charles Haanel, Mamuncuk Sistemi adli kitabinda, herhangi bir insanoglunun isteyebilecegi herseyi birlestiren bir olumlama oldugunu ve bu olumlamanin her istek için uyumlu kosullar ürettigini söylüyor. Çünkü bu olumlama Hakikat’le tam bir uzlasi içindedir. Söz konusu olumlama: “Ben mükemmel, kuvvetli, etkili, sevecen, uyumlu ve mutlu bir bütünüm.” Bu, istegini görünmeyen alandan görünür alana çekmeye çalismak gibidir: Dileginizi kesinlikle olmus gibi görün, Bu isteginizi, “saniyede”, isik hiziyla ortaya koyacaktir; çünkü O, Evrensel ruhsal alanda bir olgudur ve o alan, varolan her seydir.



· Düsüncelerinizin Gücünün farkina Varin


Bütün gücünüz, o gücün farkinda olmaktan ve bu bilinci kaybetmemekten geliyor. Onu basibos birakirsaniz, beyniniz raydan çikmis bir buharli trene benzeyebilir. Geçmiste yasadiginiz kötü olaylari alip geleceginize yansitarak, sizi geçmisinizden de geleceginizden de koparabilir. Bu kontrol-disi düsünceler de bir sey olusturmaktadir. SIMDIKI ZAMANda yasadiginizin farkina vardiginiz taktirde, ne düsündügünüzün farkinda olursunuz. Böylece düsünceleriniz üzerinde kontrol kazanmis olursunuz. Gücünüzün kaynagi da buradadir.

Peki daha çok farkindaligi nasil kazanacaksiniz? Bunu yapmanin yollarindan biri; bir an için durup kendinize, “Su an ne düsünüyorum?” “Su an ne hissediyorum?” diye sormaktir. Bunu kendinize sordugunuz an, duygu ve düsüncelerinizi fark ettiniz demektir; çünkü beyninizi simdiki zamana getirmis olursunuz. Bu uygulamayi her gün yüzlerce kez yapin; çünkü biliyorsunuz ki gücünüzün tamami; o farkinda olmaktan geliyor.

Daha fazla farkindalik kazanmaya çalistigimda kendimi gelistirmek için; hatirlamayi hatirlar, Evren’den beni hafifçe dürterek aklimin takildigi yer neresiyse oradan Simdiki zamana getirmesini isterim. Bu; nazik bir dirsek darbesi, yürürken bir yere toslamam, birsey düsürmem, abartili bir gürültü, bir siren yada geçip giden bir tehlike olabilir. Bu tür hareketlerin tamami; aklimin baska yerlere takildigini söyleyerek, simdiki zamana geri gelmesi konusunda, beni uyaran isaretlerdir. Bu sinyalleri aldigimda hemen durur, “Su an ne düsünüyorum? Su an ne hissediyorum? Bunlarin farkinda miyim?” diye kendime sorarim.

Sir’rin gücünü fark ederek onu kullanmaya basladiginizda; tüm sorulariniza cevap bulmus olacaksiniz. Çekim Yasasini derinlemesine anladiginizda; soru sormayi aliskanlik haline getirebilir, böyle yaptikça da her birine cevap alirsiniz.Yasaminizdaki herhangi bir sey için bir cevap, bir rehber ariyorsaniz sorunuzu sorun, cevap alacaginiza inanin.

Evren’in sorularinizi tüm hayatiniz boyunca yanitladigi dogru, ama siz cevaplari ancak farkinda oldugunuz zaman alirsiniz. Çevrenizdeki her seyi fark edin, çünkü sorulariniz gün içinde her an yanitlaniyor. Cevaplari size getiren kanallar sinirsiz Bunlar dikkatinizi çeken bir gazete manseti olabilir, birinin konusmasini tesadüfen duymak, radyodaki bir ses veya geçip giden bir kamyonun üzerindeki bir ilan yada aniden gelen ilham olabilir. Hatirlamayi hatirla ve farkina var!

Gerek kendi hayatima, gerekse baskalarinin hayatina baktigimda gördügüm bir sey var; bizler kendimiz için her zaman iyi seyler düsünmüyor, kendimizi tamamiyle sevmiyoruz. Kendimizi sevmememiz dileklerimizi bizden uzak tutuyor. Kendimizi sevmedigimizde, bize gelecek seyleri iterek kendimizden uzaklastiriyoruz.

Istedigimiz sey ne olursa olsun, sevgiyle beslenir. Bütün o gençlik, para, mükemmel insan, güzel bir beden, saglik, is gibi seyleri almak demek; sevgiyi duyumsamak demek. Sevdigimiz seyleri kendimize çekmek için sevgi yaymaliyiz; bunu yaptigimizda dileklerimiz hemen yerine gelecektir.

Kendinize disaridan bakar ve görüdklerinize odaklanirsaniz, kendinizi yaniltirsiniz. Çünkü kendinize dair görüp hissettikleriniz , eskiden düsünmüs olduklarinizin sonucudur.

Kendinizi tamamiyle sevmek için; kendinize dair yeni bir boyutta içinize odaklanmalisiniz. Bir dakika durup sessizce oturun ve kendi içinizdeki yasamin varligini hissetmeye odaklanin. Siz içinizdeki varolusa odaklandikça, o da Size kendisini gösterecektir. Bu; katiksiz sevgiyi, çok büyük bir mutlulugu ve o varolusa sükretmeyi duyumsamaktir. Büyük olasilikla hayatinizda ilk kez kendinizi böylesine kusursuz bir sevgiyle seveceksiniz.

Kendinize elestirel gözle baktiginiz zamanlar, odak noktanizi hemen içsel varliginiza çevirin, böylece ne kadar kusursuz oldugunuzu görebilirsiniz. Içsel varliginiza odaklanip onu sevdiginizde; mükemmellik kendisini gösterecektir. Gerçek “ben” ruhsal bir varliktir, diolayisiyla mükemmelliginde bir kusur olmasi imkansizdir; asla bir eksikligi, sinirlamasi ya da marazi olmaz.



· Yasamin Sirri:

Gökyüzünde üzerine Tanri tarafindan dünyadaki misyonumuzun ve amacimizin yazili oldugu bir karatahta yok. Gökyüzünde üzerine “Nelae Donald Walsh; yirmibirinci yüzyilin ilk yarisinda yasamis yakisikli adam…” yazilip gerisi bos birakilmis bir karatahta da yok. Bu yüzden gayeniz, söylediginiz seydir. Göreviniz kendinize yüklediginiz misyondur. Hayatiniz kendi olusturdugunuz yasantidir. Hayatiniza ait karatahtaya istediginiz her seyi yazabilirsiniz. Eger onu geçmise ait bir dolu aniyla doldurduysaniz hemen silip temizleyin. Geçmise ait yaramaz her seyi silerek, onlari sizi bu noktaya, yeni bir baslangica getirdikleri için tesekkür edin. Artik yeni bir yazi tahtaniz var, yeniden baslayabilirsiniz; tam burada, hemen SIMDI! Kendi mutlulugunuzu bulun ve onu yasayin! Size göre mutluluk, orada 1 saat oturup meditasyon yapmaksa, bunu yapin. Mutlulugu peynirli sandviç yemekte buluyorsaniz, o zaman yiyin!

Neyi seviyorsaniz onu yapin. Size mutluluk getirecek seyin ne oldugunu bilmiyorsaniz kendinize “beni ne mutlu eder” sorusunu sorun. Kendinizi mutluluga teslim ettiginizde, mutluluk isinlari yaymaya baslayacaginiz için, sizi mutlu edecek seyler çig gibi üzerinize yagacaklar.

Simdi yapmaniz gereken tek sey; kendinizi iyi hissetmek. Kendinizi mutlu etmek. Mutlulugunuzu takip ettiginizde; sürekli neseli olur, kendinizi Evren’in bereketine açarsiniz. Bu heyecaniniz, tutkunuz ve mutlulugunuz çevrenizdeki herkese bulasir. Farkli bir gerçeklikte, farkli bir hayat yasayacaksiniz. Insanlar bunu görüdkçe size; “senin ayricaligin ne” diye soracaklar.. Aranizdaki tek fark; sizin sir’ri uyguluyor olmaniz olacak. Sonra da insanlarin bir zamanlar size; yapmanizin, almanizin ve olmanizin imkansiz oldugunu söyledigi seyleri yapabilir, alabilir, olabilirsiniz.

Muhtesem bir çagin ortalarindayiz. Sinirlayici düsüncelerimizden vazgeçtigimizde, varolusun her alaninda insanligin gerçek ihtisamini yasayacagiz. Insanoglunun ugrastigi her alan ve konuda imkansizin mümkün oldugunu görüp yasayacagiz. Sinirsiz oldugumuzu bilirsek; insana ait sinirsiz görkemi, spor, saglik, sanat, teknoloji ve bilim ile varolusun her alaninda yasayacagiz.

Ihtisaminiza kucak açin: Artik sir’ra vakif oldunuz, onunla ne yapacaginiz size bagli. Artik kendi görkeminize kucak açmanizin zamani geldi.

“Sir” sizin içinizde. Seçtiginiz sey ne olursa olsun, dogru olacak. Güç tamamiyle sizindir. Içinizdeki bu gücü ne kadar çok kullanirsaniz, onu o kadar çok kendinize çekeceksiniz. Öyle bir noktaya geleceksiniz ki, onu uygulamaya artik ihtiyaç duymayacaksiniz; çünkü Güç olacaksiniz, Kusursuzluk Oacaksiniz, bilgelik Olacaksiniz, zeka Olacaksiniz, sevgi Olacaksiniz, mutluluk Olacaksiniz.. Hayatinizin bu hassas noktasina gelmesinin tek sebebi, içinizde bir seylerin “Mutlu olmayi hakediyorsun” demis olmasi. Bu dünyaya birseyler, bazi degerler katmak için dogdunuz. Sizi siz yapan her sey, simdiye kadar yasamis oldugunuz her an, sizi bu an’a hazirladi. Artik kaderinizi degistirebileceginizi biliyorsunuz. Baska neler yapacaksiniz? Baska neler olacaksiniz? Sadece var olarak kaç insani daha kutsayacaksiniz. An’i nasil yasayacaksiniz, nasil kullanacaksiniz? Sizin dansinizi sizden baskasi yapamaz, sarkinizi söyleyemez, öykünüzü yazamaz. Kim oldugunuzun, ne yaptiginizin hikayesi asil simdi basliyor!

Dünya yörüngesinde sizin için dönüyor. Okyanuslar sizin için yükselip alçaliyor. Kuslar sizin için sakiyor. Yildizlar sizin için görünüyor. Gördügünüz tüm güzellikleri, yasadiginiz tüm harikaliklar, hepsi Sizin için buradalar. Kimliginize dair düsünmüs olduklarinizin bir önemi yok; simdi artik gerçekte kim oldugunuzu biliyorsunuz. Siz evrenin seçilmisisiniz. Kralligin varisi, yasamin mükemmeligi’siniz ve artik Sir’ri biliyorsunuz. Mutluluk sizinle olabilir! “Sir, tüm olmuslarin, olanlarin ve olacaklarin cevabidir.”
1. Hepimiz tek bir sınırsız güç ile çalışırız.
2. Sır, Çekim Yasasıdır.
3. Zihninizden ne geçiriyorsanız, onu çekersiniz.
4. Bizler mıknatıs gibiyiz – benzer benzeri çeker. Düşündüğünüz şey olursunuz ve düşündüğünüzü çekersiniz.
5. Her düşüncenin bir frekansı vardır. Düşünceler manyetik enerji gönderirler.
6. İnsanlar arzu etmedikleri şeyleri düşünürler ve arzu etmedikleri şeylerin daha çoğunu çekerler.
7. Düşünce = yaratım. Eğer bu düşünceler güçlü duygulara bağlı ise, o duygu yaratımı hızlandırır.
8. Baskın olan düşüncelerinizi çekersiniz.
9. Her zaman hastalıktan söz edenler hasta olurlar, her zaman bolluktan söz edenler bolluk içinde olurlar, vs.
10. Bu “istekli” düşünmek değildir.
11. İçine zihnin girmediği bir evrene sahip olamazsınız.
12. Düşüncelerinizi dikkatle seçin; siz yaşamınızın şaheseri, başyapıtısınız.
13. Düşüncelerin realiteye anında tezahür etmemesi Ok’dir (eğer bir filin resmini görseydik ve fil anında ortaya çıksaydı, bu çok erken olurdu)
14. Yaşamınızda kendinize çektiğiniz HERŞEY bu gerçeğin doğru olduğun kabul eder.
15. Düşünceleriniz, hislerinize neden olur.
16. Duygularımızın arkasındaki tüm “nedenleri” karmakarışık etmeye gereksinimimiz yok. İki kategori var, iyi hisler ve kötü hisler.
17. İyi hisler getiren düşünceler doğru yolda olduğunuz anlamına gelir. Kötü hisler getiren düşünceler doğru yolda olmadığınız anlamına gelir.
18. Düşündüğünüz şey her ne olursa olsun, gerçekleşme sürecinde olanın mükemmel bir yansımasıdır.
19. HİSSETTİĞİNİZ şeyi tam olarak elde edersiniz.
20. Mutlu hisler daha çok mutlu durumları çeker.
21. Arzu ettiğiniz şeyi hissetmekle (orda olmasa bile) başlayabilirsiniz. Evren şarkınızın doğasına karşılık verecektir.
22. Düşünce ve hislerinizde neye odaklanırsanız, deneyiminize onu çekersiniz.
23. Düşündüğünüz ve hissettiğiniz şey ve tezahür eden şey DAİMA birbirine uyar. İstisna yoktur.
24. Farkındalığınızı değiştirin.
25. “Siz ilerlerken kendi evreninizi yaratırsınız” Winston Churchill
26. İyi hissetmek önemlidir.
27. Neşeli olan bir şeyi düşünerek veya bir şarkı söyleyerek ya da mutlu bir deneyimi hatırlayarak anında duygunuzu değiştirebilirsiniz.
28. Bunun usulünü öğrendiğinizde, onu bilmeden önce, yaratıcı olduğunuzu BİLİRSİNİZ.
29. Yaşam olağanüstü olabilir ve olmalıdır ve siz Çekim Yasasını bilinçli olarak uyguladığınız zaman, yaşam olağanüstü olur. 30. Evren kendisini buna göre yeniden – düzenler.
31. Tüm arzularınız için şu cümleyi kullanarak başlayın: “Şimdi çok mutluyum ve minnettarım”
32. Evrenin kendisini NASIL yeniden düzenleyeceğini bilmek zorunda değilsiniz.
33. Çekim Yasası, basitçe ona ŞİMDİ sahip olma pozitif hislerini üreten şeyi kendiniz için anlamaktır.
34. Arzu ettiğiniz şeye daha hızlı ulaşmanıza yardım edecek ilham edilmiş bir düşünce veya fikir alabilirsiniz.
35. Evren SÜRATİ sever. Ertelemeyin, ikinci bir tahminde bulunmayın,şüpheye düşmeyin.
36. Fırsat çıktığında EYLEME GEÇİN.
37. İstediğiniz her şeyi çekersiniz- para, insanlar, bağlantılar.Önünüze neyin getirildiğine DİKKAT EDİN.
38. Hiçbir şeyiniz olmadan başlayabilirsiniz, hiçbir yolunuz olmayabilir, size bir YOL sunulacaktır.
39. NE KADAR ZAMANDA? Zamanla ilgili kural yoktur, pozitif hislerinize ne kadar çok hizalanırsanız, daha hızlı gerçekleşir.
40. Boyut evren için önemli değildir (arzu ettiğiniz sınırsız bolluk ise). Büyüklük ve zaman ile ilgili kuralları kendimiz koyarız.
41. Evrene göre kural yoktur: ona şimdi sahip olduğunuzun hislerini sunarsınız, evren de buna yanıt verir.
42. Çoğu insan düşüncelerinin çoğunu gözledikleri şeylere verirler (postadan gelecek faturalar, geç kalmak, kötü şansa sahip olmak, vs)
43. Farklı daha iyi bir bakış açısı vasıtası ile, farklı bir yaklaşım bulmalısınız.
44. “Olduğumuz her şey düşüncelerimizin sonucudur” – Buddha 45. Yaşamınızın gidişatını değiştirmek için tam şimdi ne yapabilirsiniz? Minnettar olma.
46. Minnettarlık yaşamınıza anında daha fazlasını getirir.
47. Düşündüğümüz ve TEŞEKKÜR ettiğimiz şeyi meydana getiririz.
48. Minnettar olduğunuz şeyler nedir? Minnettarlık hissedin, tam şimdi minnettar olduğunuz şeylere odaklanın.
49. Zihninizde bu resimle oynayın – nıhai sonuca odaklanın.
50. VİZÜALİZE EDİN! GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN! Geleceğinizin provasını yapın.
51. GÖZÜNÜZDE CANLANDIRIN!.. Onu görün, hissedin! Burası eylemin başladığı yerdir.
52. Sevinci hissedin. mutluluğu hissedin! 53. Onaylayıcı bir düşünce negatif bir düşünceden 100 kat daha güçlüdür.
54. “Bu gücün ne olduğunu söyleyemem. Tüm bildiğimi onun var olduğu” Alexander Graham Bell
55. İşimiz “Nasıl” olacağına üzülmek değildir. “Nasıl” bağlılıktan ve inançtan çıkıp gelecektir.
56. Nasıllar evrenin alanına girer. Evren her zaman siz ve rüyanız arasındaki en hızlı, en çabuk, en uyumlu yolu bilir.
57. Eğer onu evrene havale ederseniz, verilen şeye şaşırırsınız ve gözünüz kamaşır. Bu sihir ve mucizelerin gerçekleştiği yerdir.
58. Onu her gün evrene teslim edin, ama bu asla bir angarya olmamalı.
59. Tüm süreçte keyifli hissedin: mutlu, coşkulu ve uyumlu.
60. Gerçekten bu şekilde yaşayan insanlar ile tek fark, onlar bunu varoluş yolu olarak alışkanlık haline getirmişlerdir.
61. Bunu her zaman yapmayı hatırlarlar.
62. Görsel bir Pano yapın: Çekmeyi arzu ettiğiniz şeylerin resimleri. Her gün ona bakın ve zaten bu arzularınızın gerçekleştiğin hissine sahip olun.
63. “İmgeleme her şeydir. Yaşamın gelen çekimlerinin ön izlemesidir” Albert Einstein.
64. Neyi arzu ettiğinize karar verin, ona sahip olabileceğinize inanın, onu hak ettiğinize inanın, onun sizin için mümkün olduğuna inanın.
65. Gözlerinizi kapatın ve arzu ettiğiniz şeye sahip olduğunuzu gözünüzde canlandırın – ve o hissi yaşayın.
66. Zaten sahip olduğunuz şey için minnettar olmaya odaklanın. Bundan zevk alın! Sonra onu evrene salıverin. Evren onu tezahür ettirecektir.
67. “İnsanın zihni neyi tasarlayabilirse, ona ulaşabilir” W. Clement Stone
68. Eğer ulaşırsanız size büyük keyif verecek çok büyük bir hedef oluşturun.
69. İlham edilmiş bir düşünceniz olduğunda, ona güvenmeli ve eyleme geçirmelisiniz.
70. Nasıl daha refah içinde olursunuz? ONA NİYET EDİN!
71. “Postadan düzenli olarak çekler geliyor” veya banka hesabınızı arzu ettiğiniz miktara değiştirin ve ona sahip olmanın hissini duyumsayın.
72. Yaşam, TÜM alanlarda bolluk içinde olmak demektir.
73. İçsel sevinç ve huzur hissini duyumsayın, sonra tüm dışsal şeyler ortaya çıkar.
74. Bizler evrenimizin yaratıcılarıyız.
75. İlişkiler: Kendinize, başkalarının size davranmasını istediğiniz gibi davranın, kendinizi sevin, sevilirsiniz.
76. Kendinize karşı sağlıklı bir saygınız olsun.
77. Düzenli olarak etkileşimde olduğunuz ve birlikte çalıştığınız kişiler için bir not defteri edinin ve o insanların her birinin pozitif yanlarını yazın.
78. Onlarla ilgili en çok sevdiğiniz şeyleri yazın (onların değişmesini eklemeyin). Çekim Yasası, eğer frekanslarınız uyuşmazsa sizi birlikte aynı mekana yerleştirmez
79. İyi hissetme potansiyelinizi kavradığınız zaman, iyi hissetmeniz için hiç kimseden farklı olmasını istemezsiniz.
80. Dünyayı, arkadaşlarınızı, eşinizi, çocuklarınızı kontrol etme ihtiyacının biçimsiz olanaksızlıklarından kendinizi özgürleştirirsiniz.
81. Realitenizi yaratan sadece sizsiniz.
82. Başka hiç kimse sizin için düşünemez veya hissedemez. Sadece SİZ.
83. Sağlık: kendi sağlığınız için evrene teşekkür edin. Gülün. Stressiz mutluluk sizi sağlıklı tutar.
84. Bağışıklık sisteminiz kendisini iyileştirir.
85. Bedenimizin parçaları her gün, her hafta vs değişir. Birkaç yıli çinde yepyeni bir bedene sahip oluruz.
86. Kendinizi yeni bir bedende yaşarken görün. Umutlu = sağlıklı.Mutlu= daha mutlu biyokimya. Stres bedeni olumsuz etkiler.
87. Bedenden stresi atın, beden kendini yeniler. Kendinizi iyileştirebilirsiniz.
88. Dingin olmayı öğrenin, dikkatinizi arzu ettiğiniz şeyden uzaklaştırın, dikkatinizi deneyimlemeyi arzu ettiğiniz şeye odaklayın.
89. İçinizdeki ses ve vizyon dıştaki görüşlerden daha mükemmel ve berrak olduğunda, yaşamınızın üstadı olursunuz.
90. Siz, dünyayı olmasını istediğiniz gibi yapmaya çalışmak için burada değilsiniz. Etrafınızda seçtiğiniz dünyayı yaratmak için buradasınız.
91. Ve başkalarının görmeyi seçtiği dünyanın da var olmasına izin verin.
92. İnsanlar, eğer herkes Çekim Yasasının gücünü bilirse, ortada yeterince olmayacağını düşünürler. Bu bizde kökleştirilmiş bir yalandır ve bir çok insanı açgözlü yapıyor.
93. Gerçek şu ki, yeterli olandan çok sevgi, yaratıcı fikirler, güç, sevinç, mutluluk vardır.
94. Tüm bu bolluk, kendi sonsuz doğasının farkında olan bir zihin vasıtası ile parıldamaya başlar. Herkes için yeteri kadar vardır. Bunu görün. Buna inanın. Sizin için çıkagelecektir.
95. Arzu ettiğiniz her şeyi seçerken, realitenizin çeşitliliği sizi heyecanlandırsın ve tüm arzularınızın iyi hislerinin arkasında olun (destekleyin).
96. Senaryonuzu yazın. Arzu etmediğiniz şeyler gördüğünüzde, onları düşünmeyin, onları yazın, onlarla konuşun, onları uzaklaştırın, dikkatinizi arzu edilmeyen şeylerden uzaklaştırın, arzu edilen şeylere odaklayın.
97. Bizler enerjiyiz. Her şey enerjidir. HER ŞEY!..
98. Kendinizi bedeninizle tanımlamayın… O evrendeki her şeye bağlı olan sonsuz bir varlıktır.
99. Tek bir enerji alanı. Bedenlerimiz dikkatimizi enerjimizden ayırdı. Bizler ortaya konan olasılıkların, yaratıcı gücün sonsuz alanıyız.
100. Düşünceleriniz sizin için değerli mi? Eğer değilse – ŞİMDİ onları değiştirmenin zamanıdır. Tam şimdi bulunduğunuz yerden başlayabilirsiniz. Bu andan ve dikkatinizi verdiğiniz şeyden daha önemli bir şey yoktur.


11 Ekim 2013 Cuma

Peygamber efendimiz, Hz. Ali ye buyurdular ki; Ya Ali şu 5 şeyi yapmadan yatma!

1-3 ihlas okumak, kuran-ı kerimi hatmetmek gibidir.

2- 4 fatiha okumak, 4000 dirhem sadaka vermeye eşittir.

3- 10 defa; “ La ilahe illallah vahdehu la-şerike-leh lehul mulku ve lehul hamdu yuhyı ve yumit ve huve ala kulli şey’in kadir.” Demen de kabeyi ziyarete eşittir.

4- 10 defa; La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.” Demen , cennette yerini hazırlamana vesiledir.

5-10 defa; “Estağfirullah el’azim ellezı la ilahe illa hu el hayyel kayyum ve etubu ileyh.” Demen, dargın ve husumetli oldugun insanlarla barışmış derecesinde mükafata vesiledir.

İşte size 25 maddelik bir çözüm planı. Umarım faydalanırsınız...

1 “Hayır” deyin
Bazen sınırlarınızı çizmek zorunda kalabilirsiniz. Aşırı stres altında olan insanlar genellikle kendilerini ifade edemezler ve her şeyi yutarak, “Bunu yapmak istemiyorum” veya “Yardıma ihtiyacım var” demek yerine bütün işleri kendi başlarına halletmeye çalışırlar! Böylece kaldırabileceklerinden çok daha fazlasını yüklenirler. Stresle mücadeleye “iş yükünüzü azaltarak” başlayın.

2 Yeni seçenekler bulun
Patronunuza bir seçenek sunun; “Bu işi yapmayı gerçekten istiyorum ancak bunu başarabilmem için başka bir şeyi yapmayı bırakmalıyım, bunlardan hangisini yapmamı tercih edersiniz?” deyin.

3 Su için
Masanızda daima su bulundurun ve sık sık için. Stres altında olduğunuzdan, daha fazla terlersiniz ve tabii ki ağzınız kurur. Su içerek kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz.

4 Uyuyun
Yeterince uyduğunuzdan, uykunuzun sizi dinlendirdiğinden ve beyninizi boşalttığından emin olun.

5 Öfkenizi kontrol edin
Bir top oyununda duygularınızı dışa vurarak sisteminizden gerginliğin bir kısmını uzaklaştırabilirsiniz. Gerçekten kötü sözler sarf ederek, biraz da bunlarla dalga geçerek kalbinizdeki adrenalin deşarjından kurtulabilirsiniz. Çok yoğun stres altında olduğunuzda bir spor karşılaşmasına gidin, tezahürat yapın.

6 Kaslarınızı gevşetinKaslarınızı gerçekten gevşetmek istiyorsanız sıcak küvete yatın. En iyi gevşemeyi sağlamak için, sıcaklığı vücut derecesinden bir-iki derece yüksek olan küvette 15 dakika yatın.

7 Dik oturun
Dik oturuş nefes almayı kolaylaştırır ve beyne daha fazla kan gitmesini sağlar. Stres altında olduğumuzda genellikle kambur dururuz ve bu da nefes almayı ve kan akımını kısıtlayarak umutsuzluk duygusunun artmasına neden olabilir.

8 Başkalarına yardımcı olunGönüllü olun. Yalnızlık duygusu endişelerinizi artırır. Başkalarına yardımcı olmak, başarı duygusu ve kendine saygıyı aşılar. Ayrıca başkalarının dertlerini görünce kendinizinkilerin ne kadar da önemsiz olduğunu anlayabilirsiniz. ışte size bir fayda daha; fedakârlık yapmak daha uzun yaşamanızı sağlayabilir. Michigan Üniversitesi’nde Ann Arbor tarafından yapılan 10 yıllık bir çalışmada hiç gönüllü iş yapmayan erkeklerde ölüm oranının, haftada en az bir kez gönüllü iş yapan erkeklere göre iki kat daha fazla olduğu saptanmıştır.

9 Elinize sıkabileceğiniz bir şeyler alın
İşlerinizdeki masanızda bir el egzersiz aleti veya bir tenis topu bulundurun ve gergin olduğunuzda bunu sıkın. Stres kan dolaşımına adrenalin salınımını sağladığında vücut kas aktivitesini ister. Bir şeyleri sıkmak vücudumuzun bu kas aktivitesi isteğini yerine getirerek rahatlatır.

10 Ayağınızı yorganınıza göre uzatın
Gelirinizin üzerinde bir yaşam tarzı benimsemek, hastalanmanıza neden olabilir. Alabama Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada karşılayamayacakları kadar yüksek düzeyde bir yaşam standardında yaşamaya çalışan ailelerde sağlık problemleri gelişme olasılığının yüksek olduğu bulunmuştur.

11 Sosyal bağlarınıza önem verin
Geleneksel yapısını koruyan, kültürel ilişkilerini önemseyen, geliştirenlerde stres daha az oluyor.

12 İlişkilerinizi güçlendirinAnnenizi, babanızı, kardeşlerinizi, teyze ve halanızı, amcalarınızı arayın, onlarla zaman zaman birlikte olmaya çalışın. Eski aile geleneklerinizi koruyun.

13 Espri gücünüzü kullanın 
İşyerinde espri anlayışının değerini anlatmak için ciltler dolduracak kadar yazı yazılabilir. Çalışmalar, güldüğümüzde stresle savaşan beyin kimyasallarının salgılandığını göstermiştir. Uzmanlar iyi bir kahkahanın gergin kasları gevşettiğini, vücudumuza daha fazla oksijen girmesini sağladığını ve kan basıncımızı düşürdüğünü söylemektedir. ıyi bir ruh halini yakalamanın sadece bir kahkahayla olabileceğine inanan uzmanların sayısı hiç de az değil.

14 Nefesinizi tutun
Bu teknik 30 saniyede rahatlamanıza yardımcı olabilir. Derin bir nefes alın ve içinizde tutun. Ellerinizi parmak uçlarınızı birleştirerek itin. 5 saniye bekleyin ve ellerinizi gevşetirken nefesinizi yavaşça bırakın. Rahatlayana kadar bu hareketi 5-6 kez tekrarlayın.

15 10 dakikalık bir “masa başI tatili” yapın
Meditasyon çok iyi bir rahatlatıcıdır, ancak bazen bunu yapmak için uygun ortam ve zaman bulunamayabilir. Uzmanlar, ofisinizdeki masada minik bir tatil yapmanızı öneriyor. Sadece gözlerinizi kapatın, diyaframdan derin bir nefes alın ve kendinizi Antalya’da deniz kenarında düşleyin. Güneşin sıcaklığını hissedin. Dalgaları dinleyin. Havadaki deniz kokusunu içinize çekin. Kendinizle stres arasına biraz mesafe koyun. Günde birkaç dakika süreli bir “tatil araları” size çok yardımcı olabilir.

16 Koklayın!
Masanızda bir elma veya limon bulundurmak sinirlerinizi yatıştırabilir. Bir çalışmada zaman baskısı altında matematik problemleri çözen kişilerin yeşil elma koklatılırsa daha az stres hissettikleri bulunmuştur. Vanilya kokusunun da rahatlama sağladığına dair kanıtlar vardır. Limon kolonyaları veya vanilyalı kokuların yanında daha birçok kokudan (okaliptüs, ylang-ylang) bu amaçla yararlanabilirsiniz.

17 Ses düzeyini alçaltın
Eğer çok gürültülü bir ortamda yaşıyor veya çalışıyorsanız kulak tıkacı kullanmayı deneyin. Tıkaçların, sesi en az 20 desibel azalttığından emin olun. Sesleri lehinize de kullanabilirsiniz. Flüt ve diğer yumuşak sesli enstrümanların kullanıldığı hafif müzikler dinlemeyi, sessiz sakin yerlerde yürümeyi, ağaçların hışırtısını, denizlerin dalgalarını ve hafif yağmur çiselemesini dinlemeyi deneyin. Müzik ve sesler yatıştırıcı ve dinlendirici olduğu kadar “stres temizleyicisi-süpürücüsü” de olabilirler.

18 İnançlarınızı geliştirin, inançıı biri olun
Güçlü inanç bağları, tevekkül ve kabullenmeyi, hoş görmeyi, iyimserlik hissini sağlar, stresi azaltır. ıç huzur önemlidir.

19 Programınızı gevşetinYapacağınız hemen hemen bütün işlerin sizin öngördüğünüzden daha uzun süre alabileceğinin farkına varın. Bir işi bitirmek için kendinize yeterli zamanı vererek anksiyetenizi azaltabilirsiniz. Eğer genellikle işi bitirme süresi sizin için bir problem ise, kendinize gerekli olduğunu düşündüğünüzden yüzde 20 daha fazla zaman tanıyın.

20 Liste yapın 
Bir sürü plan ama çok az zaman vardır. Stresi yenmek için önceliklerimizi belirlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Her günün başlangıcında tanımlamanız gereken en önemli işinizi seçin ve onu bitirin. Eğer yapılacaklar listesi yapan biriyseniz bir kerede beşten fazla madde koymayın. Bu şekilde bütün işlerinizi bitirebilir ve kendinizi daha başarılı hissedebilirsiniz.

21 Farklı açıdan bakın
Size stres veren duruma başka bir açıdan bakmaya çalışın. Gerçekten bu kadar kötü mü? Soruna başka türlü bakmanın bir yolu yok mu? Stres yaratan durumdan kaçınamıyorsanız, hazırlıklı yaklaşın, stresi önlemek için adımlar atın.

22 Strateji geliştirin
Bazı kişiler sizi gereksiz yere strese sokuyorsa, kim olurlarsa olsunlar, bir an durup kendinizi onların yerine koyun. Bunu neden yapıyor olabilirler? Bundan kazançları nedir? Bakış açılarını ve motivasyonlarını anlamakla sizde neden oldukları stresi azaltmak için daha iyi bir strateji geliştirebilirsiniz. Belirli bir kişiyle ilişkilerinizin strese neden olduğunu düşünüyorsanız, durumu bu kişiyle konuşun. Suçlayıcı olmayın, yalnızca sizinle iletişim biçiminin streslenmenize yol açtığını söyleyin. Belki beraberce birbirinizi strese sokmayacak bir ilişki biçimi geliştirebilirsiniz.

23 Boş zamanlar üretin
Mutluluk için yeterince bol boş zamana sahip olmak şarttır. Boş zamanları yeterince kuvvetli bir stres giderici olarak kullanabilirsiniz.

24 Esnek olun
Kolay öfkelenmeyin. Hiddetten ve şiddetten sakının. Kabul edebileceğiniz esneklik sınırlarını olabildiğince geniş tutun.

25 Aç kalmayın
Sık ve az yiyin. Öğün atlamayın. Güçlü bir kahvaltı ile güne başlayın. Ara öğünler yapıp “sağlıklı şeyler” atıştırın: Meyve, fındık-fıstık-ceviz, az yağlı yoğurt veya ayran...